Balkonda ıslattığım ekmeği yiyen güvercinlerin sesiyle irkildim.Hayat yaşamaya değer mi bilmiyorum,peki ben bunu hakediyor muydum?
Tartışmaya çok açık.Bu aralar tuhaf bir kıza dönüşmüştüm ben,her kitabın kapağını açarken "nolur bana dokun,nolur hissedeyim seni" diyordum.Bu filmlerde de aynı şekilde..
18 yıldır,hayatıma gelecek mucizeleri bekleyerek geçirdim.Geçen yıl istediğim bölümü kazanamayıp,mezuna kaldım.Bu renk cümbüşüm,aslında bu noktada başladı.Hiç görmek istemediğim kiloları,tartıda teker teker gördüm.
Lise bitimine kadar aslında,gayet sokağa çıkıyordum ben,geziyordum da,eğleniyordum da.
Ta ki lisenin sonuna kadar.Odama kendimi kapatıp,dışarı çıkmamamla başladı hikaye.
Kafamı kaldırmamdan itibaren,kırık yatak başlığıma kafamı çarpmam bir oldu.
Yatak da doğrulup,kirli aynamdan kendi yansımama baktım..
Sarı dibi gelmiş saçlarım belime gelirken,yanaklarım küçük mavi gözlerimi kapatıyordu.
Tuhaftım ben dedim ya size,olduğu gibi olan olmadığı gibi de olan..
Son 5 aydır,telefonumla iç içe değildim.İnstagramımı bile kapatmıştım,bile dediğime bakmayın benim için bir zamanlar çok önemliydi çünkü.
Zamanın göreceliğine,ve birden gelen şaşırtıcı müzicelere inanırdım ben.Beyazı beyaz,siyahı da beyaz görenlerdendim ben.Bir zamanlar tabi..
Duvarlarım siyahsa,alır o mavi boyayı duvarlarımı maviye boyardım.
Mavi kalemler,bana hep uğurlu gelir düşüncesi kafamda ki çanların hepsini uyandırırdı.
Hâla öyle,galiba inanırım..
Mucizelerle,ve inançlarımla onlarca hikaye yazabilirdim,ama azim ve hırs geldiğinde o tuğlaları teker teker döker kendimi düşlerimle bırakırdım.
Bir de,evet düşlerin gerçeklerden daha güzel olduğu benim için kesindi.
Çünkü hiç yaşamadım,düşlerimi.
Bu arada kendimden bahsetmiş miydim size?
Ben Güneş,onun gibi doğamadığımdan gün yüzüne aslında pek bir anlam ifade etmiyor benim için.
Ama hep güneşi aradım ben,benim güneşimi..
Yakalamaya çalıştığım oydu,"o güneş bir gün doğacak"tı illaki doğacaktı.
Söylediğim gibi,ya da söylemediğim gibi 18 yaşındayım.
İnanılmaz düşkün olduğum bir annem,ne kadar var olsa da hiç bir zaman ilgisini hissetmediğim sadece biyolojik olarak(bence) bir babam var,ah evet bir de abim.
Abim Emre,aramızda tam 10 yaş var,dayanağım denilebilir.Biliri yok,kesinlikle denir.
Onu ve annemi nasıl sevdiğim,tartışmaya kapalı siz de bunu hissetmişsinizdir.
Adımın Güneş olmasına rağmen,en çok kışı severdim ben.
Soğuk bana iyi gelirdi,öyle hissederdim.
Annemin,"bizim karanlığımıza güneş oldun"
demesiyle ismimin Güneş olmasına karar veriyorlar.
Annem ve abim tabi ki babam yine yok.
Ne zaman oldu ki..
Kahvaltıya indiğim de,annemin yine o saçma programları izlediğini gördüm.
90 kiloluk güneş,yine etrafını öyle izliyordu.
Annemin,"diyetteyiz güneş bugün,itiraz yok" demesiyle bugün ki hayat enerjimin son demlerini sıyırdığımı farkettim.
Yağmur sesini duymamla,montumu giymem bir
oldu.
-"Anne ben çıkıyorum,biraz yürüyüş yapıcam buralardayım"
Kafasını salladığını gördüğümde,kapıyı çektim.
Ankara yine çok soğuktu,en sevdiğimdi.
Havayı soluduğumda,tüm enerjimin yenilendiğini hissettim.
Ne kadar yürüdüğümü bilmiyorum,karnımdan gelen tuhaf seslerle irkildim.Kocaman olan cüssem,açlıktan ses çıkarıyordu.
Olabilirdi,o her zaman açtı.
Eve çıkınca,karnımı doyuramayacağım aklıma gelince yüzüm birden düştü.
Yaşamak için yemez,yemek için yaşardım.
Aşıktım yemeğe,galiba aşık olma hissimin tümünü yemeğe verdiğim için ikili ilişkiler bir felakete dönüşüyordu.
Bakmayın ikili işkiler dediğime,kolay kolay sevebilen biri değildim.Buluşamazdım da gerçi,neyse bunu sonra anlatırım.
Cebimden çıkardığım not defterine,sayısız yapılacaklar yazdım.
-günde mutlaka 3 litre su(kesinlikle yalan)
-bir motivasyon videosu seç ve izle.(bunu yapardım)
-2 öğün ye
-akşam 6 dan sonra bir şey yeme.
...
....vs.
Yapmadığım ve yapamayacağım şeylerin listesini tutmayı çok sevenlerdenim ben.
Yine o orda yazılı dursun,ben gün gelir yaparım.
Hayatımda hiç mini elbise giyemedim,o çok beğendiğim mavi eteği de..
Dilediğimce hiç gezemedim,dışarı çıkamadım böylesine.
Binanın garajında gördüğüm parlayan su birikintisine doğru ilerledim.
Bu kadar parlaması normal miydi,yanlış görüyor olamaz mıydım cidden.
Yanına yaklaştığımda,yanlış görmediğimi kesin bir biçimde kanıtlamış oldum evet.
Taştı,bu gri parlak bir taştı
Elimi su birikintisine titreye titreye daldırdığımda,taş ellerimle buluştu.
Pürüzlü yüzünü merak etmemle taşı,incelemem bir oldu.
Ayağımın titremekten karıncalandığını hissettim,bu olamazdı.
Doğaçlamanın konunuydu bu;hayat sana göz kırpar,sen teklifleri kabul et.
Taşın üzerine kazılmış,güneş işaretinin içinde iki farklı göz.
Altında ise büyük bir S harfi,
Bu gerçek olamazdı değil mi,kesinlikle olamazdı.
YOU ARE READING
Stasya'nın Ruhu
Teen FictionOnun adı Güneş,sarının değil mavinin en güzel tonu. Değişim hikayesi burada başladı,Güneş ilk kendini sonra sizi buldu. Adı Güneşti,sahi öyle miydi?