Doğduğum Güne Lanet Ettim

108 8 2
                                    


°°°
  "Küçük prens uyku vakti. Yoksa büyüyüp güzel prenses bulamazsın." "Ama korkuyorum. Kötü kraldan..." "Korkma kötü kral yok artık uyuma vakti."diyip başından öptüm. "İyi geceler annecim." "İyi geceler prensim." Gülümseyerek odadan çıktım.

Başımda hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. Yorulmuştum. Her gece aynı şeyi yaşamaktan yorulmuştum. Kendimi yatakta bulmuştum. Ayazın tabirine göre kötü kral -gerçek adı Fırat- bana pis pis bakıyordu.

"Hayatım nasıl unutursun bugün doğum günün." "Benim doğum günüm yok! Sen benim doğum günümü bana ölüm günü yaptın!" "Karıcım..." "BEN SE-NİN KA-RIN DE-Ğİ-LİM." "Benimsin..." "Ben senin değilim!" "Asiyeee bir gece kaossuz geçsin sadece bir gece." "Senin olduğun yerde kaos eksik olur mu?" "ASİYEEEE." "Ne bağriyosun çocuk uyuyor. Hayvan dicem ama onlara hakaret olucak. "Hayvan?.. sen bana hayvan mı dedin?" "Yok senin gibi bi yaratığa hayvan diyerek onlara hakaret ed..." yanağımda bir acı hissetmemle yatağa geri düşmem bir olmuştu.

Fırat yavaş yavaş üzerime geliyordu.
"Benimle düzgün konuşman gerektiğini sana kaç kere söylicem." "Ne kadar söylersen söyle ben seninle düzgün konuşmam!" "Elbet öğreniceksin dicem ama 7 yıldır öğrenemediysen artık nasıl öğretirim bilmiyorum." "Daha ne yapabilirsin ki sen bana?! Ne yapabilirsin?! Gençliğimi çaldın sen, hayatımı mahveettin be..." "sevmek suç mu güzelim?"diyip yanağımdan öptü. "Sen sevmiyorsun! Sen takıntılı psikopatın tekisin.ve bir daha bana dokunma!" "sana dokunalı 7 yıl oldu be Asiye unuttun mu? ha bide senin bu asiliğine aşığım." diyip boynuna doğru yöneldi. O anda onu ittim. "BANA DOKUNMA!" diyip kapıya doğru koşmam ile saçımdan tutulup yere fırlatılmam bir olmuştu. Tokat atıp "Yeter artık! Sen benimsin! Ben sana dokundum ve bir oğlumuz oldu! Bunları unutma!"dedi.
Daha sonra da kapıyı açıp beni dışarı fırlattı. Dudağım patlamıştı. Bu şekilde Ayazın yanına gidemezdim.

Lavaboya gittim. Her yerimde morluklar vardı. Allahım ben ne zaman bu cehennemden kurtulucaktım? Benim özgürlüğüm ne zaman olucaktı? Morluklarimi kapatabildiğim kadar kapattım, dudağımı temizleyip elimi yüzümü yıkadım. Üzerime çeki düzen verip çıktım. Ayazın odasının önüne gelince sahte bir gülümsemeyle girdim. Ne güzel uyuyordu prensim. Başını okşayıp öptüm. Gözlerim dolmuştu. Babamdan kurtuldum derken tam doğum günümde bu şerefsiz çıktı karşıma. Doğduğum güne lanet ettim. Ama sonra... 6 sene önce Ayaz doğdu... Onun sayesinde küllerimden doğdum. O bana umut oldu. Onun küçük elleriyle hayata tutundum. Onun sesiyle huzur buldum. Şimdi de huzurumu alıp bu evden gitmeliydim. Kaçmak için bir yol bulmalıydım. Ama nasıl? Ayazın saçlarını okşarken birden kıpırdanmaya başladı ve gözlerini açmaya başladı. Göz yaşlarımı sildim ve dikleştim. Uykulu sesiyle "anne?.."dedi. "Annem..." "Sen uyumadın mı?" "Uyumadım annecim." "Kötü kral canını mı yaktı?" "Ha-hayir annecim uykum gelmedi ama seninle yatarsam belki gelir." "Oluuur... senin göğsünde yatarsam bende daha korkusuz uyurum." "Eh gel o zaman minik prens." diyip yanına yatıp kollarımı açtım. Ayaz göğsüme yatınca sıkıca sarıp saçlarından öptüm ve gözlerimi kapattım. Uzun süre sonra ilk defa huzurla uyuycaktım.

♡♡♡

"Tahir... Yangazlar... neredesiniz ula?" "Geldik abi geldik."dedi Fatih. "Abi ben anamı pazara bırakayım yangazlar gitsin bende giderim." "Tamam. Yangazlar kumluğa gidin bende Aksoyların adamlarıyla görüşüp gelicem." "Tamam abi." Kabanımı alıp evden çıktım. Arabaya binip Aksoylar Holdingin gönderdiği kişilerle buluşacağımız restauranta geldim. Uzun süren toplantı sonucunda İstanbula gelmemiz gerektiğini söyleyip gittiler. Bunun içinmiydi bu toplantı. Boşa vakit kaybı söyleseydiniz gelirdik. Söylene söylene restauranttan çıktım. Kumluğa geldim. Tahir bey hala yoktu. Yangazlar biri telefonla biri topla. Sözde işteler te allahım. Fatihin yanına gelip ensesine tokat attım."Ula eşşek kadar adam oldun hala top peşindesin." "Niye vuruyosun ki abi?" "Oğlum ben sizi buraya göz kulak olun diye göndermedim mi? Biriniz karı-kız peşinde biriniz top. Yürüyün gidin eve ben buradayım." "İyi tamam. Yangaz haydee." Yangazlar gitti bende ofise girip oturdum. Tahir geldi. Ağzı bir karış havadaydı. "Kapa ağzını kapa sinek kaçacak." "Ulaa Tahiirr! Kime diyorum." "Ha... Efendim?" "Paşaam noldu sanaa." "Nolmuş abi?" "Bende sana soruyorum noldu? Ağzın kulaklarındaydı hayurdur?" "Haa o mu yok bir şey ya."dedi gözlerini kaçırarak. "Yook emin misin?" "E-eminim abi." "İyi peki..."diyip önüme dönmüştüm ki istanbul meselesini söylemeyi unuttuğum geldi aklıma. "Tahiirr..." "Buyur abi." "Koçum yarın İstanbula gitmeliyiz." "E git sen." "Olmaz seninde gelmen lazım." "Ben niye geliyorum." "E malum şirketin 2 müdürü olunca ikimizide görmek istiyormuş Fırat beey." "Peki gideriz dee..." "de?" "ha yok bir şey. benim telefonla konuşmam lazım." "eh peki." Telefonla konuşmalar, ağzı kulaklarında dolaşmalar bir şey var ama çıkar kokusu. Akşama kadar şirkette takıldım sonra da eve gittim. Annem sofrayı kurmuş beni bekliyordular. Babamdan sonra erkek olarak büyük ben kalmıştım. Yemeğimizi yedik. Annem çaylarımızı dağıttı. "Abi yarın kaçta gidicez?" dedi Tahir. "Erkenden çıkarız yola malum uzak." "Nereye gidiysinız?"dedi anam. "Ee... ana bizim toplantı için İstanbula gitmemiz lazım." "Eyi bende gelirim." "Anaa sen nabacan ya sıkılırsın." "Ula az gezmek istedim suç mu!" "Oy anam oy gel ula gel. De hayde Tahir yatalım yarın sabah erkenden çıkıcaz." "Tamam abi benim ufak işim var siz yatın." "Eh peki Allah rahatlık versin."diyip odama çıktım. Pijamalarımı alırken yere bir fotoğraf düştü. Lisedeki sevgilim Asiye... Beraber çekilmiştik. Doğum günü için çıkartmıştım bir tane bendeydi bir tane de hediye olarak ona vermiştim.  Ama o günden sonra bir daha onu Trabzonda görememiştim. Asiyeden başka kimseyide hayatıma alamadım. Başına bir şey gelmesinden endişeleniyordum ve bir yandan da beni terk edip gitmesinde de korkuyordum. Hangisi daha kötüydü bilmiyordum. Ama galiba terk etmesi daha iyiydi. Acaba şuan nerdeydi? Hayatta mıydı? Evlenmiş miydi? Çocuğu var mıydı? Hala aynı mıydı? Gözümden düşen yaşı silip fotoğrafı yastığımın altına koydum. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve pijamalarımı giyip yattım.

♡♡♡

Klasik hikayelerden oldu sanki. Ama söz ilerleyen bölümlerde daha heyecanlı olucak.

Sevdan Bir ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin