4. Bölüm

33 2 0
                                    

Seokjin yine kütüphanede takılıyordu. Tae dün ona kook'la bubble tea içerken fotoğrafını atıp "yavaş yavaş kazanıyorum" yazmıştı. Oysa ki Jin Namjoon'a yaklaşamıyordu bile... Kütüphanenin bir diğer ucunda sakince oturup kitap okuyan Namjoon'a baktı. Joon tam bir kitap kurduydu ve jin sırf onu görebilmek için kütüphaneden çıkmaz olmuştu. Her ders arasında sırf joon burada diye kütüphaneye gelir olmuştu...

     Kütüphanede başka bir aşık daha vardı. Kimyacı Park Chanyeol... Aşık olduğu adam ise en yakın arkadaşının ilişkisi ile ilgileniyordu. Byun Baekhyun Park Chanyeol'ün gördüğü anda ellerini titreten çok hoş bir adamdı. Zamanla ona kapılmıştı ama bu adam onun en yakın arkadaşının aşkına bulaşmak dışında henüz birşey yapmamıştı. Onun ikisinden birinden hoşalndığını düşünüyordu. Luhan olamaz dedi. Çünkü Baek zaten küçük ve sevimli biriydi. Yanıda görmek istediği kişi daha sahiplenici bir olur diye düşündüğünden Baek'in Kris'ten hoşlanma ihtimalinin üzerinde duruyordu. Bunu tersine çevirmenin tek yolu Byun Baekhyun'un ilgisini çekmekti o da yeni aldığı hattan Baek'e mesaj attı.

"Merhaba Baek. Eğer başkalarının ilişkilerine burnunu sokmayı bitirdiysen artık benide görebilir misin?"

       Aşk dolu okulun bir yanında ise Kris ve Luhan Öğle yemeği yiyordu. Luhan eriştesini dürtüklüyor Kris ise onu izleyip iç çekiyordu.

   Kris: Lulu bir sorun mu var?

   Luhan: Hayır Kris. Sadece canım sıkkın.

    Kris: canın çok sıkkın olmalı sevgilime yada Krissieye ne oldu?

    Luhan: Kris lütfen... Dün babamla yine kavga ettim ve cidden canım sıkkın.

     Kris: Ne oldu ki?

    Luhan: Ablam boşanıyor biliyorsun. Babam eğer boşanırsa kendi hayatını kurması gerektiğini ona destek çıkmayacağını söyledi. Ablamın bir çocuğu var ve babamla onun için kavga ettim. Minik bir çocuk krissie... Hiçbir gunahı yok ama atılmak zorunda...

    Kris: Ablan neden boşanıyor Luhan?

    Luhan: Bak biliyorsun bizim ailede affedilmeyen tek bir suç vardır. İhanet. Babam bu nedenle annemi terk etmişti zaten. Şimdi de ablam bunu yaşıyor. O aptal adamı başka bir kadınla basmış.

    Kris: Yani ihanet dışında herşeyi affedebilirsin ama ihaneti affedemezsin.

    Luhan: Kris madem konu ile ilgilenmiyorsun ne bok yemeye bana anlattırıyorsun?

     Luhan sinirle masadan kalktı ve tepsiyi kafeterya çalışanına teslim etti. Kris de hemen arkasından fırlayıp onun yanına gitti. Luhanı kolundan tuttu ve okulun dışına otopark'a sürükledi. Telefonunu çıkarıp luhan ile acil bir işinin olduğunu ve son iki derslerine giremeyeceğini müdüre iletti. Luhan onun ne yapmaya çalıştığını bile anlamıyordu. Kris Luhan'ı arabaya bindirdi ve sürücü koltuğuna geçti. Arabayı sürmeye başladığında Luhan ciddi manada korkmaya başlamıştı.

      Suho sinirle telefonu kapattı. Kris yine Krislik yapıyordu. Lay'ın ofisine geçti ve kapıyı çalmaya gerek duymadan içeri girdi.

    Suho: Lay Kris ve Luhan'a izin kağıdı yaz. Az önce son derslerine giremeyeceklerini bildirdiler.

    Lay: Peki Bay Kim.

    Suho: Bana baksana sen az önce bana ne dedin?

    Lay: Uh, Peki dedim.

    Lay gülümseyerek eşine kur yapıyordu ve Suho bu girişimi fark edebilmişti.

    Suho: Ondan sonra

    Lay: Bay kim dedim.

    Suho: Bu bir işaret mi yoksa?

    Lay: Bilmiyorum Bay Kim. Bir işaret olsun isterseniz bu bir işarettir.

    Suho: O zaman annemi arayıp Joon'u anaokulundan alıp alamayacağını sormamı ister misin?

    Lay: Neden olmasın?

     Güzel bir adım atan lay ve onun bu adımına karşılık veren Suho bir süre daha birbirlerine kur yapmaya devam ederlerken yeni izin alan Kris ise otobanda resmen lastik yakıyordu. Luhan sıkıca kemerine tutunmuş bir biçimde korku ile Kris'e durmasını söylüyordu. Kris sonunda Luhanın dediğini yapıp durduğunda otobandan tamamen uzak bir yerde ağaçlığın içinde hoş bir evin önündeydiler.

   Luhan: Kris Ne yapıyorsun burası neresi?

   Kris: Neden bana ilgilenmediğim halde sorduğumu söylemiştin hatırlıyor musun luhan? Evet senin dünyaca ünlü çapta bir doktor olan  ablanın nasıl bir eve çıkacağı ile zerre kadar ilgilenmiyorum. Ama senin canını sıktığı için bunu bile dinliyorum. Ve konuşmalarının arasında kendinle ilgili söylediğin ufak detaylara kafa yoruyorum. Mesela geçen gün tatlıların zararları ile ilgili bir makaleyi bana okuduğunda fark etmeden bana çikolatalı pastayı çok sevdiğini söylemen gibi. İşte seni bu yüzden dinliyorum. Tatlılar ablam yada onun çocuğu değil benim için önemli olan. Sensin. Sadece sen. Ve burası da işte tamamen o konuşmaların arasında geçen ince detaylarla bizim için kurduğum ev.

       Luhan'ı kolundan tutup içeri götürdü. Salona girdiklerinde Luhan evin çok hoş olan dekorasyonuna bakakaldı.

    Kris: Bak geçen gün maç izlerken evine geniş ekran almak istediğin televizyon ve o önüne koymak istediğin hem yatılıp hem oturuyacak L şekli koltuk. Sürekli istediğin çok bölmeli televizyon ünitesi ve eve koymak istediğin tablolar.

      Luhanı mutfağa doğru çekti.

  Kris: İşte o çok istediğin cam ocak. Derin donduruculu buzdolabı meşe masa ve sadece 4 tane sandalye. Çünkü sen sadece sevdiğin adam ve iki çocuğun ile olmak istiyorsun. 4 kişilik bir aile olmak istiyorsun.

       Kris Luhanı kendine çevirdi. Ellerini tuttu. Onun kendisine bakmasını sağladı. Luhan'ın gözleri dolu doluydu.

     Kris: Bunları bilmemin sebebi luhan dünyanın en saçma konusu hakkında konuşuyor bile olsan seni can kulağı ile dinleyip o ara ara verdiğin kısa bilgilere odaklanabilmem. Sen ne anlatıyor olursan ol ben hep seninle ilgili olanı bilirim. Mesela ablana değilde babasız büyüyecek çocuğa üzüldüğünü, babana değilde yardım edemediğim için kendine kızdığını bilirim. Hemde ablanın zerre kadar yardıma ihtiyacı olmadığını bilmene rağmen sırf yiğenin için her gün onları ziyaret ettiğini de biliyorum... Luhannie seni senden iyi biliyorum.

      Luhan ağlamaya başlamıştı. Kris'in sevgisinin bu kadar ağır olduğunu asla anlamamıştı ve şimdi bunu böylesine sarsıcı bir şekilde öğrenirken ne hissedeceğini bile bilmiyordu.

     Kris: Burası benimle yaşamayı kabul ettiğin zaman sana göstereceğim evdi Han... Seninle yaşamak istediğim ev.

    Luhan: Kris ben...

    Kris: Luhan şimdilik hiçbirşey söylemesen sadece beni öpsen ve artık umursamaz biri olduğumu düşünmeyi bıraksan olmaz mı? Bana bir şans versen ve artık arkadaşın değilde sevgilin olduğumu kabul etsen olmaz mı?

    Luhan: Olur Krissie... Olur sevgilim.

     Luhan düşündü. Kris doğruyu söylüyordu. Düşüncesiz ve vurdum duymaz biri değildi. Luhan her ne kadar kris'in sevgisini hak etmediğini düşünse de biliyordu ki Kris ona daima değer verecek ve onu koruyacaktı. Luhan buna tutunarak ilerlemek istedi. Luhan'da onu sevebilirdi zamanla. Asla sevgisi aşka dönüşmese bile Kris'in aşkını paylaşabilirlerdi...

    Bölüm yine 1000 kelime gençler yazarcığınıza vote atmayı unutmayın hepinize bol kokulu öpücükler.

     

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 30, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Love Of TeachersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin