C: Şşt!
- Ahh! Sen miydin? Aklını mı kaçırdın sen?
Korkudan yüreğim ağzıma geldi. Telfonum.
C: Al bakalım.
Uzattığı telefonumu aldım.
- Ned...
C: Sessiz ol.
Kolumdan tutup beni bir duvarın köşesine götürmüştü.
C: Jeon Jungkook...
- Burada değil mi?
C: Sakin ol.
Duvarın bitiminden dikkatlice baktık.
- Hyung'a haber vermeliyiz.
C: Gerek yok.
- Ama kız onu kurtalmalıyız.
Chul beklemediğim bir şekilde cebinden silah çıkırıp Jungkook'un karşısına çıkmıştı. Onu durduramamıştım.
C: Çabuk kızı bırak!
Silahı ona doğru tutmuştu. Elleri titriyordu.
- Chul bırak silahı.
Jungkook neden öylece orada duruyordu. Hiç bir şey yapmıyordu. Kızı yavaşça bıraktı. Kız hızlıca yanıma doğru koltuğunda ona sarılmıştım sıkıca. Çok korkmuştu bunu yapmaya hakkı yoktu.
Kaçıyordu. O kadar hızlı koşuyordu ki.
Hayatta zora gelince sadece kaçıyordu.
C: Sen iyi misin?
K: E-evet.
Çantamda duran su şisesini çıkarıp kıza uzattım. Yavaşça suyu içmişti.
- Bu nasıl oldu?
Chul'de meraklı bir şekilde kıza bakıyordu.
K: B-böyle olacağını bilmiyordum. Önce çok iyi ve sonra...
Hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştı.
C: Sakin ol onu bulacağız ve cezasını çekecek.
- Evin nerede seni evine bırakalım.
K: Gangam'ın *****o tarafında.
C: Burada biraz bekleyin ben arabamı alıp geleceğim.
Chul'e bakıp her şey yolunda gibisinden kafamı aşağı yukarı salladım.
(...)
Araba ile gelmişti Chul. Kızı bırakmıştık. Şimdi ise benim evime gidiyorduk.
- Silahı neden aldın?
