567 33 21
                                    

"hoşgeldiniz efendim."

taehyung kafasını kaldırdı ve ona gülümseyerek bakan tatlı çocuğa gülümsedi. çocuk onu tanımış olacak ki ilk önce şaşırdı sonra küçük bir kıkırtı bıraktı ortaya. taehyung kutsandığını hissetti.

"nasılsınız efendim?"

çocuğun samimi bir şekilde soruşu taehyung'a cesaret verdi.

"iyiyim, teşekkürler. lütfen biraz otursana."

taehyung'un 'siz' eki kullanmamış olmasını ikisi de umursamadı. çocuk, etrafına bakınmıştı. çok müşteri olmadığını gördü ve biraz bola verme kanaatine vardı. gülümsedi ve elindeki tespiyi masaya bıraktı. sandalyeyi çekti ve oturdu.

taehyung gülümseyerek elini uzattı.

"ben taehyung, kim taehyung."

çocuk da aynısını yapmış, gülümsemiş ve kendine uzatılan eli sıkmıştı.

"bende jeongguk, jeon jeongguk."

taehyung isminin bile muhteşemliğine hayran kaldı. oturup saatlerce konuştular. hatta, jeongguk neredeyse hiç çalışmamış bütün gününü taehyung'a ayırmıştı. iş yerinde patron olmanın verdiği rahatlık vardı. jeongguk aklına takılan bir şeyi yeni konu açmak için kullandı.

"aslında, seni bir yerden tanıyormuşum gibi, hyung."

taehyung gergince omuz silkti ve evet, kendisine 'hyung' diye hitap etmesini ve 'siz' ekini kullanmamasını istemişti.

"bilmem."

taehyung saatine baktı ve bardağın dibinde kalan soğumuş olan kahveyi kafasına dikledi. ayağa kalktı ve masanın üzerindeki telefonunu ve anahtarlarını alarak cebine attı. jeongguk da kalkmıştı.

"çok geç oldu. gitmem gerek."

elini jeongguk'un saçlarına attı ve karıştırdı. jeongguk ondan bi hayli kısaydı ve bu da ayrı bir tatlılıktı.

"seni de işinden etmiş oldum. patronun falan kızacak."

jeongguk ona büyülenmiş gibi alttan alttan bakıyor ve gülümsüyordu.

"kendi kendime nasıl kızabilirim ki?"

taehyung şaşırdı.

"buranın sahibi sen misin yani?"

jeongguk kafasını sallamış ve tatlı tatlı gülmüştü.

"evet hyung!~"

taehyung gülümseyip tekrar jeongguk'un saçlarını karıştırdı.

"pekala, iyi akşamlar gguk~"

"iyi akşamlar hyung!"

{...}

taehyung gidince jeongguk bi süre onun gidişini izlemişti. elini kalbine götürdü. bu histe neydi böyle?

neredeyse arkasından koşup "gitme" diye yalvaracaktı.

"jeonggukie! artık buraya bi gelsen."

jimin'in seslenmesi ile kendine gelmek için silkilendi ve ona tek kaşı havada imalı imalı bakan arkadaşına dönüp kocaman gülümsedi.

"geldim~"

{...}

"açmıyor!"

yoongi sinirle bağırdığında telefonu duvara fırlattı. parçalarına ayrılan telefon onun umrunda bile değildi.

"kafayı yicem!"

kapı açılma sesi duyunca yerinden sıçrayıp kapıya koştu, hatta uçtu.

taehyung'u karşısında ona şaşırmış bir şekilde bakarken görünce neredeyse oturup ağlayacaktı.

"hyung iyi mi-"

onu susturan şey yoongi'nin dudakları olmuştu.

{...}

-nasıldı? kısa bir bölüm oldu.
uzatmak istemedim. geçiş bölümü gibi bir şey oldu.
umarım beğenerek okumuşsunuzdur.
yorumlarınıeksik etmeyin :'

yorumlarınızı eksik etmeyin :'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

hoşçakalın :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

hoşçakalın :)

-kutsaltaekookaskina 🎨

•°remember, you are mine with all your soul°• ¡taegguk!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin