BEĞENİRSENİZ SEVİNİRİM:)
Sabah yine annem ile babamın kavgalarıyla uyanmıştım yorganı üstümden çekip esneyerek yataktan çıktım alışmıştım aslında bu duruma çünkü küçüklüğümden beri sürekli kavga edip durulardı tek çocuklarıydım ben annem ve babam hiç bir zaman beni sevdiklerini hissetirememişlerdi bilmiyordum belkide ben yanlış düşünüyordum neyse konumuza geçelim banyoya doğru ilerleyip kapıyı açtım aynaya baktığımda gözlerimin altının çökmüş olduğunu gördüm lavboya eğilip soğuk suyla yüzümü yıkadım havluyla kuruladiktan sonra banyoda işimi halledip çıktım dolabımi açtim her zaman düzenli bir kız olmuştum annemin tek sevdiği yönüm buydu sanırım üstüme beyaz bı gömlek altıma siyah kot bir pantolon ayakkabı olarak spor tercih ettim topuklu ayakkabıyla rahat edemiyordum son olarak aynanın karşısına geçip saçlarımı düzleştirdim makyaj olarak sade bir makyajla işimi halletim aynada kendimi inceledim kumral belime kadar gelen bı saça orta boylu ince bacaklı ve hafif kalçalı bir vücuda sahiptim kız arkadaşlarım vücudumu çok beğeniyorlardi ben kendimi beğenmiyordum sanırım tek sevdiğim yeşil gözlerim ve küçük çıkık burnumdu annem yada babama benzemiyordum hatta ailemizden kimseye benzemiyordum en şaşırtıcı olanı da buydu odam da isim bittikden sonra çantama kulaklığımı parfüm cüzdanımı ve bir kaç şey de attıktan sonra koluma takıp odamdan çıktım aşağıya indiğimde çalışanlar kahvaltıyı hazırlıyordu annem ile babam salonda kahvelerini içiyorlardı mutfağa girip Yeliz sultanı yanağından öpüp
" Günaydın Yeliz sultan" dedim
" Günaydın güzel gözlü kızım" dedi
Yeliz sultan bana küçüklüğümden beri bakardı hatta annemden çok o beni büyütmüştür annemin tek yaptığı beni doğurmakti bence annem ve babam sert bı karaktere sahipler ikisiyle de doğru düzgün sarıldığimizi bile hatırlamıyorum tek doğum günümde sarilirdik hediyelerini verirler ve odalarına cekilirlerdi bu hep böyleydi.
Doğum günüm demişken daha 18 yaşındaydım
" Yeliz sultan ben çıkıyorum" dedim
" Nereye kızım bişey yemeden" dedi
" Geç kaldım iş görüşmem var " dedim
" Kızım anlamıyorum seni bazen çalışmama gerek bile yok " demişti doğru diyordu annem ve babam çok varlıklı insanlar babam bir holdinge annem ise çocuk doktoruydu çalışmama gerek yoktu ama içimden bir his kendi ayaklarımın üstünde durmam gerektiğini söylüyordu üniversiteyi kazanmıştım fakat yurtdışında okumak istiyordum bu yüzden para lazımdı ve çalışmam lazımdı ailemin parasını istemiyordum onlarda ısrar etmemişlerdi bu sene üniversiteye gidemiyordum .
" Doğru diyorsun Yeliz sultan ama kendim ayaklarımın üzerinde durabilirim o yüzden çalışmam lazım hadi tutma beni kaçtım" deyip hızlıca kapıdan çıktım annem ile babam selam bile vermeden neyse durağa yürüyüp otobüsü bekledim otobüs geldiğinde arkaya doğru ilerledim ve cam kenarına oturdum yarım saat sonra iş yerine geldiğimde çantamı omzuma takıp otobüsten indim.
Kafamı kaldırıp Baya büyük olan holdinge baktım koskocaman yiğit holding yazıyordu soyisimleri olmalıydı içeri doğru ilerledim şimdi soracaksınız bu kız üniversite okumadan nasıl burda çalışabiliyor buraya babamın sayesinde girmiştim babamın arkadaşlarindan birinin holdingiydi babam para vermemizi istemiyorsun bizde üstüne gelmiyoruz ve ısrar etmiyoruz fakat üniversite için paranın olmasi lazım hemde baya bu yüzden seni bir arkadaşımın holdingine sokacağım her şeyini ayarladım parani da eksiksiz alıcaksın buna ısrar etmene izin vermiyorum deyip beni susturmustu bende kabul etmiştim ama bir iş sahibi olduğumda hepsini odeyecektim. Babama
Kapıda ki kadına ilerledigimde
" Ahu Çınar dimi " dedi kocama. Gülümsemesiyle kadın gerçekten çok güzeldi özellikle seçilmiş gibi
" Evet " deyip onayladım
" Buyrun Namık Bey de sizi bekliyordu 5.katta " dedi sanırım babamın arkadaşı olan adam buydu asansöre binip 5 kata çıktım kapı açılınca dışarı çıktım ve gözüm istemsizce duvarlardaki panolara kaydı sağa baktıgimda bı kadın gördüm oda beni görmüş ve gülümsüyordu
" Buyrun Ahu Hanım Namık Beyin odası " deyip eliyle işaret etti kapıyı çalıp içeri girdim Adam orta boylu göbekli saçları beyazlamış bı adamdı
" Hoşgeldin Kızım gel otur " dedi sıcak kanlı birine benziyordu isaret ettiği yere oturdum
" Hoşbuldum beni tanıyorsunuz dimi " diye sordum
" Tabi tanıyorum İlhan baban benim sevdiğim bir yakın dostumdur senin küçüklüğünü bile bilirim baban bana her şeyi anlattı bu işi özellikle istediğini hatta üniversiteni bitirdikden sonra burada çalışmak istediğinide söyledi ve birde üniversiteni.dondurmussun nedenini sormadım özeldir diye " dedi kaşlarım çatılırken babamın neden böyle bir yalan dediğini anlamamıştım eve gittiğim de soracaktım bunu boğazımı temizleyip
" Evet Namık Bey doğru demiş Babam" dedim
" Peki bakalım hiç bir bilgin olmadığını biliyorum dert etme kimse bişey sormayacak sana senden istediğim benim dediğim işleri yapman ve oğlumun dediği işleri üniversiteni bitirdikten sonra burda gerçek bir işe başlarsin " dedi
İçimden adamın ne kadar çok konuştuğunu ve gerçekten bayılmak üzere olduğumu hissettim geçiştirerek
" Tabi 1 seneliğine dondurdum sonr devam edeceğim " dedim
Namık Bey sonunda onaylayıp telefonu eline alıp birini aradı
" Kızım buraya gel acil" dedi
Anında kapı açıldığında kapıdaki kızı gördüm
" Buyrun efendim " dedi
" Kızım ahu kızımla ilgilenmeni istiyorum ben şimdilik çıkacağım bugünlük hafif işler verirsin " dedi
Ve gelip bana sarıldı bı anda şaşırırken " Hoşçakal kızım" dedi şaşırmıştım hemde çok daha ilk günden bu kadar samimilik ve babamın dediği yalanlar aklımı karıştırmisti
" Hoşçakalın " dedikten sonra odadan çıktı
Kadın yanıma geldi elini uzatıp "tanışamadik ben Leyla" dedi
" Merhaba Leyla beni biliyorsun zaten " dedim
" Evet biliyorum Senden bugünlük dosyaların kopyasını çıkarmanı istiyecegim ve onları duzenlemeni " dedi ben tamam dedikten sonra odadan çıktı Namık Beyin masasındaki resimler dikkatimi çekince oraya doğru ilerledim resmi elime aldığımda fotoğrafta Namık Beyin yaşlarında bir kadın ne yanında esmer uzun boylu yapılı bir adam vardı 24-25 yaşlarında olmalıydı kadının tekerlikli sandalyede olması dikkatimi cekmisti kitap bölümüne geldiğimde klasik kitaplarla karşılaştım bir tanesini elime aldığımda kapı hızlıca açılıp duvara çarpmıştı korkudan elimdeki kitap yere düşerken yavaşça arkamı döndüm
Fotoğraftaki o adamla karşılaştım çocuk beni baştan aşağıya süzdükten sonra sinirli olduğu belli olan vücudu dahada gerildi ve suratına baktığımda dişlerini sıkıyordu üzerime doğru geldi
" Sende yine o sürtüklerdenmisin " diye suratıma tisladi ben ne olduğunu anlamaya çalışırken bileğimi tutup sıktı
" Cevap ver bana " suratıma bu sefer bağırdı
Sinirden dişlerimi sıkarken bileğimi ondan kurtarıp suratına tokatımı geçirdim hak etmişti bana böyle davranmaya hakkı yoktu
" Sözlerine dikkat et piç kurusu" diye bu sefer ben tisladim suratına adam gerilip kaşlarını çatarken yakından yüzünü inceledim hafif çıkmış sakalı mavi gözleri ve çıkık elmacık kemikleriyle çok erkeksi duruyordu.
İçimden kendime söverken
" Sen bana piç kurusu mu dedin"
" Evet aynen öyle dedim"
" Ağzını topla yoksa o dilini kesmek zorunda kalicam ufaklık" dedi ben dediğine sesli kahkaha atarken adam gülüşüme bakıp yutkundu
" Çok çirkin gülüyorsun " dedi iğrenerek içime öküz oturmuş gibi olmuştu herkes gülüşümu begenirken piç kurusu bana niye böyle demişti istemsizce kırılmıştım
" Sanane benim gülüşümden aptal ayrıca ben sürtük değilim beni takıldığın kızlara benzetme kim olduğumda seni ilgilendirmez kudur " deyip çarparak kapıdan çıktım
Leyla peşimden koşup birşeyler derken onu dinlemeyip holdingden çıktım sesli kahkaha atarken yoldan geçen çocukların bana baktığını gördüm aniden gülüşüm solarken gözlerimj devirip yürümeye devam ettim otobüse doğru giderken çantamı içerde unuttugumu hatırladım kendime soverken bidaha oraya gitmek istemediğim için boş verip yürümeye başladım hava hafiften kararmıştı sahil havasının iyi geleceğini düşündüm ve sahile gittim boş banklara oturup parktaki çocukları izledim ne kadar da mutluydular benim böyle bı çocukluğum olmamıştı ne annem ne babam beni parka getirmezler di yada lunapark Yeliz sultana söylerlerdi o getirirdi Yeliz sultan annem gibiydi yağmur yağmaya başlamışti eve doğru ilerlemeye başladım eve vardığımda kapiyi açan yeliz sultandi benim halimi görünce
" Aman Allahım bune kızım yaz ayında hasta olacaksın geç içeri" diye azarladı ama şakadan yapıyordu bana kiyamazdi hiç bir zaman
" Tamam yeliz sultan geçiyorum" dedim gülümseyerek odama çıkıp sıcak bu duş aldıktan üstümü giyindim ve yatağa geçtim yaz aylarinda bile yorganla yatardim asla terlemezdim yorganı kafam kafam.kadar çektim aklıma holdingteki adam gelince ise gitmekten vazgeçiyordum yarın babamla konuşmam gerektiğini aklıma not edip uykuya daldım.İlk hikâyem eğer yanlışım varsa kusura bakmayın beğenmeyi ve yorum atmayı unutmayın :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİZ
Roman pour AdolescentsŞimdi sizlere çaresiz ve kendi ailesi yanında bile olsa yalnız hisseden bir kızın hayatını ve hissiz duygusuz bir adamın hayatını anlatacağım bakalım birbirlerini degistirebileceklermi keyifli okumalar :))