Güneyde Cinayet

601 41 6
                                    

Issız sokakta sessizliği bölen acı bir çığlığın sonrasında Hayley, omzuna çarpan adam yüzünden sendeledi. Dengesini bulmaya çalışırken adamla göz göze geldiler. Gecenin karanlığında parıldayan bir bıçak vardı adamın elinde ve ucundan damla damla kan akıyordu. Soğuk, acımasız gözlerinde tereddüt vardı adamın. Bıçağı savunmasız ve bilinçsizce bakan kıza uzatırken arada kalmış gibiydi. Acelesi olduğunu tekrar hatırlayarak gözden kayboldu. O gittikten sonra uzun, boylu boyunca yerde yatan bedene doğru yaklaştı Hayley. Burada olmaması gerektiğini biliyordu sadece fakat bedenden ona yayılan bir çekim gücü vardı ve buna karşı koyamıyordu. Sağanak yağmurun iyice bulandırdığı kan gölünün içinde yüz üstü yatan bedenin yanında dizleri üstüne çöktü. Deri ceketin üstündeki "South Side Serpents" simgesini gördüğünde vücuduna yayılan bir ürpertiyle titredi. Kim olduğunu görmek istiyordu, yüzüne doğru eğildi bedenin fakat gözleri bulanıyordu. Başı döndüğü için yerin ıslaklıklığını aldırmadan oturmak zorunda kaldı. Normalde yağmur kokusu hoşuna giderdi ve kendini temizlenmiş hissettirirdi. Bu sefer ise kanla karışmış çamur kokusu midesini bulandırıyordu.

"Sen!"

Bu hayatsız beden mi ona sesleniyordu? Kulakları çınlamaya başlamıştı. Konuşmak için ağzını açtı fakat manasız birkaç mırıldanma dışında hiçbir şey söyleyemedi. Bir sürü bağırtı arasında etrafa bakmaya çalıştı, yağmurdan sonra gökkuşağı çıkmış gibi rengarenkti her yer. Hayley, bu renklerin verdiği güzel hisle yanına yaklaşan siluete gülümsedi.

"Ölmüş." dedi yerdeki bedenin yanına eğilmiş olan diğer siluet. Sesinde acı vardı, ailesinden birini kaybetmiş olmanın verdiği acı ile öfkelenerek etrafa küfürler savurmaya başladı. O sırada iki güçlü el Hayley'nin omuzlarından tutarak onu kaldırdı ve her şey tekrar tatlı bir karanlığa büründü.

~~~

Hayley gözlerini açtığında nerede olduğunu idrak edemedi. Üstünde sadece sütyeni olduğunu fark ettiğindeyse muhtemelen bir parti sonrası orada sabahladığını düşündü.

"Kız uyandı."

Sesin geldiği yöne baktığında korkuyla yattığı koltuktan doğruldu ve burasının hiç de tanıdık olmadığını fark etti. Viskiyle sigara kokusunun havayı ağırlaştırdığı bu odada kendini süzen birçok gözle karşılaştı. Islık çaldı biri Hayley ayağa kalktığında. Bu, çıplak bedenini daha da ürpertse de aldırmadı, kollarını birleştirerek karşılarında dikilmeye devam etti.

"Benim burada ne işim var?"

Etraftakilerin Serpent çetesinden olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Riverdale'e geldiğinden beri haklarında çok şey duymuştu ve şuanda onlarla dolu olan bir odada uyandığında sorduğu ilk soru bu olmuştu elbette.

Sabırsızlıkla öne atılan genç çete üyesi düşmanca bir tavırla Hayley'nin üzerine yürüneye başladı. "Biz de tam olarak bunu merak ediyorduk. Güney'de ne işin var?" Kızın üst kolunu tutarak yavaş yavaş sıktı. Sanki öcünü bu şekilde alıyordu. "Ve Moonpie'ı neden öldürdün?"

Hayley'nin kalp atışı bir hayli hızlanmıştı. Başını korkuyla iki yana sallayarak konuşmaya zorladı kendini. "Ben kimseyi öldürmedim."

Bir anda tüm bakışlar Hayley'den kapıya doğru çevrildiğinde içeriye yaşça daha büyük ve her halinden çetede saygın biri olduğu anlaşılan bir adam girdi. "Yeter Fangs. Kızı rahat bırak."

Gelen emirle serbest bırakılan kolunu ovuşturdu Hayley. Etrafta homurdanmalar yüksekmişti ve tansiyon git gide artıyordu. Genç çete üyesi liderine itaat etmek zorunda kalmış ve son bir kez kindarca gözlerinin içine bakarak kızın yanından uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Hayley zihnini zorladığında dün gece Veronica Lodge'un evinde partide olduğunu hatırladı. Bunun dışındaki ayrıntılar bulanık ve anlamsızdı.

South Side Serpents|RiverdaleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin