Uzun bir araba yolculuğun ardından dağ evine varmıştık. Ömer et ve makarna hazırlamaya başladı ben ise salata hazırlayıp çay demlemiştim.
"Yeniden başlamaya" diyerek çay bardağını tokuşturmak için kaldırmıştı bardağını.
"Çarparsak yanarız." bilmiş bilmiş halimle. Çayından bir yudum almıştı. Yemeklerimizi çoktan bitirip bulaşıkları kaldırmıştık.
"Ee şimdi n'apıyoruz?" diyip bakmıştım ona.
"Biraz sarılabilir miyiz?" kollarımı açıp yanaştım ona.
Bir iki saat öyle kalmıştık, güneş inmişti gece olmuştu.
"Defnem kalk yerimize yatalım" diye bir ses duymuştum. Ömer miydi o? Yok değildi. Şey değil miydi bu kimdi ya? Selim'di! Ne işi var burada? Gözlerimi açtım, Selim beni kucağında taşıyordu. Yer altı bir eve gidiyorduk, Ömer neredeydi? Ve daha da önemlisi neden konuşamıyordum?
Bir takım kadınlar konuşuyordu, hiç birini tanımıyordum. Aslında birini tanıyordum. Fikret Galo.
"Naber Defne, görüşmeyeli daha da çırkınleşmişsin?" diyerek saçımı çekiştirdi.
"Sevgilim, misafir o, gel biz çıkalım o da dinlensin," hayır olamazdı. Fikret ve Selim'di. Tanışmışlar. Bu bir felaketin başlangıçıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Öpücük
RomanceKool bir çift. Başta dolandırıcı ekibi olan şimdi restoran işletiyor. Defne ve Ömer'in ilk öpüşmesinin ardından araya zaman girdi haber alamadılar. Ömer dönünce kıvılcımlar yeniden doğdu.