23.12.2000
Beklerdim Taehyung.
Senden her şeyi beklerdim. Benimle oynayıp sonra dalga geçmeni,sevişmelerimizi beceremediğim şeyleri birilerine anlatıp beni rezil etmeni, zaten bizden tiksinen bu topluma beni bırakıp gebermemi izlemeni, beni bırakıp gitmeni beklerdim.
En azından kafamda kurabileceğim en kötü senaryo bu olurdu. Bu kadarını hayal edebilirdim. Fazlasını değil.
Seni bırakıp gidemez,seni üzemez,senden nefret edemezdim ancak senin beni terk etmen, uzaklaşıp gitmeni beklerdim. Zaten seni ancak böyle bırakabilirdim. Hiç unutamazdım belki. Yaram her tazelendiğinde acı şekilde güler,gözlerimi sıkıca kapatıp "geçecek." diye tekrar ederdim. Ta ki geçene kadar.
Şimdi ne yapacağım söylesene.
Eşikten aşağıya narin ellerinle beni attığında son kalan mimiğimi şaşırarak kullandım.
Sanırım bu yüzden olsa gerek gözümden bir damla yaş akmadan,elimdeki silahla oynayabiliyorum.
Neticede mutsuz görünmüyorsun. Neden mutsuz olasın ki,iki güzel bebeğe sahip olacakken? Senin gibi güzel gülecekler, senin gibi parlayacaklar ve senden bir parça olacaklar. Ben öleceğim diye neden mutsuz olasın? Sanmıyorum.
Bu kelimeyi o kadar çok yazdım ki Taehyung. Sanırım birinin eline bu defter geçerse benim ne kadar tutarsız olduğumu düşünecek.
Ya da gay olduğum için cesedimi yakıp kül edecek.
Bir an olsun beni sevdiğini sandığım için aptalım. Nereden bilebilirdim ki, sarhoş olduğun gecelerde partilerde değil de, yine 'o' kızın yanında olduğunu?
Kadınını bırakamıyor olmanı anlamalıyım değil mi?
O halde beni neden bırakmadın hyung?
Bilmiyordum.
Tüm gece camın kenarında tek başıma oturmuş senin yolunu gözlerken, aklımı kaybedecek gibi hissederken.. Bilmiyordum.
Karnı burnuna gelmeye hazırlanmış 'sevgilini' görmeye gidip tekrar ve tekrar onunla bir bütün olduğunu.. Bilmiyordum.
Oysa sanmıştım ki aslında çoğu şeyden habersiz olan sensin... Ancak anladım hyung. Aslında bilmeyen, haberi olmayan bendim.
Kıvırcık saçlarını ıslatan terin, incecik bir tende sakince dolaştığını da bilmiyordum.
Hatta ona beni anlattığını bile bilmezken, neden yaşamama izin veriyordun?
Benden ayrılmak istediğini ama tam bir psikopata benzediğimi, kaçık olduğumu söylediğini ve benden korktuğunu duydum. Hem de sen bunları düşünüyorken, ben seni seviyordum. Ne acınası.
Bebeğine zarar vermemden de korkmuşsun hyung. O kadar kötü mü görünüyordum sana?
Finalimiz bu şekilde olmalı mıydı? Hatalarını düzeltip aslında beni en başından beri sevdiğini sandım. Yapmadın hyung.
Ne komik ki, beni kendine inandırmaya çalışırken sen bile kendine inanmıyordun.
Hatanın ben olduğuma eminim.
Çünkü seni sevmiştim.
Sen sevgiden anlamazken seni sevmiştim. Galiba anlamayan bendim. Gün gelir ve herkes sevdiğine kavuşur veya bulurdu. Galiba gittiğim yerde anemi bulacağım hyung.
Çünkü sevgi anne demekti. Sana kimsenin vermeyeceği karşılığı senden karşılık vermeden o verirdi. Senden bir beklentisi varmış gibi görünürdü ama tek istediği seninle olabilmekti. Sen mutlu ol isterdi. Annemin de beni mutlu görmek istediğine, özlediğine eminim Taehyung.
Ellerimin arasındaki silahı göğsüme dayadım. En büyük acı buradaydı çünkü. Korku bedenimi çoktan geçmişti, ruhumu ise bir süre sonra ona emanet edecektim. Tereddüt edemezdim. Senelerdir bensiz kalan annemi bekletemezdim.
Yaşlar akmaya başladığında henüz tetiği çekmediğimi fark ettim. Geçtiği yolu yakmamıştı bu sefer. Orayı kızıl bir ateşten daha fazlasına hapsetmişti. Kurşun geçirir miydi kavrulmuş bir kalp?Yardım dilemeyi kestim. Tanrı'ya inanıyorum. O,vardı.Herkesin yanında olmuyor sadece. Bazen onları bekliyordu. İnsanları yanına çağırmak yerine onların gelmesini bekliyordu galiba.
Yardım eden yoktu ama bu kalp patlayınca acı dinecekti.Tek inandığım buydu.
Son bir kez olsun küçük fotoğraflarla süslediği duvarına baktı. Parmağı tetiğe giderken acının tebessümünü bıraktı bu dünya'ya.Buraya kadar gelmişken ne düşünmesi gerekiyordu?
Kapı açılıp içeriye Taehyung girmeyecekti. Ona kollarını sarıp özür dilemeyecekti. Bunlar ya siyah beyaz filmlerde, ya tiyatrolarda ya da romanlarda olurdu. Ama onun hayatı bunlardan hiçbiri değildi. O, bu dünya'da kendi hayatının baş rolüydü. Tıpkı herkesin kendi hayatında bir başrol olması gibi.
Ve başrol ölürse, film biterdi.
Öyle olmuştu.
Kanlı kaplı zemin, birkaç damla kırmızılık ile süslenmiş duvar, sesten ürperen küçük muhabbet kuşu buna kanıttı. Film bitmişti.
"Geç oldu hyung
Ama...
Seni seviyorum."
-Jung Hoseok
Hırkasının cebinden yere doğru süzülen saman kağıtta sadece bu sözler yazıyordu. Oluyor da.. Biri çalarsa kapısını, ölmüş bedenini bulursa biri belki ona ulaşırdı. Öyle değil mi?
YN:Böyle kısa sürdüğü ve bu kadar saçma bittiği için üzgünüm. Bolca sevginizi alabilecek mi bu ikili bilemiyorum ama söylemek istediğim ufak bir şey var.
Kimse sizin canınızdan kıymetli olamaz. Biliyorsunuz değil mi? Kaybedince anlaşılacak sandığınız kıymetinizi kimse anlamayacak. Bunu bir yakınını sevdiği insan yüzünden kaybeden bir kişi olarak söylüyorum.
Siz mükemmelsiniz ve hayat sizin elinizde olarak devam ediyor. Siz itmediğiniz sürece olduğu yerde saymaktan fazlasını yapamıyor.
Aşkla kalın.
SmurfBangtan 'a ithafen~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Because I Love You VHope |1.Series✔
FanfictionBen de biliyordum zehir saçıyorsun,ama yapamadım. Vazgeçemedim. Çünkü seni seviyorum.