Bölüm / 21

1.7K 114 41
                                    

"Mesajınız başarıyla gönderildi"

Altta çıkan iki, gri renk tik işareti görüpte bu kadar mutlu olacağımı düşünmemiştim. Stresle ve heyecanla telefonun kenarına tırnaklarımla vuruyordum. "Acaba mesajımı görecek miydi?" Ya da "umursamazsa ne yapacaktım?, dalga geçip yardım etmezse ne olacaktı?"

Geçen beş dakikanın ardından stresim iki katına çıkmış, mesajımı göremeyecek olma ihtimali bütün zihnimi eleme geçirmek üzereydi.
Uyumuş olabilirdi ya da söylediği işteydi. İçeriden tıkırtılar gelmeye devam ediyordu. Gördüğüm o gölgenin mutfağa girdiğini sanıyordum.

İki dakika daha geçmişti. Yedi dakika olmuştu ancak mesajımı hâlâ görmemişti. Burada ölecektim. Bacaklarım uyuşmaya başlamış aynı zamanda belimde de güçlü bir ağrı belirmişti. Son bir umutla kapanan telefonumun güç düğmesine basmış sohbet ekranını açmıştım.

"Pislik herif çevrim-içi" yazsını görmemle kalp atışlarım iki katına çıkmıştı. Stresten bir elimle telefonu tutarken diğer elimin tırnaklarını çiğniyordum. Gözlerimi kapattım 10 saniye saydım ve tekrar açtım. Açmamla birlikte içeride öyle büyük bir gümbürtü koptu ki resmen yüreğim ağzıma geldi. Artık gözlerim tamamen dolmuştu ve akmamak için zorluyordu.

Ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Artık emindim kesinlikle içeride birileri vardı. Bütün tencere ve tabaklarım yeri boylamışcasına çıkan sesten sonra ne olacağını düşünemiyordum bile. Bildiğim tek şey; ya tamamen evim soyulacaktı ya da ölecektim. Ölmek içinde seçeneklerim vardı. Korkudan ölebilirdim,  o insanlar tarafından ya da hayaletler tarafından ölebilirdim. Üçüncü seçenek olma ihtimali pek mümkün görünmese de fazla seçenek her zaman daha iyidir diye düşünüyordum.

Korkudan saçmalamaya başlamıştım ve aşırı derecede terliyordum. Saçlarımın uçları duştan çıkmışım gibi ıslaktı ve alnıma yapışmıştı. Ardından telefona dikmiştim gözlerimi. İki gri tik açık mavi rengini almıştı.

Gördü

Mesajımı gördü

Benim attığım mesajı gördü

Sevinçten çığlık atmak üzereydim ki tırnaklarımı çiğnediğim elimle ağzımı kapattım. Gözlerimin umutla ışıl ışıl parladığına emindim.  Mesajımı görmüştü ve çevrim dışı olmuştu. Gelicekti. Umarım gelirdi. En iyisini düşünmek akıl sağlığımı korumak için mükemmel bir seçenek olduğundan gelecek olma ihtimali üzerine kafa yordum.

Bu sırada karşımda ki duvarın üzerine düşen bir gölge görmemle telefonu karnıma yaslamış iyice duvara sinmiştim. Olabildiğince vücudumu küçültmeye çalışıyordum. Kafamı da dizlerime doğru eğmiştim. Büyük gölgenin yanına bir gölge daha düştü.
Kalp atışlarım öyle yüksek sesle çarpıyorlardı ki bir an için odada sesin yankı yaptığını sandım. Umarım sesleri duymazlardı. İhtimaller kalbimi yerinden çıkarırcasına attırmaya başlamıştı. Göz yaşlarım düşmek üzereydiler.

İki elimle birlikte kalbime bastırıyor, kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Ama nafileydi. Ardından bir gölge daha belirdi. İnsan gölgesine benziyorları. Tam gölgelerin sahiplerini görüyordum ki. Bir ses evin içini doldurdu. Ses doğrudan benim olduğum yerden geliyordu.

"Hayır bu şuan olmuş olamaz, hayır!"

Yavşaça ve korkarak kafamı telefonuma indirdim. Birisi arıyordu ve klasik arayan sesi evin içinde yankılanıyordu. "İşte" dedim. "Artık ölme zamanın geldi."
"Her şey buraya kadarmış Jeongguk."
Arayan kişi Taehyung'dı ve onun aradığını görmemle birlikte gözlerim gölgelere kaymıştı oldukları yerde değillerdi. Olduğum odaya doğru giriyorlardı. Aramayı reddetmiştim. Tam gölgelerin sahiplerini görüyordum ki bu seferde dış kapımın açılma sesini duymuştum.

Gelmiş miydi?

Gelmiş olabilir miydi?

Sesle birlikte gölgeler ortadan kaybolmuşlardı. Kapı örtülmüştü. Adım sesleri bulunduğum odaya doğru geliyordu. Ardından onu gördüm.

Üzerinde  sadece beyaz bir tişört vardı. Koşarak gelmişcesine hızlı hızlı nefesler alıyordu. Gözleri odayı taradı. Galiba beni arıyordu. Ancak beni görememiş olacak ki arkasını döndü. Tam odadan çıkacağı sırada istemsizce dudaklarımdan bir ses döküldü.

"Ta-Taehyung "

Sesim öyle kısık çıkmıştı duymayacağını sanmıştım. Ama o beni yine yanılttı, çıkmak üzere olduğu odaya tekrar girdi. Tekrar kolaçan etti odayı ve ardından gözleri gözlerime değdi. Bir süre gözlerimin içine baktı. Sonra silkinir gibi oldu ve yanıma doğru yaklaştı. Oda tamamen karanlıktı ve odayı aydınlatan tek ışık sokak lambasından gelen ışıktı.

Önümde ki masayı yan tarafa doğru itti. Masanın yokluğundan açılan boşluğa oturup bağdaş kurdu. Ellerini nereye koyacağını bilemiyormuşcasına hareket ettirdi. İnanılmaz bir şekilde hem kalp atışlarım yavaşlamış ve güvendeymişim gibi hissetmiştim, hem de oluşan ortamdan dolayı kalp atışlarım hızlıydı.

Tanımlanamaz duygular içerisindeydim ve bu ortam ilginç bir şekilde hoşuma gitmişti. Çünkü güvendeydim, biraz önce ne olduysa olmuştu ve o gelip beni kurtarmıştı. Kurtarmıştı değil mi? Evet öyle olmuştu.

Ellerini tam ayaklarının üzerine koyacağı sırada dizlerimin üzerine çıkıp ona sarıldım. Ne tepki vereceğini ya da ne yapacağını bilmiyordum. Ama bunu o kadar çok yapmak isityordum ki. Bir eli yana düşerken diğer elini belimin üzerine geldi. Yavaşça sıvazlarken belimi dakikalardır bekleyen gözyaşlarım Taehyung'un omzuna damlamaya başlamıştı.

"Tamam" dedi. "Her ne olduysa geçti" ve ardından gözyaşlarım hıçkırıklarıma karıştı.

Bölüm sonuuuuuuu

Ben en son 20. Bölümde final yapar bitirirdim diyordum ne ara bu hale geldi hiçbir fikrim yok.
Yani arkadaşlar onu da geçtim eski eski ev sahibimizin arabasıyla geldiğimiz misafirlikte arabaya biri vurdu. Biz de oturuyoruz geldiğimiz evde. Herkes duymuş bir biz duymadık. Polis falan gelmiş haberimiz yok. Neyse arkadaşlar bu bölüm de bu gadardı.

Hocıkalın Ç:

Hocıkalın Ç:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Criminal -Taekook- /Texting ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin