25.bölüm

1.3K 57 0
                                    

Jaehyu, sabah güneşin kendini besbelli eden ışıkları ile uyandı. Vücudunda derin bir ağrı vardı ve bu çekilmez gibi birşeydi galiba.

Jaehyu, kaslı kollarında uyuduğu kocasına baktı. Kırmızı ve ince dudakları hafif aralık olduğu için tavşan dişleri belliydi. Yastıkta olan yanağı da ezildiği için çok tatlı duruyordu. Jaehyu tam burnunun ortasına küçük bir günaydın öpücüğü bıraktı. Öpücük ile kıpırdanan Jungkook, gözlerini yavaşça açtıktan sonra kocaman esnedi ve karşısındaki karısına baktı. Yüzüne büyük bir gülümseme yerleşti.
"Günaydın prensesim."

Jungkook, Jaehyu'nun alnına uzun bir öpücük kondurdu. Onu çok seviyordu. Her şeyinden daha çok...
Onunla her daim mutlu olmak istiyordu. Çocukları olsun istiyordu. Aile kurmak, birlikte hayallerini gerçekleştirmek istiyordu.

"Günaydın prensim."

Jungkook yavaşça ayağa kalktı. Onun yanından ayrılmak istemiyordu ama bugün işe gidecekti. Ne zamandan beri erteliyordu ve bugün bitirip diğer günler rahatça Jaehyu ile ilgilenmem istiyordu.

"Ne oldu?"

Jungkook bıkkınlıkla nefes verdi.

"Hayatım bugünkü işe gitmeliyim. Seni yalnız bırakmak istemiyorum am işlerim çok birikti. Bugün işler bitsin diğer günler senle ilgilenicem."

Jaehyu üzülmüştü. Ama zorundaydı. Nasıl olsa evlerini geçindirmesi gerekiyordu. Jaehyu aklına gelen fikir ile gülümsemiş ve Jungkook'a döndü.

" sevgilim bende geliyim mi senle? Hem biraz değişiklik olur. Olmaz mı? "

Jaehyu, cat girlken baktığı parlak bakışları gibi bakıyordu gene Jungkook'a. Jungkook'un hayır demesi normal miydi sizce? Tabiki de hayır. Bunu asla reddetemezdi.

"Olur aşkım."

Jungkook yatakta eğilip Jaehyu'nun yüzüne yaklaştı. Ve sexy olmasına özen gösterdiği sesle konuştu.

"Hem... Belki sekreter patron şeysi yaparız?"

Eh gene yapmıştı Jungkook yapacağını. Jaehyu'nun bütün kanı yanaklarında toplandı ve başı eğildi. Çok tatlı görünüyordu ve Jungkook kendini zor tutuyordu. Jaehyu'nun canını sabah sabah yakmak istemiyordu.

"Hadi gel banyo yapalım. Sonra kahvaltı yapıp çıkarız."

Jaehyu başını sallayıp kalkacakken kasıklarındaki ağrı buna izin vermedi ve Jaehyu'nun inlemesini sağladı.

Jaehyu'nun çıkardığı ses ile o tarafa bakan Jungkook'un gülme krizi tuttu. Gülerken kendini yerde buldu. Jaeyu'nun yanında en son böyle gülerken eline işemişti Jaehyu. Tabi o zamanlar cat girldi.

"Yhaa ne gülüyorsun? Canım acıyo."

Jaehyu dudak büzüp kollarını birleştirdi. Gülünecek ne vardı ki? Canı yanıyordu tabi bu acıyı o bilmezdi.

Jungkook kendini zorla toparlayıp Jaehyu'nun yanına gitti ve büzdüğü dudaklarına öpücük kondurup onu kucağına aldı. Banyoya götürdü.

"Hayvan gibi olmasaydın acımazdı belki şuan."

"Senin seksiliğin karşısında daha da sertleşiyorum ama. Of o beyaz beyaz teninden akan terler, ağzından çıkan hafif mırıltılar... Zaten sertleşmeme yetiyor. Üstüne daha da azdırıyorsun beni."

Jaehyu, Jungkook'un ağzına sert olmayan sadece susması için olan bir tokat attı.

" Sus ya. Utanıyorum diyorum hala ne diyorsun? "

---

Jaehyu ve Jungkook banyolarını tartışmalar sonucunda yapmış ve kahvaltılarını da yapıp evden çıkmışlardı. Jaehyu'nun içi hiç raht değildi. Çünkü Jungkook kaslarını sımsıkı saran ne varsa giymişti. O gömleğin kolları çok dardı çünkü kasları belli oluyordu. Jungkook'un da ayı gibi vücudu var. Sığmasın da napsın?

Ah bir de o pantolon! Jaehyu fazlasıyla kıskanmıştı. Şirkete gidince napacaktı ki?

Jungkook arabayı durdurup indi. Jaehyu onun gelmesini beklemeden indi ve Jungkook'un yanına gidip içine sokuldu resmen.

"Ne yapıyorsun Jaehyu?"

"Ofisin penceresinden sana bakıyorlar çaktırma."

"hmm kıskanmış mı prenses beni?"

"N-ne hayır tabiki de"

Jungkook bilmiş bir tavırla Jaehyu'ya baktı. Madem kıskanmıyordu...

"Peki o zaman görüşeceğiz."

İkisi el ele içeri girdi. Girişiyle işlerine odaklanmış bütün kızlar Jungkook'a baktı. Jaehyu daha da sokuldu Jungkook'a. Deli gibi kıskanıyordu.

"Günaydın Bay Jeon."

Yanlarına gelen mini etekli, ilk iki düğmesi açılmış, saçları sarı ve hafif dalgalı, ve - söylenmezse olmaz- parfüm ve makyaja kıza baktı Jaehyu. Bu kim be?

"Gü-"

Jungkook sözünü bitiremeden Jaehyu atladı ortaya.

"hıı günaydın gitsene işine. Sen her gördüğün yakışıklılara yavşıyo musun? Git işine dolma popo"

Jaehyu'nun dedikleri ile ikisi de Jaehyu'ya baktı. Jungkook anlamıştı kıskandığını. Hani kıskanmıyordun? Diye geçirdi içinden.

"Bitanem sen gel benle odama haydi."

Jungkook, Jaehyu'nun kıza olan öldürücü bakışlarını farkedip hemen araya girdi. Jaehyu'nun kolundan tutup odasına sürüklemeye başladı.

"ya bırak öldürcem o kızı bırak."

Acı En Büyük Öğretmenim | JeonJungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin