Sabah Asel'in üstümde tepinmesiyle uyandım.Kısa bir hazırlıktan sonra ikimizde cafenin yolunu tuttuk.Günlerden perşembeydi.Hafta sonuna iki gün kalmıştı.Cumartesi ve pazar fazlasıyla yoğun geçiyordu.Asel üniversite öğrencisi olduğu için çarşamba ve perşembe günleri hariç okula gidiyordu.Haftasonu da zorunlu değildi.Zaten son seneydi.Yılın tüm günü bile gitmese Asel'in okulu rahatlıkla bitirebileceğine emindim.Babası Haldun amca VURAL HOLDİNG'in sahibiydi.Asel yurtdışında okuyabilirdi fakat Emre için buralardan hiç bir şekilde vazgeçmiyordu.Sabah saatleri ne kadar sakin geçse de öğlen olduğundan fazla gibi kalabalıklaşmıştı.Bir ara Asel'in telefonu çaldı ve cafenin arka tarafında olan bahçeye yöneldi.Kısa bir konuşmadan sonra geri geldi ve bomba gibi bir haberi olduğunu söyledi.Onun gibi heyecanlanmadığım için bana ne kadar sinirlensede olan o bomba haberin iş bitene kadar beklemesi gerekiyordu.Şuursuz patronumuzdan siparişleri geç götürdüğümüz için ne kadar azar işitsekte bu günü de fazlasıyla zorluklarla bitirdik.Hayatımda hiç sorun yokmuş gibi bir de patron dırdırı...İş çıkışı yolda yürürken Asel birden bomba haberi merak edip etmediğimi sordu.Açıkçası hiç etmiyordum ama Asel'in tribini çekebilecek kadar kendimi dinç hissetmediğim için ediyorum demekle yetindim.
-Cumartesi akşamı babam bir kokteyl düzenliyor.Ve bir sürü holding sahipleri aileleriyle katılacak.Bil bakalım bunların içinde kim de var.
Aslında bunu tahmin etmek hiç zor değildi.Çünkü holding diyordu ve onu heyecanlandıracak tek şey Emre'ydi.Bana cevap hakkı tanımadan etrafında dönerek bağırdı.
-Kızım tabi ki Emreeeee.Ve bizim o kokteylde harika olmamız gerekiyor.
-Bizim derken?
-Sensiz gidiceğimi düşünmedin umarım.İkimiz diyorum.Sen ve ben.Dua ve Asel. Anlıyor musun?
Bu kız gerçekten deliydi.Benim zengin ailelerin içinde fazlasıyla yoksun kalacağımı tahmin etmiyordu.Hiç biriyle uğraşmak dahi istemiyordum.Fazla burnu büyük ve kendilerini dünyayı var eden gibi sanan kalp yoksunları.
-Ben gelmiyorum ama sen harika bir şekilde gidiyorsun.
-Sana sormadım ki gidiyoruz dedim ve gidiyoruz.Kıyafeti dert ediyorsan dolabım senin biliyorsun.Kızım çok eğlenicez anlasana hem belki Emre'yi tavlarım.Nolur Dua sana çok ihtiyacım var.Hem sana da birini buluruz belki ne dersin?
Tam kızacakken anladı ve hemen şaka demesiyle gülmeye başladık.
-Tamam sırf senin için.Sıkılırsam giderim ama baştan söylüyorum.
Tamamlaştıktan sonra birbirimizi öpüp evlere doğru ayrıldık.Adımlarım geri geri gitmek istersen zorunlu olduğum eve girmek için merdivenleri parmak ucuyla çıkıyordum.Resmen kendi evime girerken korkuyordum.Sessizce anahtarı kapının deliğine yerleştirip döndürdüm ve ayakkabılarımı çıkarıp sessiz adımlarla ilerledim.Odama çıkabileceğim merdivenlere tam ulaşacakken onun bağırması yerimde donmamı sağladı.Arkamı dönmeye korkuyordum.Kim bilir bu sefer ne için dayak yicektim.
-Oooo Dua hanım evine lütuf ettiler sonunda.Hoşgeldin kızım aç mısın ?
Söylediklerinde benimle dalga geçtiğini suratıma yediğim sert bir tokatla anladım.O kadar canım yanmıştı ki dudağımın patladığına emindim.Ağzımda hissettiğim kan tadını genzimden akmasına izin verirken sözleriyle tekrar kendime geldim.
-Nerdeydin lannn!!!!! Pavyonluğada mı başladın?Kimin koynunda benim paralarımı yedin?Cevap versene, sana diyorum!!!!!
Hiç bir şey demedim.Bunun için bir tokat daha yemiştim.Kolumdan çantayı çektiği gibi fermuarını açıp ters çevirdi.İçindeki herşey sert zemine savrulurken çıkardığı ses kulağımda uğuldadı.Paraları toplarken onun yerdeki acınacak haline baktım.
-Daha fazlasını istiyorum dedim sana demi,daha fazlasını.Noldu koynuna girdiğin adamları mutlu edemiyor musun?Yoksa fazla mı naz yapıyorsun ki para alamıyorsun?
Suratına tükürdükten sonra odama koşarak çıktım ve kapımı hızlıca kapatıp kilitledim.İçime attığım çığlıklarımı ellerimi bastırarak gözyaşlarıma akıttım.Bıkmıştım.Oksijeni bol olan dünyada sanki uzayda gibiydim.Tek bir derin nefes dahi alamıyordum.Kalbim yavaş yavaş iflas bayraklarını çekerken gözyaşlarım yastığına kavuştu.Uzunca bir süre ağladıktan sonra yavaşça doğruldum.Karşımda ki aynaya baktım.Bu karşımda ki kişi kimdi.Tanımıyordum.Kendimi kaybedeli ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum.Gevşemek için duş almak istedim.Kıyafetlerimi alıp banyoya ilerledim.Ilık bir duşun ardından biraz olsa da rahatlamıştım.Saçlarımı topladıktan sonra suratımda ki yaraları temizlemeye çalıştım.Canım ne kadar yansa da suratımda hiç tepki olmuyordu.Alışmıştım.Ben bu hayata bu adama gerçekten alışmıştım.Yatağa geçip uzandım ve bedenim fazlasıyla yorgun olduğu için direnemeyip bu savaşa da yenik düşerek uykuya daldım.
Alarmın çalmasıyla zor da olsa gözlerimi açabilmiştim.Dün gece o kadar çok ağlamıştım ki göz pınarlarım kurumuş olmalıydı.Üzerimi değiştirdikten sonra banyoya ilerledim.Aynaya bakmaya korkuyordum.Çünkü neyle karşılaşacağımı biliyordum ve korkumu es geçerek baktım tanımadığım yansımama.Hiç bir hayal kırıklığı yok,beklediğim gibi.Patlak bir dudak,mor bir yanak ve hep olduğu gibi soluk bir ten.Bu üçlü en az haftada 3 kere vazgeçilmezimdi.Geriye kalan 5 gün nadir de olsa sadece soluk bir tenle uyanıyordum.Ufak bir dokunuşla yaralarımı kapatmaya ne kadar çalışsamda fazlasıyla belliydi.Biraz daha oyalanırsam işe geç kalıcaktım.Bugün Asel yoktu ve onun yerine gelen başka bir kız vardı.Damla.İyi bir kız olsada onunla asla Asel gibi olmadık.Onunla hayatım sadece merhaba ve iş konuşmasından ibaretti.Ayakkabılarımı giyinip evden çıktım.Havalar gitgide soğuyordu.Eylül yağmurları daha şimdiden başlamıştı bile.İşe vardığımda cafede sadece bir kaç masa doluydu.Damlayla merhabalaştıktan sonra işe koyuldum.Yüzümü gördüğünde yüzü bir anda şaşkına dönsede sormadığı için ona minettar oldum.Birde zorlu geçen gecemi ona anlatmakla uğraşamazdım.Bu akşam Asel'lerde kalıcatım.Elimde olsa eve hiç gitmezdim.Ama yapıcak başka hiç bir şeyim hiç bir yolum yoktu.Fazlasıyla bitkindim.Zayıftım evet ama daha çok zayıflamıştım.Tek lokma yemiyordum.İçim almıyordu.Havalar soğuduğu için cafe sakindi.Bende bu fırsattan dolayı kendime bitki çayı yaptım.Dumanı üstünde tüterken ufak bir yudum aldım ve camdan dışarıyı izledim.Bardağın yarısına gelmeden telefonum çaldı.Arayan Asel'di.Bu akşam ki plandan vazgeçip geçmediğimi sordu ama geliyorum demekten başka bişey diyemedim.Uzun bir süre yanlız kalmak istiyordum fakat kendime ayıracak bir dakikam bile yoktu.Ben yoktum.Soyutlanmıştım bu hayattan.Sakin bir iş gününün ardından Asel'e gitmek için yola koyuldum.Daha kapıyı çalmadan Asel açmıştı bile.
-Kızım öldüm meraktan nerde kaldın?
Yolda bulduğum bir bankta oturup dalmıştım boş dünyaya.Vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştım bile.Haklıydı aradığı halde açmamıştım telefonu.
-Geldim işte...
-Kızım korktum bişey oldu diye telefonu da açmadın.
Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim.Canan ablanın toplantısı olduğu için geç gelicekmiş.Asel dikkatli bir şekilde suratıma bakarken birden bağırdı.
-Bu halin ne yine mi dövdü o adam seni,bıkmadın mı Dua ? Sana diyorum gel burda kal benimle yaşa ama sen sürekli o eve gidiyosun.Bazen hoşuna gittiğine inanıyorum.
Bişey diyememiştim.Söylediklerinde haklıydı ama ben buna bu hayata alışmıştım.Korkuyordum o evden gitmeye.Tek istediğim anlaşılmaktı. Asel bu konu hakkında fazla konuşmadan cumartesi gecesi olucak davete geri döndü.
-Masa düzenine baktım gizlice ve bizi Emre'yle aynı masaya yazdım.Zaten holding sahibi çocuklarını bir masaya almışlar.Kızım inanılmaz olucak.Bu sefer Emre kesin bana aşık olucak.Diyorum ki acaba davetten sonra eğlenmeye mi gitsek?
Ben hayatım boyunca ne davete gitmiştim nede eğlenmeye.Gitmeyi bırak o cümlede adımın baş harfi bile geçmemişti.Asel'i kırmak mümkün değildi,tek arkadaşımdı.Bu yüzden hayır diyemedim.Bütün gece o gecenin hayalini kurup anlattı bana.Sonrasında film izlemeye karar vermiştik.Ruhum fazlasıyla yorgundu.Filmin yarısına gelmiştik fakat tek bir şey anlamamıştım.Benim hayatım zaten bir filmdi.Hiç birşeye odaklanamıyordum.Bu düşünceleri kurarken uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YELKOVAN
Teen Fictionumut olmayan bir yolda zamanın ne önemi var ki? akrebin durduğu yerde yelkovanın dönmesi hangi mucizeyi ortaya koyabilir,veya kısır bir döngüye sahip dünyada ne değişebilir. geçen her gün aslında birbirinin ardı gelen kareler... zaman geçiyor,sular...