küçük prens

40 5 2
                                    

Sonunda kar yağıyordu.

Hayatım boyu nefret etmiştim aslında kardan, kıştan. Soğuk işte diye düşünüp hep itelemiştim, bir an önce yaz gelsin diye beklemiştim.

Ta ki Min Yoongi denen yarı kedi yarı insan karışımı kişiyle tanışana kadar.

4 yıldır oda arkadaşaydık ve bu 4 yılda Min Yoongi'de gözlemlediğim asla şaşmayan, sabit olan tek bir şey vardı :

Eleman aralık, ocak ve şubat aylarında gülücükler saçıyordu. Hem de deli gibi saçıyordu. Normalde sessiz, aksi görünümlü soğuk bir adamdı ama kış aylarına girince tam bir neşe makinesine dönüşüyordu.

İşin tuhaf, çok tuhaf kısmı ise normal bir insandan 2 kat daha fazla üşüyor olmasıydı. Hele karlı günlerde, yavru bir kedi gibi nereye sokulsa bilemezdi, kat kat kazak, sweat ne bulursa giyerdi ama bu gozlerindeki o mutluluğun, o parıltının olmasına engel değildi.

"Ne garip bir yaratıksın sen ya," demiştim karlı gecelerin birinde, " bu kadar üşümeye bu kadar mutlu olunur mu? Çok saçma."

Gülümseyip omuzlarını yukarı kaldırmıştı. "Soğuğa sadece soğuk olarak bakarsan bu hayat zindana döner." demişti. "Başka şeyleri de görmen lazım. "

Kaslarımı çatmıştım hiç anlamamış bir şekilde. "Ne gibi şeyler mesela? Soğuk işte, başka ne olabilir ki?" demiştim aksi bir sesle.

"Soğuk," demişti iç çekip, sonra 32 diş gülümsemişti, " sıcaklıktır aslında. "

Dümdüz yüzüne bakmıştım.

"Isınmaktır," diye devam etmişti ben bir şey demeyince, "tüm o soğuğa rağmen ısınabilmektir, anlatabiliyor muyum? Senin elinde bu. Oturup homurdanmak, söylenmek de senin elinde, çıkıp arkadaşlarınla küçük ama sıcak bir cafede sıcak bir kahve içip kahkahalar atarken ya da ne bileyim evde battaniyenin altına girip Harry Potter izlerken ısınmak da senin elinde. Kimse farkında değil ama önemli şeylerin çoğu kış aylarında yaşanıyor, önemli kararlar bu zamanlarda veriliyor. Soğuk bizi harekete geçiriyor. Anlıyor musun, Park? Olay bu." diye bitirmişti sözlerini.

"Vay... be." demiştim nutkum tutulmuş bir şekilde.

O zamandan sonra durup düşünmüştüm ve haklıydı.

Bakışım değişince tutumum da değişmişti, artık o kadar da nefret etmiyordum kıştan.

Min Yoongi o aptal mutluluğunu bana da bulaştırmıştı.

Ama bir gece geldiğinde, dışarıda kar olmasına rağmen Min'in gözlerinde ışık yoktu, parıltı yoktu, boşluk vardı.

Odaya girdi, mırıltı ile selam verip pijamalarını giymeye girişti. Hızlıca işini halledip ışıkla işim var mı diye sordu. Yok diyince kapatıp sessizce yatağına girdi, yorganı başına kadar çekti ve yattı.

Içimde hissetiğim korkuyu anlatacak kelimeler mevcut değildi o an, çünkü koskoca Min Yoongi bana sataşmadan ve mutluluğunu saçmadan direkt olarak yatmış mıydı yani?

Kabul bile edilemezdi.

Yavaşça yatağımdan çıkıp onun yatağına gittim ve başında zebani gibi dikilmeye başladım çünkü ne yapmam gerektiğini kestiremedim.

Tam geri dönecekken sadece gözleri açıkta kalacak şekilde yorganı açtı ve "Ne oldu?" diye sordu ufacık bir sesle.

Gözlerine baktım ve yine, her zamanki gibi düşük çenemle birlikte sahneye çıktık.

"Dışarıda kar var ama senin gözlerindeki parıltı yok. Ne oldu?" diye fısıldadım.

Sessizlik.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

querencia // yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin