Gördüğüm kabusla yerimden sıçradım. Etrafıma bakındım. Orda değildim. Ayaz... Ayaz nerdeydi? Bir anda odadan çıktım. "Ayaz!" Ses gelmedi. "Ayaaz!" Yine ses gelmedi. "Ayaaz!" Osman Hoca "Kızım noldu?" diyerek geldi yanıma. "Hocam Ayaz..." "Dışarda Mustafayla oynuyorlar." Bir şey demeden dışarı koştum. Yanına koşup sarıldım. "Oh... Çok şükür." "Anne bak Mustafa abi bana prens kıyafeti almış." "Çok güzel annecim. Sen kahvaltı ettin mi bakalım?" "Evett Mustafa abim kuymak yaptı. Biliyor musun anne tadı çok güzeldi." Bilmez miyim dedim içimden. Gözlerim doldu. "Aa öyle mi?" dedim bilmezlikten gelerek. "Bende güzel kuymak yapıyorum küçük prens." "Atma Asiye." dedi Mustafa. "Niye atayım canım. Yapıyorum!" "Ula bilmiyoz sanki peynirleri karıştırıyordun." "Allah Allah! O zaman daha ortaokuldaydım!" "He Asiye he." "Sen kaşındın ula." diyerek kalktım. "Ula deli kız napiyosun." "Kuymak yapıcam!" diyerek mutfağa girdim. Dolapları karıştırıp malzemeleri çıkardım. Hem ortaokuldaki anılarımızı hatırladım hemde kuymağı yaptım. Ayaz ve Mustafa yanımda olduğu için göz yaşlarımı içime atıyordum. Buraya geldikten sonra da pek dışarı vurabileceğimi sanmıyorum.
Kuymağı ocaktan alıp masaya koydum. '' Az bekleyin soğusun.'' '' Asiye seninle bir şey konuşmam lazım gelir misin?'' Başımı olumlu anlamda sallayıp peşinden gittim. Bir odaya soktu beni kapıyı kapattı önümde durdu. ''Şimdi ne olacak?'' '' Ben iyileştikten sonra biz gidicez.'' '' Bir kez ayrı kaldın memleketinden bir daha izin vermem!'' '' Eğer gitmezsem size zarar verecek. Ne Saniye hanıma evlat hacısı yaşatmaya hakkım var nede Osman hocayı tehlikeye atmaya. Ben mutlu olucam diye kimsenin mutluluğuna en gel olamam.'' ''Kendi mutlulukları için seni satmışlar. Kendini, oğlunu düşün artık.'' Haklı mıydı haklıydı ama yapamazdım ki buna hakkım yoktu. ''Mustafa... Kalamam ben burda. Ben memleket hasretine alıştım ama Saniye hanım evlat acısına alışamaz. Bende bir anayım bilirim nasıl zor olduğunu.'' ''Peki... Ama düşün bunu. Kalmak istersen Esma ve Nefes yardım ederlermiş sana. Bizde destek oluruz.'' ''Kararım kesin.'' Bir şey demeden geçti gitti yanımdan. Lavaboya girdim kapıya yaslandım. Ağladım... İçimdeki zehiri boşaltmak ister gibi ağladım. Onsuz başka şehirde yaşarım ama o gözümün önündeyken ona yaklaşamadan yaşayamam. Elimi yüzümü yıkayıp dışarı yanlarına gittim. ''Beğendiniz mi kuymağı?'' ''Anne... Mustafa abinin kuymağı daha güzel.'' ''Öyle mii küçük prens?'' ''Demiştim sana Asiye.'' ''Ben gençliğimi burada geçirmedim Mustafa hatırlamıyorum.'' Aslında memleketimi benden çalanlaraydı öfkem. Karşılarına çıkıp haykırmak hesap sormak istiyordum. Ve bir gün bunuda başaracaktım. Gelen araba sesiyle hepimiz oraya doğru döndük. Bu arabayı nerde görsem tanırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdan Bir Ömür
FanfictionBabamdan kurtuldum derken tam doğum günümde bu şerefsiz çıktı karşıma. Doğduğum güne lanet ettim. Ama sonra... 6 sene önce Ayaz doğdu... Onun sayesinde küllerimden doğdum. O bana umut oldu. Onun küçük elleriyle hayata tutundum. Onun sesiyle huzur bu...