Eight tear

62 9 2
                                    

Genç kız siyah maskesini ve siyah şapkasını yanına alarak üzerindeki ince hırka ile hızla evinden çıktı. İçinde sadece korku ve endişe vardı.

Kalbi acıyordu. Onu üzgün gördüğünde kalbi acıyordu. Sanki birisi kalbini elleri arasına alıp sıkıyordu.

Genç kız ezbere bildiği sokaklarda oğlanın evine doğru koşarken kalbi de en az bacakları kadar hızlı çalışıyordu.

En sonunda tanıdık parka geldiğinde çocuğun hala burada olmasını umarak bugün çocuğu otururken gördüğü banka doğru adımlamaya başladı.

Hayatında ilk defa şans yüzüne gülmüştü kızın. Maskesinin altındaki küçük gülümsemesiyle adımlarını yavaşlattı ve saçlarını şapkanın içine iyice sıkıştırıp maskesini daha yukarı çekti ve çocuğun yanına oturdu.

Oğlan birinin yanına oturmasıyla kafasını soluna doğru çevirdi. Bu kişinin kim olduğunu bilmiyordu. Yanında oturan kişinin tek belirgin özelliği cinsiyeti ve... Kokusuydu. Çocuğu mest eden bir kokusu vardı.

Genç kız sessizce sorduğu soruyla ellerini ovuşturarak ve içinden fark edilmemek için dua etmeye başladı.

"Neden bu kadar üzgünsün?"

Oğlan derin bir nefes aldı ve son kez içine bu güzel kokuyu çekti. Biraz daha burada kalırsa bu kokuya bağlanacaktı.

"Bazı şeyleri anlatmayı çok isterdim ama bunu yapamam... Bu soruyu sorduğun için teşekkür ederim... Melek kız?"

Oğlan arkasını dönüp giderken kız sadece bakakalmıştı.

Tek yapabildiği çocuğun arkasından bakmak ve kalbinin ritmini düzene sokmaya çalışmaktı.

Aslına bakarsanız sevgili okur, oğlanında pek bir farkı yoktu...

Tears of Dahwoo あ °dahwoo°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin