Bugün hayatımda ilk defa korkmuştum. İlk defa evden kaçmıştım. Ama şimdi geri dönüyordum. Korkuyordum. Eve girmek için babamın uyumasını bekledim bir süre. En sonunda ışıklar kapandı. 5 dk. Daha bekledikten sonra içeri girdim. Odama gittim ve saati 5'e kurdum.
_____________
(05.49)
Uyanmış ve babama kahvaltı hazırlamıştım. O uyanmadan da dışarı çıkmıştım. Boş boş sokaklarda dolaşırken bir parka gitmiş ve oradaki banklardan birine oturmuş yatarak müzik dinliyordum. Bir an için o kadar çok uykum gelmişti ki. Yattığım yerin bir bank olduğunu umursamadan o bankta uyuyakaldım.
_____________
Yekta'dan
Evden çıkmadan önce kardeşimin yaptığı şakaya hala sırıtırken aklıma yolu uzatarak gitmek geldi. Evimin bulunduğu sokaktan çıkıp okuluma sağ taraftan gidilmesine rağmen saat daha erken olduğu için 2 sokak aşağıdaki parkın oradan dolanmak için sol tarafa döndüm. Bir süre şarkı dinleyerek yürüdüm ve parka geldim. Parka gözlerimi gezdirirken bankta yatan bir kız gördüm. Üstüne baktığımdaysa bizim okulun formaları vardı. Kızı belki tanıyorumdur diye yanına gittiğim bir şok yaşamıştım.
Eda.
Kız Edaydı. Bakın ben bankta yatmayı kedimden beklerdim ama onadan beklemezdim. Yani o daha çok şımarık bir kız çocuğu gibi geliyordu bana her zaman. Ona bulaşmamın asıl nedeni de oydu zaten. Onu düzeltmeye çalışmak. İnsanları önemsemiyordu. Sadece kendini önemsiyordu. Bu yanlıştı.
Bazı arkadaşlarım benim anladıklarımın ve yaptıklarımın yanlış olduğunu söyleseler de onlara inanmamayı tercih ediyordum. Onu uyandırmak için dokunduğumda resmen buz tuttuğunu gördüm ve kabanımı çıkarıp onun üstüne örttüm. Saate baktığı da saat 7.30'a yaklaşıyordu. 5-6 dakika onu uyandırmayı denedim. En son uyandırmak için ona seslendiğimde bir şeyler mırıldanmış ve ardından da uyanmıştı beni gördüğünde ilk önce şaşırmış daha sonra da etrafına bakmıştı.
"Senin ne işin var burada?"
"Ben de sana aynı şeyi sorucaktım."
"Ben sadece uyuyakalmışım o kadar." diye hızlı hızlı konuşmuştu.
"Tamam. Sakin ol sadece sordum."
"Sorma!"
"Neden?"
"Çünkü .... Neyse boş ver."
"Çünkü ne Eda?"
"Çünküsü yok bu kadar."
"Ciddi misin? Hadi ama şu cümlenin devamını getir."
"Hayat her cünlenin devamını getirmez bırak öyle de kalsın."
"Ne demek bu şimdi?"
"Boş ver Yekta." dedikten sonra kolundaki eski gibi gözüken ama aslında pahalı olan saate baktı. Baktıktan sonra da hemen ayağa kalktı ve toparlandı. Daha sonra da yürümeye başladı. Ben de hemen arkasından gidiyordum. Okula geldiğimizde ilk önce onun girmesini bekledim. O girdikten 5 dakika sonra da ben girdim. Girdiğim an Sevil'i gördüm. Bu kız da aynı Eda gibiydi. Aralarındaki tek fark Sevil sürtüklüğünü herkese bildirmişti Eda ise sadece kendini masum gösterip zenginleri kafalamaya çalışıyordu. Neyse boş versenize yaa.
_____________
Bugün yine yaşadığım hayattan nefret ettim.
Yine ve yine sana aşık olduğumu anladım. Eğer ben ölürsem bu defteri sana versinler sevgilim.
Belki okuyunca benim yaşadıklarımı bir nebze olsun hissedersin belki.
Ya da vazgeçtim okuma. Okursan üzülürsün dayanamam.
Artık yazacak bir şeyim kalmadı.
Hayat ne yap derse onu yapıyorum.
Ne ben ne de bedenim artık dayanamıyoruz.
Belki de bitmeli artık.
Sonum yaklaşıyor.
Ama bu sonu ben değil babam getirecek.
Bunu biliyorum.
Babamın beni dövmesine alıştım ama bana ilk defa bana dokunmaya çalıştı.
Umarım temiz bir şekilde ölürüm.
Umarım.
Eda Süreyya AKAR________________
Bir bölümün daha sonuna geldik.
Bir dahaki bölüm görüşmek üzere.