▹ 2

1.2K 97 177
                                    


Lina, dersten çıkıp çakışan sınavlar hakkında konuşmak için idare kısmına doğru hızlı adımlarla çıkarken başı yeterince doluydu zaten.

Jeon Jungkook ona günde on mesaj atmadan durmuyor, kızın ona cevap vermeyişi de cesaretini hiç kırmıyordu.

Daha yeni çıktığı sınavlardan sonra annesiyle yaptığı kavga yeterince sinirlerini oynatmıştı zaten.

Taehyung daha dün gece eve arkadaşları tarafından bırakılmış ve Lina babası onu bu halde görmesin diye kırk tane takla atmak zorunda kalmıştı.

Yani, Lina yeterince fazla şeyle uğraşırken kendini kaybetmişti zaten bir de çevresini saran futbol takımının sürekli kızı itip kakmalarına ve notları vermediği için bağırmalarına gerek yoktu. Lina, yalan söyleyemezdi. İri yarı çocuklardan tabii ki korkuyordu fakat korkusu gururuna baskın gelmiyordu. Ne olursa olsun onlara başını eğip notları vermezdi. İstediklerini verip olay da çıkarmazdı. Taehyung'a ya da arkadaşlarına bu olanları anlatamazdı çünkü biliyordu ki bunu söylediği anda büyük bir kavga çıkar ve yine olay Lina'nın başına kalırdı.

Bu yüzden onları görmezden geliyordu her zaman.

Bugün de diğer günlerden farklı değildi.

İdare katına çıkan taş merdivenlerin demir kollarına yaslanmış dört gencin onu gördüğü anda yüzlerinde beliren pis gülüşle birlikte kızın yolunu kestiler. Lina çantasına sıkı sıkı tutunup nefesini tutarak kaçar yol arasa da iri cüsseler ileriye giden yolunu kapatmıştı. Uğraşmak istemediği, bu sefer gerçekten korktuğu, için arkasına döndüğünde kaçma planları da böylece suya düşmüş oldu çünkü kaçış yolunu da çoktan kapatmışlardı.

Lina'nın kalp atışları hızlanırken gözüyle kaçabileceği noktaları saptamaya çalışıyordu. En az hasar alarak bu köşe yerden nasıl kurtulabilirdi?

"Kaçacak yerin kalmadı mı minik fare?"

Lina dudaklarını birbirine bastırırken burnundan derince nefes verdi. İstediklerini vermeyecekti.

"Yani, işlerin böyle olmasını sen istedin sonuçta." dedi uzun saçlı olan kıza yaklaşıp at kuyruğundan gözüne düşmüş saçları parmaklarının arasına alırken.

Lina'nın omuzları gerildi.

"İdari kata çıkmak için en kötü yeri seçmişsin."

Haklıydı. Burada doğru düzgün ışık da olmaz, kamera da bulunmazdı. Lina daha akıllı olması gerekirdi fakat asansörler meşgüldü ve onun zamanı kısıtlıydı. Acele etmemesi gerekirdi. Böyle daha mı iyi olmuştu sanki?

"Bir şey söylemiyor bile."

Bununla birlikte ani bir hareketle sıkıca kızın çenesini kavrayan çocuk kaşlarını çatarak Lina'nın gözlerine odaklandı. "Noldu prenses? Bize bir de üstten mi bakıyorsun yoksa?"

Dokunuşuyla iyice nefesi hızlanan Lina çocuğu ittirmek için boşa bir çaba harcadı. "Bırak beni. Notları istemekle bitmiyor işiniz."

Bununla gülen uzun saçlı çocuk kızın saçlarına doğru uzandığı anda en kötüsüne kendini hazırlayan Lina gözlerini kapatıp herhangi bir darbenin onu bulmasını korkuyla bekledi.

Ama herhangi bir darbe yerine merdivenlerin başındaki birinin bağırışıyla tüm bedenler ondan uzaklaştı. Lina birden nefes alarak gözleri hala kapalı halde olduğu yere oturdu. Bacaklarında onu taşıyacak kadar kuvvet kalmamıştı artık. Dizlerine sarılarak nefesini kontrol altına almaya ve kalp atışlarını kontrol etmeye çalışırken çevresinde olan biten şeyleri de hayal meyal duyuyordu.

¹° ɢᴏʟᴅᴇɴ ── JEON jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin