dilek...

30 4 6
                                    

"Hadi Sevde bir dilek tut! "
Ellerimi kalbimde birleştirdim ve çok saçma olduğunu bilsem de şu dileği tuttum.

*Bütün Dünya'nın beni fark etmesini istiyorum...*

☆☆☆

Benim doğum günüm sayesinde toplanan küçük topluluk pastalarını midelerine indirirken aynı zamanda anıra anıra gülüp sohbet ediyorlardı.

Kadınlar,ayy o kime kaçmış?Ayyy onun saçı,yok onun kızının notu , yok düğünü derken bütün sülalenin anasından girip sevgilisinden çıkıp topunun dedikodusunu yapmışlardı.İnannın bana göre,onları dinlemek amuda kalkmaktan bile zordu....

Erkek topluluğu ise adını bile bilmediğim tabirlerle futbolu heycanlı heycanlı konuşuyorlardı.En anladığım tabir malasef
"GOL"olmuştu.

Başbelası manyak kuzenlerimi sormayın bile yedi kuzenimden dördü de altı yaş altında olduğu için, oraya buraya koşturmalar mı dersin? Birbirinin ayak parmağını emmek mi dersin?Her piskopat haraket bu dört afacan manyakta vardı. Bu baş belalarını Satın almak isteyen varsa verebilirim.Hem de bedavaya.

Herkez sohbet ederken şu aklıma geldi.
Yaa bugün benim doğum günüm için toplanılmıştı bare bugün beni fark edin! Doğum günüm bugün değildi yarındı.Herkezin müsait olduğu zaman bugüne uyduğu için bu akşam yapmaya karar vermiştik. NE SAÇMA ŞEY...

Aslında daha demin dilediğim dilekte bu yüzdendi.Herkezin beni fark etmesini istiyordum artık. Her gittiğim yerde görünmez kızdım. Evet arkadaşlarım,ailem veya beni tanıyan kişiler beni severdi.Ama her "Sevde nasıl bir kız ?"sorusuna
"Sessiz,sakin iyi biri işte..."cevabı veriliyordu.
'...iyi biri işte...' yani çok önemsenecek biri değildim onlara göre.

Hiç kimsenin beni fark etmemesinden sıkılıp salondan çıkıyordum ki annem "Kızım, Selim amcana bir çay doldur bakayım."dedi,yüzüme bakmayarak. Ona birşeyler anlatan halama odaklanmıştı. Annem anca zaten çay doldurma işi olunca beni fark ediyodu.Ahh annem beni bu yüzden mi doğurdun acap sen?

Selim amcamın çayını mutfakta yenileyip ona geri verdim. Amcam karşılık olorak bana gülümsedi.Zaten iki amcam vardı.Biri yirmi bir yaşındaki Naz ablamın babası Selçuk amcam,Biride bu yeşil gözlerle gülümseyen dünyanın en yakışıklı amcası olan Selim amcam. Ve şunu söyliyim Selim amcam daha yirmidört yaşımda düşünün adam daha üç yaşında amca olmuştu Naz ablam sayesinde... Aramızda kalsın ama Selim amcam benim en büyük idolüm dü.

Salondan çıkıp mutfağa gittim. Belki doğum günü pastam beni teselli edebilirdi. Yarısı yenmiş pastaya aç gözlerle baktım.Pastadan yesem de aç midem bunun yetmediğini söylüyordu.Bu arada pastanın üstüne benim resmimi yaptırtmışlardı. Ama artık pastanın üstünde ben yoktum. Sadece sağ gözüm ve mükemmel(!)kavisli kaşım kalmıştı.
Herifler ağzımı,burnumu yemişlerdi tabiri caizse.Masaya oturdum ve dayanamayıp aç midemi bir kaç çatal pastayla daha doyurmaya başladım.....

Annem tepsiyle mutfağa girince ağzımdakileri zorla yutmaya çalışmıştım. Ama mal ben az daha ölecektim.Boğazımda kalmıştı pastanın keki. Annem hızla sırtıma vurarak;

"Yavaş ye az yavaş"dedi yüzünü buruşturarak.
.Ben zar zor su içerek kendime geldim .Annem ise alaycı gözlerle bana bakıyordu.
"Kızım pastanın hepsini gümletmedin değil mi?"
Boğazımı tutarak;
"Hayır anne, Fındık Farem'ede ayırdım." Tamam anlamında kafasını salladı ve çaydanlığa yeni bir çay suyu koydu annem.

Fındık Fare'm aklıma gelerek onu aradım. Telefon çalmadan şu ses geldi
"Aradığınız kişiye şuanda ulaşılmıyor.Lütfen sonra tekrar deneyiniz."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 18, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

☆Küçük Dilek☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin