Şu lanet saatlerin hepsi toplansa çöpe atılsa da kurtulsak.Saatim çalınca kapadım ve duvara fırlattım.Yine olduğu gibi kırılmadı, lanet!
Hemen kısa bir duş aldım.İç çamaşırlarımı giydikten sonra siyah taytımı siyah uzun kazağımı giydim.Saçlarımı düzleştirdikten sonra montumu giyip ve çantamı takıp okul yollarına başladım.Keşke azıcık daha uzak olsaydı diye düşünürken okula varmıştım.Kantine girdiğimde bizim masada Selim,Caner,Doğa ve Selin’i görünce yanlarına oturdum.
’Vaay bizim uykucu erken kalkmış da okula gelmiş ablaları.”
“Kes beh.”
“Kesersem içinde kalır.”
Bu çocukca espriye göz devirip okulda dolabımdan Tarih kitaplarını aldım.Dolabımın kapağını kapadığımda karşımda Allahı var yakışıklı çocuk vardı.Bu? Bu… Sahadaki
“Evet sahadakiyim.”
“Aklımı okuyabiliyorsun , sevindim.Şimdi şunu da oku.”
“Hayır yanından defolup gitmiycem.”
“Aferin oğluma.Akıllı bıdık.RAHAT BIRAK BENİ!”
“Sorun mu var Simay?”
Selim’in sorusuna başımla hayır anlamını verdikten sonra koluna girip dersliğe girdim.Mal mısın simay? Çok yakışıklı kaçırma işte.Kes iç ses! İç sesimle kavgamı sonlandırırken kendimi uykuda buldum.
-------
“Simay?”
“Simaayyy?”
“SİMAAAYYYYYY.”
Gözlerimi açtığımda Caner’i gördüm.Bu lanet çocuk benim uyku delisi olduğumu bilmiyor muydu?! Yavaşça yerimden kalktım karşısında durdum ve yumruğumu gözüne çaktım.Üf elim acıdı beh!
“AAAAAHHHHHhhh.Napıyosun lan manyak?! Çıkış geldi onun için uyandırdım!”
“He iyi.”
“Önemli değil.”
“Tamam.”
Tabiî ki özür dilemekten ve istemekten nefret ederim.Montumu giyip çantamdan kulaklığımı ve telefonuma baktım.Gün boyu Selin gözükmemişti gözüme.Neredeydi acaba? Aradığımda cevap yoktu.Kesin bir işler karıştırıyor düşüncesiyle eve gittim.Kimse yoktu, tahmin ettiğim gibi.Üstümdekileri çıkartıp pijama dar bir şort giydim ve nasıl olsa evde kimse yok düşüncesiyle üstümü giymedim.Zaten gelse gelse Selin, Selim,Caner, Doğa gelirdi.Onlardan da gizlim yoktu.
Bilgisayarımı aldım ve salona geçtim.Tumblr, twitter ve youtube favorilerim.Hemen kullanıcılarıma giriş yaptım ve göz geçirdim.Biraz oyalandıktan sonra skype’ye giriş yaptım.Caner’den mesaj gelmişti fakat hiç okumadan çıktım.Favori filmimi açtım laptobu masanın üstüne koydum ve izlemeye başladım
Ay ben sizi yerim yerim! Bayıldıklarım benim.Mutluluğumu yaşarken zil çaldı.Yukarıya koştum ve kapıyı açtım.
“Gel Selin.”
Kapıyı açtığım gibi bırakıp tekrar salona indim.Müzik odama girip kemanımı elime aldım.Uzun zamandır çalmıyordum.Tozlanmıştı.Tozunu alıp, çalmaya başladım.Hala notaları unutmamıştım.Gerçekten güzel çalıyordum ama kimse keman çaldığımı bilmiyordu, Selin dışında! Müzik odamın kapısının kilidi her zaman bendeydi ve kimse açamıyordu.Son notaları da çaldıktan sonra kemanı yerine koydum ve kabını kapattım.Döndüğümde sahadaki çocu-SAHADAKİ ÇOCUĞU?!
“SENİN NE İŞİN VAR BURDA?!”
“Bunu niye kapıyı açınca sormadın?”
“Ben…Ben, Selin geldi sandım.”
Vicudumu süzdüğünü görünce tişört giymediğim aklıma geldi kenardaki bol gri tişörtümü giyip yumruğu gözüne indirdim.Gerizekalı! Sen kimsin benim vicudumu görüyorsun?! Gözünü tutarken ona yakınlaştım.Dudak dudağa gelmişken beni kendine çekti.Bu işime yaradı.Kasıklarına tekmeyi geçirip yere düşmesini sağladım.Diğer gözünü de süsledikten sonra üstüne çömeldim.
“BURDAN.HEMEN.SİKTİR.GİT.”
“Şizofrensin sen! Manyak! Ne işim olur senin mükemmel…aman işte iğrenç vicudunla.Aptalsın sen aptal!
Kasığını tutup merdivenleri çıkarken kapı kapandığında hunharca güldüm.Gerizekalıydı bu çocuk.Bakalım sonumuz nereye gidecek?