•2•

113 13 0
                                    

Çıkışta Sadie'nin dediği kulübeye doğru gittim. Ve gelmesini bekledim.
Kısa bir süre içinde Caleb ve Sadie el ele tutuşarak geldiler. Sanırım sevgililerdi. Çünkü birbirlerine aşık gibi bakıyorlardı. "Selam, çok beklettik mi?" dedi Sadie.
"Hayır."
"Bu erkek arkadaşım Caleb, Finn tanıştırmıştı."
"Evet tanıyorum. Memnun oldum Caleb." dedim.
Hafifçe gülümsedi "Bende."
"Şimdi diğerleri de gelir hep beraber bir Starbucks'a gideriz ha?" dedi Sadie heyecanlı tavrıyla.
"Olur." dedim
Az sonra Noah, Finn ve Gaten gelmişti.
"Selam gençler," dedi Finn gülümseyerek. "Sen..." bana bakarak konuşuyordu. Sanırım burda ne işin var demek istemişti. Tam konuşacaktım ki Sadie lafa girdi. "Millie'de bizim gruptan artık siz takılmak istemeyebilirsiniz fakat biz Millie ile çok iyi anlaştık. Ve şimdi de bizimle bir şeyler içmeye geliyor. Öyle değil mi Millie?" dedi bana bakarak.
"E-ev-evet. Yani Sadie öyle istedi." dedim kekeleyerek.
"Aynen öyle. Bizimle kim gelmek istiyor?" dediğinde topluca "geliriz" kelimesi çıktı. Hep beraber yola koyulduk. Annemi arayıp haber verdim. Merakta kalmasını istemezdim.
Kafeye geldiğimizde bir masaya oturduk. Sadie isteklerimizi almaya gitti. Yanımda Noah oturuyordu. Bana  dönerek, "Selam Millie ben Noah. Gruba hoşgeldin." dedi.
"Hoşbuldum."
"Artık utanma rahat ol. Seni burada kimse dışlamaz. Biz iyi insanlarız." dedi gülerek.
Sadie içecekleri getirdiğinde hep beraber koyu bir sohbete daldık. Gerçekten iyi insanlardı. Hepsini sevmiştim. Onlarda beni sevmişti. Bu yüzden mutluydum. İlk defa bir arkadaş grubuna girmiştim. Güzeldi. Fakat bir şey vardı.
Bir sıkıntı varmış gibi Finn sürekli bana bakıyor, sanki bir şey söyleyecekmişde, utanıyormuş gibi duruyordu. En son masadan kalktı tuvalate gidiyorum diye. Masadan izin alıp peşine düştüm. Gerçekten merak ediyordum o bakışları. Tuvalete gitmiyordu. Kafenin dışına çıkıp sigarasını yaktı. Yanına gittim.
"Finn?" dedim.
Bana döndü afallayarak. Beklemiyordu.
"Evet?" dedi.
"Bir sıkıntı mı var?" diye sordum
"Hayır yok. Nerden çıkardın?"
"Bilmiyorum, sanki gruba girmemden rahatsız olmuş gibisin."
"Öyle bir şey yok."
"Peki..."
Sigarsını söndürdü. Onu izliyordum. Kıvırcık saçları rüzgar nedeniyle havalanıyor uçuş uçuş bir hal alıyordu. Yüz hatları çok belliydi. Çene kasları vardı. Elmacık kemikleri öne çıkıyordu.
"Neden tuvalete diyip sigara içmeye geldin?" diye sordum.
"Sen neden peşimden geldin? Bu soru için mi?" dedi tersleyerek.
Ne olduğunu anlamıştım. İlk karşılaştığımızda gayet iyi davranmıştı oysa ki.
"Neden bu kadar sertsin?"
"Sert değilim. Yapım böyle."
"İlk konuştuğumuzda böyle değildin."
"Ne bekliyordun ki yeni tanıdığım birine körü körüne güvenmemi mi?"
"Güvenmekten bahsetemdim. Sadece bi anlık değişimi söylüyorum."
"Saçmalıyorsun Millie." dedi.
"Sana öyle geliyor." dedim.
Birkaç saniye bana bakıp yanımdan ayrıldı. Gruba doğru gitti. Gerçekten ne olduğunu anlamıyordum. Tam arkamı dönüp gidecektim ki kapıdan eşyalarıyla çıktı. "Yarın görüşürüz. Bu arada gerçekten sert biri değilim tanıyınca anlarsın." dedi ve göz kırpıp gitti.
Aman Allah'ım.
Ne güzel göz kırpmıştı öyle.
Bi saniye ne alaka ya?
Sus Millie.
Düşüncelerimden sıyrılıp kafeye geri döndüm.
Değişik bir gün oluyordu. Hala olanları anlamamıştım.

2. bölüm sonu.
Ahh ahh bir şeyler oturdu sanki.
gelecek bölümde görüşmek üzere ❤️
-Ela

WELCOME HOME | FillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin