Arkamda gördüm kişiyle şok olmuştum. Bu benim İstanbul'daki sevgilim Mert'ti. Benim için mi buralara gelmişti. Hemen arkamı döndüm ve ona sarıldım.
- Seni çok özledim nefesim.
- Bende çok özledim ruhum.
(Genelde Mert bana hep nefesim derdi bende ruhum)
- Ne zaman geldin?
- Bugün geldim. Aslında evine gelip sana sürpriz yapayım dedim ama evinde ki hizmetçi bu hastanede olduğunu söyleyince bende buraya geldim.
- İyi yapmışsın da işinden nasıl izin aldın?
- İstifa ettim. Dedim ki benim nefesim ordayken ben nasıl burda kalayım sonra aklıma istifa edip seninle birlikte Mardin'de yaşamak geldi zaten iş de buldum. Başvurdum cevap bekliyorum.
- İyi ki gelmişsin ruhum benim. Hala burda olduğuna inanamıyorum.
- Bak burdayım işte daha nasıl bir kanıt olması gerekiyor inanman için. Bir de ailenle konuştun mu?
(Ben Mert'in Mert'te benim herşeyimi biliyor)
- Evet çok mutlu oldular 5 yılın hasreti sanki bugün bitti.
- Zaten bitti artık nefesim.
- Aslında bitmedi.
- Nasıl bitmedi?
- Küçük erkek kardeşim düşman aşiretin kızını kaçırmış yani kaçmışlar ve bu mesele çözülene kadar aileme hasret kalmaya devam edicem mecburiyetten.
- Neden kaçmışlar peki sonuç ne olur?
- Ya ölüm yada
- Yada???
- Berdel.
- Kiminle olur bu berdel peki.
- Eğer ben ortaya çıkarsam benimle çıkmassam amcamın küçük kızıyla.
- Amcanın kızı kaç yaşında?
- 16
- Ne eğer sen ortaya çıkmassan gerçekten 16 yaşındaki bir kızı evlendirirler mi?
- Evet.
Gerçekten bunu yaparlardı çünkü buranın kötü kuralları ve vicdansız ağaları vardı. Nalet olunası töre denen şey böyle vicdansız ve acımasızdı işte. Ben bunları düşünürken ruhum(Mert) konuşmaya başladı.
- Peki sen ortaya çıkarsan seni mi evlendirirler?
- Evet.
- Peki sevdiğinin olduğunu söylesen yinede evlendirirler mi?
- Onların umurlarında bile olmaz sevdiğim birinin olması.
- Peki sen ortaya çıkıcak mısın?
- Mecburen çıkmak zorundayım Mert çok özür dilerim ama 16 yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesine vicdanım el vermiyor. Dedim ve ağlamaya başladım.
- Peki evlenirsen yinede beni sever misin?
- Evet. Peki sen ben evlenirsem beni sevmeye devam eder misin?
- Evet.
Dediği an ona sıkıca sarıldım gerisi karanlık.Mert'in ağzından
Bana sarılmasıyla bende ona sarıldım. Ardından birden elleri boynumdan kaydı. Hemen nefesime(Alesya) baktım bayılmıştı. Hemen kucağıma alıp kolidora çıkıp bağırmaya başladım.
- Doktor yardım edin
Hemşireler hemen sedye getirdiler.
Nefesimi sedyeye koydum. Onu hemen muayene odasına aldılar. Yaklaşık 5-10 dakika sonra doktor odadan çıktı. Hemen yanına gittim.
- Sevgilimin durumu nasıl doktor.
- Merak etmeyin sadece stres ve üzüntüden bayılmış serumu bitince gidebilirsiniz.
- Teşekkürler doktor bey.
- Geçmiş olsun
Rahatlamıştım. Nefesimi bu kadar strese sokanları ve onu üzenleri şuan öldürmek istiyorum ama şuan sakin olmam lazım. Hemen odaya girdim nefesim bir yere odaklanmış ağlıyordu. Onu ağlarken görünce bende ağlamaya başladım yanına gittim ve ona son kez sarılıyormuş gibi sarıldım. Gerçi belki gerçekten son defa sarılıyordum ama neyse şuan bunları düşünmek istemiyorum. Konuşmaya başladım.
- Nefesim söyle bana sen bir doktorsun. Bir insan nefesi olmadan en fazla ne kadar yaşar?
- Ruhum ne olur yapma böyle peki sen söyle bir insan ruhu olmadan nasıl yaşar?
- İlk benim sorumu cevapla doktor hanım.
- Peki cevaplayayım ne kadar isterse peki sen şimdi benim sorumu cevapla.
- Yanlış cevap doktor hanım bir insan nefesi olmadan yaşayamaz. Sorunun cevabı ise ne kadar isterse.
- Yanlış cevap psikiyatrist. Bir insan ruhu olmadan yaşayamaz.
İkimizde aynı anda
- Yani anlayacağın sensiz ben bir hiçim.
Dedik ve ağlamaya başladık. Hani derler ya erkek adam ağlamaz diye öyle bir şey yok yeri geldimi erkek adam da ağlar.Aleysa'nın ağzından
Hemen kendimi topladım ve ayaklandım.
- Nereye gidiyorsun nefesim?
- Kardeşimin yanına ve ruhum seni çok seviyorum bunu unutma olur mu?
- İstesemde unutamam nefesim bir insan hiç nefes almayı unutur mu bu arada bende seni çon seviyorum sende bunu unutma.
- Merak etme unutmam ruhum. Bu kelimeden nefret ediyorum ama hoşçakal ilk aşkım ve aynı zamanda ruhum.
- Hoşçakal ilk aşkım ve nefesim.
Ona son kez sarıldım çünkü bir daha sarılamayacaktım. Ayrılıp arkama bakmadan koşarak odadan çıktım eğer arkama baksaydım odadan çıkamazdım. Asansöre bidiğimde hemen göz yaşlarımı silmeye çalıştım ama yenileri akıyordu bende pes edip bıraktım. Nihayet asansör ineceğim kata gelmişti. Ateş'in odasının önü çok kalabalıktı bende dikkat çekmemek için ordan uzaklaşak istedim ama pek uzaklaşamadım. Çünkü birisi kolumdan tutup beni boş olan bir odaya girdirdi.
- Sen kimsinde bana dokunmaya cürret edersin.
- Ben Mirza Yamaçoğlu aşiretinin geleceketiki ağası
- Yamaçoğlu aşiretinin geleceketiki ağası olman bana dokunma hakkını sana vermiyor
- Samanoğlu ailesiyle aranda nasıl bir bağ var?
- Sanane
- Bir daha sormayacağım Samanoğlu ailesiyle aranda nasıl bir bağ var?
- Bende bir daha demeyeceğim SA-NA-NE
- Sabrımı zorlama istersen ve bağırmayı kes
- Sanane benim bağırmamdan
- Sananeden başka bir kelime bilmezmisin sen
- Bu seni ilgilendirmez ve artık kapının önünden çekil.
Dedim ve onu iterek odadan çıktım. Kolumu nasıl tuttuysa kızarmış birazdan kesin morarır nalet olsun bazen beyaz tenli olmak istemiyorum.Mirza'nın ağzından
Bu kızın Samanoğlu ailesiyle nasıl bir bağı olduğunu öğrenmeden bana rahat yok ve aynı zamanda o kızada rahat yok.