"Güzelim," dedi genç adam karşısındaki, insan olamayacak kadar güzel kıza.
"Benim olduğunu biliyorsun değil mi?"
Ama bu yaratık, melek olamayacak kadar asiydi.
Yeşil gözleri ormanların en kuytu haline bürünmüş gıbiydi.
O yeşiller şimdi korkuyla dolmuştu.
Kafasını iki yana doğru sallarken, kızıl kahve saçları dalga dalga halinde savruluyordu.
Bu haliyle bile o kadar güzeldi ki..
Adamın dudakları aldığı cevapla yukarıya doğru kıvrıldı ve tek yanağında bir çukur oluştu.
Genç kızı duvara biraz daha yaslarken, dudakları da kızın kulaklarına dokunuyordu.
Kız kulağına değen sıcak nefesle ürperdi ve daha çok gidebilirmiş gibi duvara sokulmaya çalıştı.
"Sana öğrettiğimi sanıyordum," dedi duygudan yoksun bir sesle.
Tek eli kızın ince ama dolgun dudaklarına gitti.
"Bu dudaklar benim," dudaklarını sert ama hızlı olacak bir şekilde kızın dudaklarına değdirdi ve geri çekildi.
"Bu dudaklara yaklaşanı yakarım," dedi fısıltıyla.
"Sakın benim olduğunu unutma Şimal'im."
-Gülsüm Yıldız

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZEY'İN YILDIZI
Novela Juvenil"Benim olduğun o kadar belli ki... Şimal, Kuzeyi gösterir. Senin ismin bile beni gösteriyorken nasıl benden gidersin? Bu o kadar güzel ki... Sanki benim için saklamışlar seni. İşte Anlasana artık sen hep benimsin." -Gülsüm Yıldız-