Mustafa ile Cem artık Almanya'ya geri dönüşlerdi..
Mustafa Camiide sohbet verecekti, cem de Yanındaydı..
Ikisi yan yana oturmuşlardı..
Önlerinde Rahle ve Kur'ân vardi üzerinde.. gittikçe dolmaya başlıyordu heryer..
Mustafa (sesiz'ce) : Ben çok heyecanlıyım..
Cem (fısıldayarak) : Ilk defa yaptığın bir şey değil ki?
Mustafa : bugün bir başka heyecanlıyım..
Cem tam birsey diyecekken, Camii'nin başkanı gelir .
Camii'nin başkanı : 5 dakika sonra başlaya bilirsin.
Ve bir şişe su koyar yanına..
Ve Mustafa başlar anlatmaya..
Gençler için anlatır.
Bir Genç nasıl olmalı?
Mustafa Kur'ân ile okumaya başlar.. ve sonra anlatmaya devam eder..
Mustafa: Muhsin; İhsan sahibi olmak demektir. Ihsan ise Resûlullah (s.a.v.)'in söylediği kimselerdir. Onlar Allah'ı görüyormus gibi kulluğunu devam ettirip ibadetini yapanlardır. Yani; Kur'ân Muhsinleri tarif eder iken yani onların vasıfların açıklar iken o ihsan sahibi kişilerin hep güzel amellerinden bahseder. Çünkü onlara kötü ameller sudur etmez..
İşte Bakara suresinin 2. Âyeti bize gösteriyor ki; onlar Kur'ân'dan asla şek ve şüphe duymazlar...
Onlar bütün ile haramlardan sakınır!! .... diye devam eder mustafa..
.
1 saat sonra biter Sohbeti.. ve camii'nin başkani gelir ve teşekkür eder.. ve sorar.
Camii'nin başkani : Mustafa senin sohbetini çok beğendiler..
Burda hafta sonları sohbet vermek istermisin?
(Mustafa buna çok sevinir..)
Mustafa : Allah razı olsun, olur tabiki, ben size numarami vereyim siz beni arayın ve daha detaylı konuşalım insaAllah, der ve selam verip ayrılırlar camiiden..
Arabasına giderler beraber cem ile. Sonra arkadan biri seslenir Cem'e.. ikiside arkasını döner. Ve cem Teyzesinin yanına koşar. Cem: hemen geliyorum bekle beni.
Mustafa arabanın önünde bekler..
Ve Camiiden Kadın tarafından cikmaya başlar..
Ve kimi görsün orda..
Neden heycanladigini şimdi anlar.. Rabbi vermişti.. o heycani.. düşündükçe dahada heycanlanirdi ; o .. benim sohbetimi dinlenmişti!! Rabbime sonsuz şükürler olsun...
