O gün anlamıştım aslında, insanoğlu mutluluğu tatmayı değil de göstermeyi severmiş. İnsan aynı evde mutluluğuda hüznüde hem gündüzü hem de geceyi yaşarmış. Aynı evde sofradan yumruk seslerini duyarak ve hışınla koltuğun yanına sığınınca anladım. Kaşlarımın çatıklığının nedenidir aslında sesleri duymamak için kulak tıkıyışımla beraber kendimi sıkışım. Yüzümün korku dolu terli anları. Halamın gönderdiği bisikletle daha fazla oynamaktı o zamanlar derdim. Kız kardeşim almasın diye bisikletimi babamdan ilk ve tek hediye olan mavi elbiseli bebeği ona verirdim hep. Tabi o zamandan sonra kullanabildiğim tek bisikletti o üç tekerli gövdesi yeşil tekerlikleri kırmızı bisiklet kendi ellerimle hayallerimin önümden gidişini izledim ondan sonra. Çünkü ben hastaydım...
Hastalığımın nasıl bir şey olduğunu nasıl bir tanısı olduğunu bilmeden mücadele ettim. Bilmemede gerek kalmadı zaten o günden güne çocukluğuma küstürdü beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluş
RandomBir gece yastığının ıslak ve sırtını sıvazlayacak kimsenin kalmadığını fark ettiğin an, öldüğünü anlayacaksın. "Kolyos" takma adımı kullanmamın da bir hikayesi var aslında: Kolyos yani çay çiçeği, çayı aldıkça yapraklarının renginin koyulaşmasıyla...