0.7

13 4 3
                                    

Annemin bana ölmeden önce söylediği şarkıyı tekrar tekrar dinliyordum. Annem bana söz vermişti seni bırakmayacağım diye. O sözünü tuttu bizi ayıran ölümdü.

Karanlıktan gelicekler
Önünde dikilecekler
Sarı sarı, dişleri olucak
Sivri pencereleri olucak
Yakalayacak sanıcaksın
Ama hep sen kazanıcaksın

Ben sana, koşmayı öğreticem
Içinden gülmeyi öğreticem

Yalanlar söylicekler
Sözlerinden dönecekler
Buzdan kalpleri olucak
Acı sözleri olucak
Yaralicak sanacaksın
Ama hep sen kazanacaksın

Üstlerine, gitmeyi öğreticem
Düşünce, kalkmayı öğreticem

Bazen de, susmayıp, bağırmayı
Utanmadan hüngür hüngür, ağlamayı

Sevgililer gelecekler
Kalbini delicekler
Ahu bakışları olucak
Tatlı dilleri olucak
Hep sevecek sanıcaksın
Ama bazen yanılıcaksın

O an orda, durmayı göstericem
Bu da geçer yahu'yu öğreticem

Bazen de, tam ortadan, kırılmayı
Yere düşen, camlar gibi, dağılmayı

Bazen yalnız bırakıcaklar
Ne yapacaksın bakıcaklar
Hep planları olucak
Hep bir başları olucak
Kırılacak sanıcaksın
Ama hep sen başarıcaksın

İçinden yanmayı göstericem
Kendini sevmeyi öğreticem

Gidipte varmayı öğreticem

Bana her şeyi öğretmiş ama babamdan nasıl kendimi koruyacağımı öğretmemişti.

Her şey onun yüzünden olmuştu zaten. Annemi benden o ayırmıştı.
Yekta'yla beni tehdit etmiş ve annemi öldürdüğünü polise şikayet etmemi engellemişti. Artık onun bu hallerinden bıkmıştım. Annemin ölmeden önce bana verdiği saate baktım. Ona baktığımda sanki annemi görmüştüm. O bana bakarken gülen yüzünü. Babama karşı dik duruşunu. Benim örnek aldığım o insan evlendiği adam yüzünden ölmüştü. Gözümden düşen damlalara engel olamazken kimsenin görmemesi için hemencecik silmiştim.

Elimde bir tane bile fotoğrafı yoktu. Ondan bana kalan tek şey kolumdaki saatti. Saati kendime yaklaştırıp sanki annemin yanağından öpüyormuşçasına öptüm. Gözlerimden akan yaşaları bu sefer umursamadım. Bu sefer hiç bir şeyi umursamadım. Hiçbir şeyi. O sırada duyduğum havlama sesi tüylerimin ürpermesine neden oldu. Tekrar aynı sesi duymamla elim önceden beni ısırmış olan köpeğin bıraktığı ize doğru gitti. O gün yaşadıklarım aklıma gelince okulun arka tarafından ön tarfına doğru koşamaya başladım. Aklıma o anlar gelince sanki yaşıyormuşcasına bağırmaya başladım.

Flashback

Babam beni depo gibi bir yere getirmiş ve tam orta yere beni bırakmış sonra da dışarı çıkmıştı. Sonra duymaya başladığım havlama sesleri tüylerimi ürpertmişti. O sesler bana doğru daha da yaklalmaya başladığında korkudan ne yapacağımı bilemiyordum. Bir anda karşımda gördüğüm boynunda tasma olan ama bana yetişebilecek kadar yakında olan köpekten kaçmak için öbür tarafa koşmuştum ama o taraftan da köpekler geliyordu. O an belimde hissettiğim acı beni karanlığa doğru sürüklüyordu. Babama yalvarıyor aynı zamanda da kendimi ayık tutmaya çalışıyordum. Ama kimse gelip de bu köpekleri durdurmuyordu. Belimden çektiğim elime baktığında kanadığını gördüm. Ve kendimi beni çağıran o karanlığın dibine bıraktım. Belki kimse beni duymayacak ve burada köpekler beni parçalayacaktı ya da biri gelip beni kurtaracaktı.

Flashback son.

Sanki olayları tekrardan yaşıyormuş gibi gözümün önüne geldi o anlar. Sanki o acıyı tekrar hissettim. Kendimi bu sefer o kadar fazla tutmadım. Beni isteyen o karanlık artık bana kavuşmuştu. Öleceksem ölecektim. Bundan kaçış yoktu.

Yekta'dan

Arkadaşlarla çardakta otururken bir anda gelen çığlık sesleriyle gözlerimiz bahçeye dönmüştü. Bahçede yere dizlerini koymuş ağlayan bir Eda beklemiyordum. Hepimiz kalkıp otarafa doğru yürümeye başladık. Sanki kendini korumak istermiş gibi ellerini çaprazlamış ama bir eli belindeydi. Hem çığlık atıyor hem de 'yapma' 'yemin ederim bir daha yapmayacağım' 'lütfen beni kurtar buradan' gibi birçok cümle kuruyordu.

Ve ne olduysa o an oldu. Onu kendine getirmek için yanına gittiğim an kollarımın olduğu yere doğru bayıldı. Ben onu tutmama rağmen ne olduğunu anlamamıştım. O sırada nöbetçi hoca yanımıza geldi ve ambulansı aradı. Ambulans gelene kadar ben de Eda'yı kucağıma alıp bir banka yatırdım. Ona bakıuordum ama sanki bu dünyayla ilişkisini kesmiş gibiydi.

Ambulans gelene kadar ona baktım. Ambulans geldiğinde ise onu sedyeye yatırıp ön tarafa geçip oturdum. Hocalar benim gitmememi söyleseler de ona ne olduğunu merak ediyordum. Daha bu sabah onunla tartışmışken bu sefer ona ne olduğunu merak ediyordum.

Kendimden nefret ediyorum.

Belkide yanlış düşünüyorumdur.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 22, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ele LayıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin