Cenaze

91 24 5
                                    

Göz kapaklarımı aralıdım. İçerisi fena halde ilaç kokuyordu. En nefret ettiğim koku. Annem başucumda duruyordu. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Yatakta oturur pozisyon aldım.

"Kaç saattir uyuyorum ben?" sanki yıllardır uyuyormuşum gibi bir ağırlık vardı üstümde.

"Tam bir gündür uyuyorsun tatlım. Sakinleştirici verdiler. O da uyku yapıyormuş." gözlerim kocaman açıldı. 24 saat boyunca uyumuştum. Bir an neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Kalbim sızlıyordu. Herşey bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti.

"Ne zaman çıkacağım bu lanet yerden !??" dedim sesimdeki öfke, nefret ve özlemi gizlemeye çalışarak.

"Birazdan çıkabiliriz." Beste odaya yeni gelmişti. Çıkış işlemlerini halletmiş olmalıydı. Hemen giyindim ve dışarı çıktık. Fuat amcam arabayı sürüyordu. Yanında Aysel yengem oturuyordu. Arka koltukta Beste, ben ve annem vardık. Sessizliği telefonumun sesi böldü. Aryan Eylüldü.

"Efendim Eylül"

"Alya, ah bitanem nasılsın? Bugün taburcu olacağını öğrendim. Normalde yanında olurdum biliyorsun fakat son sınavıma girmek zorundaydım. Ama yarın cenazede yanında olacağım, merak etme" beynim "cenaze" kelimesini tekrarlıyordu. 2 gün önce hiçbir his ifade etmeyen tek bir kelime şimdi hayatımı alt üst etmişti. Ne kadar acımasızdı dünya. Bir saniye sonrasını bile hesap etmek anlamsızdı.

"Alyaaa! Orda mısın?" Eylülün sesiyle sıçradım.

"Imm..., Biraz dalmışım. Kusura bakma. Yarın görüşürüz"

"Yarın görüşürüz." Telefonu kapatıp çantama koydum. Yarın cenaze vardı. Düşüncelerimi Fuat amca böldü. Kapıyı açtı, arabadan indim. Eve geldiğimde her taraf pırıl pırıl olmuştu. Herkes ağlaşıyordu. Ve bu beni daha çok sinir ediyordu. Onlarla muhattap olmamak için odama çıktım. Beste yanıma geldi.

" Beste, gerçekten yanlız kalmaya ihtiyacım var." dedim. Anlayışla başını sallayıp odadan çıktı. Bende kapımı kilitledim. Yatağıma oturup ayaklarımı kendime doğru çektim. Sadece ağlıyordum. Hiçbirşey düşünmeden ağlıyordum.

                Yarım Saat Sonra

Aynada ağlamaktan harap olmuş gözlerime baktım. Bu aynadaki ben olamazdım. Hayat böyle geçemezdi. Bizim dimdik ayakta durmamız gerekti, herşeye rağmen. En önemlisi benin sağlam durup anneme destek vermem gerekiyordu. Onu da kaybedemezdim.

Kalkıp hemen bir duş aldım. Aşşağı indim. Evin bu hali hicte iç açıcı degildi. Herkes bir köşede babamın ne kadar iyi biri olduğunu birbirine anlatıyordu. Sinirlerime hakim olamadım.

"Siz buraya bize destek olmaya mı geldiniz yoksa acılarımızı deşmeye mi? Böyle ağlayarak bizim moralımizi bozuyorsunuz. Lütfen herkes kendine gelsin!!" sesim gittikçe kabalaşıyordu. Dışarı nefes almaya çıktım. Derin derin nefes alıp verdim. İçerim gordiğimde söylediklerim işe yaramışa benziyordu. Herkes suskunca oturuyordu. Yukarı çıktım. Saat 1 olmuştu. Kendimi yatağıma attım. Eskiden huzur bulduğum yere.

Kapınım çalmasıyla uyanmam bir olmuştu. Atik hareketlerle giyinip aşşağı indim. Gelwn Eylüldü. Kocaman sarıldık birbirimize. Siyah uzun bir elbise giymişti. Eylülle arabaya doğru yürüdük.

"İyisin değil mi?" Eylül yüzünü bana çevirerek sordu.

"İyi olamya çalışıyorum Eylül. Ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyi olamaya." Eylül başını salladım. Tam bu arada annem arabaya bindi. Hep beraber cenaze arabasının arkasından yol aldık.

Cenaze aabası durunca bizde arabadan indik. Babamın tabutunu çıkardılar. Defenttiler. Hepimiz ağlıyorduk. Hoca yasini okudu. Bizde ellerimizi açıp en içten cümlelerimizle dua ettik.

Herkes mezraın yanına gül, karanfil bırakıyordu. Tam ayrılacağımız sıraa gözüme biri çarptı. Kumral-sarı arasında bir saç rengi vardı. Uzaktan bizi izliyordu. Siyah bir bere vardı kafasında. O kimdi ? Neden bizi izliyordu ? Gözlerimi kısarak ona doğru ilerliyordum fakat o kaçıp gitmeyi tercik etti. Herkesin tercih ettiği gibi...

Evet arkadaşlar, yeni bölümle karşınızdayım. İnşallah okurken sıkılmazsınız. Vote ve yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyroumm.

ACIMASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin