six

589 84 23
                                    

Nisan, 2017

"Sonra görüşürüz Jiminie."

"Görüşürüz hyung."

Önümdeki bedene el salladıktan sonra arkamı döndüğümde derin bir nefes verdim. Kolumdaki saate baktıktan sonra Taehyung'un çıkış saatine az bir süre kaldığını fark edince adımlarımı kampüsüne doğru yönlendirdim. Normalde olsa evimize gidip onu beklerdim ancak ders çıkışı Namjoon hyungla ayaküstü konuşmamız uzun sürdüğü için oyalanmıştım ve şimdi de onunla birlikte eve gitme fikri hoş gözükmüştü gözüme.

Aynı üniversitedeydik, son senemizdi ve artık yirmi iki yaşında olmak, özellikle de onunla birlikte yirmi iki yaşında olmak benim için paha biçilemezdi. Birlikte büyümüştük, koskoca altı seneyi devirmiştik ve şimdiyse son iki senedir yurttan çıktıktan sonra kendi evimizde yaşamak güzel hissettiriyordu.

Onunla olgunlaşmıştım, çocuksu utangaçlığımız, heyecanlı yaşlarımız ve yetişkinliğimiz de birlikteydi. Kampüsün arka bahçesinden dolanırken bahçeyi boş görmeyi bekliyordum, Taehyung ve Yeri'yi konuşurken görmeyi değil.

Yeri Taehyung'un olduğu bölümde alt sınıflardan bir kızdı, Taehyung'a olan uzun bakışlarına ilk başta anlam veremesem de daha sonradan yakınlaşma çabalarını gördüğümde Taehyung'dan hoşlandığını anlamıştım. Taehyung'a güvenmediğimden değildi tabii ki, ancak yine de o kızın etrafında dolanmasını istemiyordum. Fazla insana gerek yoktu, kendi halimizde  mutluyduk biz.

En son konusu açıldığında bir daha o kıza yaklaşmayacağına dair söz vermişti, şimdi ise Taehyung'un ders saatinde birlikte bahçede ne yaptıklarını anlayamamıştım. Tam yanlarına adımlayacağım sırada kız bir anda Taehyung'un elini tutunca olduğum yerde donakaldım. Beni asıl şaşırtan Yeri'nin sevgilimin elini tutması değil Taehyung'un kendini geri çekmeyişiydi. Neler döndüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu, olduğum yerden ikisini izlemeye devam ettiğimde aklımda yalnızca tek bir ihtimal dönüyordu ve onu düşünmek bile delirmeme sebep oluyordu.

Bir süre konuştular, o kadar uzun konuşacak ne konuları olabilir diye kendi kendimi yiyip bitirirken bu sefer gerçekten hiç beklemediğim bir şey oldu. Parmak uçlarında yükselen kız Taehyung'un boynuna sarıldığında Taehyung sarılışına karşılık verdi.

Ne sikim oluyordu bilmiyordum ama ağzımdan istemsizce kaçan hıçkırıkla birlikte koşarak uzaklaştım. Gözyaşlarım önümü görmeme engel oluyordu ve kalbim yerinden sökülüyormuş gibi hissediyordum. Koşarak yakınlardaki evimize gidip titreyen ellerimle kapıyı açmayı becerdikten sonra yatak odamıza ilerledim. Hıçkırıklarım kontrol altına alamadığım bir hale gelmişti ve boğazımın yandığını hissediyordu.

Orada, o kızın sırtına dolanan elleri daha bu sabah saçlarımı okşamıştı ve böyle basitçe aptal yerine konduğum için dağılmıştım. Paramparçaydım, bu zamana kadar özenle elimde tuttuğum yıllarım, anılarım tuzla buz olmuş gibi hissediyordum. Gözümün önüne onunla yaşadığımız onca şey geliyordu ancak aslında gözyaşlarımdan önümü bile göremiyordum.

Ona ilk öpücüğümü vermiştim, en masum hislerimi adamıştım. İlk sevişmemi onunla yaşamıştım, bedenimi sadece ona açmıştım. Üstünde beni aldattığı için ağladığım yatakta geceler boyu onun kolları arasında yatmıştım. Neyim eksikti anlamıyordum bir türlü, istediği ne olmuştu da verememiştim, ben de bulamayıp da onda bulduğu şey neydi, altı yılımızı aptal bir yalana nasıl sığdırmıştı anlamıyordum.

O yatakta, onun yastığına sarılıp dakikalarca ağladım. Yarım saatin sonunda anahtar sesini duyduğumda bir şeylerin kalbime battığını hissettim.

"Jimin, neredesin hayatım? Ben geldim."

Sesini duymamla birlikte kendimi sıkmama rağmen dudaklarım arasından küçük bir hıçkırık kaçtığında yaklaşan sesi kulaklarımda yankılandı.

"Jimin, neler oluyor?"

Odaya girip de beni gördüğü anda korkuyla büyüyen gözlerinden kaçındım.

"Sevgilim, iyi misin sen?" Anında yatağa yaklaşıp kolumdan tuttuğunda kendine çevirecekken sert bir şekilde kolumu kendime çektim.

"Dokunma bana."

Sesim beklediğimden de kırık çıktığında bir kez daha kırıldım.

"Ne?"

Hayal kırıklığı ile dolu olan sesini duymamla ondan nefret edebilmek istedim, öyle gerçekçi rol yapıyordu ki bunca zaman kanmış olmam normaldi.

"Güzelim ne oldu anlat hadi bana, endişelendiriyorsun beni."

Çenemden tutup yüzümü kendine doğru çevirdiğinde avaz avaz bağırmak istedim. 'Aşığım ben sana, şimdi senden nasıl nefret edeceğim.' diye ağlamak istedim.

"Ne zamandır?" dedim fısıldayarak, ağlamamak için dişlerimi sıkıyordum.

"Ne zamandır birliktesiniz?"

"Ne diyorsun sen Jimin?" Sözleri ile kendimi tutamadığımda hıçkırıklarım arasında konuşmaya çalıştım.

"Ne zamandır aldatıyorsun beni? Ne zamandan beri gözlerimin içine bakarak yalan söylüyorsun? Ne zamandır beni öperken hiçbir şey hissetmiyorsun cevap ver!"

Gözyaşlarım sicim gibi yanaklarıma akarken devam ettim.

"Gördüm sizi, o kıza nasıl sarıldığını gördüm, senin ellerini nasıl tuttuğunu gördüm. Neden yaptın bunu Taehyung?"

Hızla kollarını başıma dolayıp kafamı boynuna yasladıktan sonra saçlarımı öptü.

"Aptal, seni bırakır mıyım ben? Nasıl inandın böyle bir şeye? Tamamen yanlış anlaşılma, yemin ederim. Her şeyi anlatacağım ama sakinleş önce biraz."

Yaşadığım sinir boşalmasından dolayı ellerimin arasındaki tişörtüne daha da sarılıp ağladım, başım felaket ağrıyordu ve yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Yavaş yavaş ağlamam durduğunda kendime gelip yanaklarımı sildim. Büyük elleri yanaklarıma çıkıp okşadı usul usul.

"Son dersin hocası gelmemiş, erken çıktım yani. Tam senin yanına gelecektim Yeri geldi yanıma."

Yatak başlığına yaslandıktan sonra beni de kendine çektiğinde itiraz etmeden göğsüne yerleştim.

"İlk başta geçiştirecektim ama gideceğini söyledi. Ailesi taşınıyormuş sanırım, o da okul değiştiriyormuş benimle vedalaşmak istemiş. Bilirsin platoniğe veda etme falan. Elimi tuttu bir anda hoşçakal diye, ben daha ne oluyor demeye kalmadan da ağlamaya başlayınca da sarıldı işte, ben de teselli olsun diye sarıldım. İnanamıyorum gerçekten ve sen de bunları görüp seni aldattığımı düşündün öyle mi?"

Kollarımı beline dolayıp daha da sıkı sarıldım, çok kısa süreliğine de olsa yaşadığım korku ve üzüntü yetmişti bana.

"Sana bunu yaşattığım için özür dilerim güzelim, senin yerinde ben olsam ne yapardım düşünemiyorum bile. Çok özür dilerim."

"Çok korktum." dedim sessizce.

"Seni kaybettim diye o kadar korktum ki Taehyung, anlayamazsın. Beni hiç bırakma ne olur. Hiç ayrılmayalım, asla."

Kısacık da olsa onu kaybettiğimi sanmıştım, daha berbat bir şey yaşadığımı sanmıyordum bu yaşıma kadar. Saçlarımı öptü narince.

"Asla bırakmam seni, aşığım ben sana nasıl bırakayım? Hep yanında olacağım, söz veriyorum."

"Başım ağrıyor." diye fısıldadım.

"Çok ağladığındandır, bak ne diyeceğim. Sen şimdi yat, biraz uyu. Ben de o sırada sana güzel bir çorba hazırlayayım. İçince baş ağrısı falan kalmaz."

Başımı salladıktan sonra üstünden çekilip yatağa uzanınca kenarda duran katlı çarşafı açıp sarıldım. O da ayağa kalkıp üzerime eğildikten sonra alnıma dudaklarını bastırdı.

"Seni seviyorum hayatım."

"Ben de seni seviyorum." anında karşılık verişime gülümseyip odadan çıktığında gözlerimi kapatıp dinlenmeye karar verdim.

like we're still 16 ❦ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin