--BÖLÜM 1--

38 5 0
                                    


  "Yahh... Abi lütfen birak ufacık bir kaç dakika daha uyuyayım ne olur lütfeeen.... Ahh salak çekmesene ayağımı. Ya çıkarsa sen böyle çekince? Hiç mi vicdan azabı çekmeyeceksin hah???" 

Ne dersem diyeyim etki etmiyordu illaki her sabah o lanet olası okula gidip o lanet kampüse girmek zorundaydım. Aptal gibi sabahki dersleri seçmiştim ayarlarken ama abim benden akıllı olduğu için (yani o öyle idda ediyor) öğlen vakitlerini seçmişti. Her sabah tek yaptığı beni yataktan önce örtü ile sürüklemek ben tekrar yerime yatınca ayaklarımdan çekerek yataktan aşağı atmak.

"Kaldır o götünü hadi Min Jee. Bıktım her sabah senin ile uğraşmaktan."

"Kim dedi sana beni kaldır, kaldırma. Hadi gel sarılalım, gel bak burası sıcacık yatalım birlikte."dudaklarımı büzerek söylediğim cümleye önce gülmüş sonnra ciddileşmişti.

"Kes sesini hadi annemle babamı çağırmamı istemiyorsan kalk. Zaten gece boyunca bütün uzuvlarımın içine ettin. Ama ben ben hala seni düşünen mükemmel Kang Min Gi olarak seni kaldırıyorum bak hatta kıyafetlerini bile ayarladım."

"Saçmalamayı kes sen ayarlamadın hem onu hizmetliler ayarladı. Ha eğer diyorsanki senin hizmetçiliğini yapacağım artık o ayrı onu bilemem."

"Şuan beni oyalıyorsun ve bende senin her sabahki aptal konuşmanı dinliyorum şuan uyumam gerekirken."bu sefer kapının ordan hızlıca yanıma gelip daha ne olduğunu anlayamadan beni kucağına aldı.

"Hey bana bak nalet Kang Min Gi eğer o mükemmeliğine bir tekme geçirmemi istemiyorsan beni yere bırak!!!" ben ciddiydim ama o kahkaha atıyordu.

"Rahat durda bari merdivenlerden inerken de düşüp benim hala çıkartamadığım bacağını çıkartma." onu taklit ettiğimde merdivenlerden bırakıyormuş gibi yapınca hemen boynuna sarıldım.

"Tamam yüce yakışıklı üstad Min Gi sen en mükemmelisin o yüzden beni düşrüp o güzel şanını zedeleme gibi bir hata yapmazsın." burnumun ucunu öpüp güldü "Elbette hanımefendi ne demek." Biz gülerek aşağı indiğimizde annemle babam masada kahvaltı yapıyordu. Bizi böyle görünce annem kahkaha attı:

"Yine mi Min Jee tanrı aşkına aynı şeyi her sabah tekrarlıyorsunuz. Yeter artık abinin beline bir şey olacak." abim beni yere indirince üstümü düzelterek boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım:

" Öncelikle kraliçem sen bana şişko mu demeye çalışıyorsun alındım gerçekten seninle akşama kadar konuşmuyorum. İkinci olarak da kötüye bir şey olmaz merak etme sen. Bay Min Gi de keşke hep kendini düşüneceğine birazda bu biricik kız kardeşini düşünüp ona da proglamlama ile ilgili yardımda bulunsaydı bunlar olmazdı." nefes almadan uzunca konuşunca derin nefes alıp hemen masaya babamın yanına oturdum.

 Alnımı öpüp "Rahat bırakın benim kızımı olsun siz kaldırmayın onu ben kaldırırım değil mi kızım?"

Sırıttım "Tabi babacığım her zaman bekleriz kapımız her daim açık sizlere."  O sırada gözüm saate takıldı derse yetişmek için sadece 10 dakikam vardı!!! Hızlıca tabaktaki omletten ağzıma attıp masadan kalktım "Sayın ailem ben kaçmak zorundayım size afiyet olsun." abim hemen ayaklandı "İstersen ben bırakayım." annemlere eğilerek selam verdim. Abimi kolundan tutup merdivenlerin oraya götürdüm.

"Ne oldu?" diyerek göz kırptım. 

"Ne ne oldu, ne diyorsun?"diyince tekrar göz kırptım "Hadi hadi söyle merak etme kimseye söylemem." Tekrar ve tekrar göz kırpınca abim anlamaz bir şekilde yüzüme bakmaya devam etti.

"Ne sakatlar gibi tuhaf tuhaf hallere giriyorsun salak mısın?"

"Ne alakası var sensin salak..." kafama vurunca bir an duraksayıp kafamı ovaladım ve devam ettim "...bilmiyor muyum sanki benimle gelmenin sebebinin kız kesmek olduğunu. Bu sefer ki şanslı kız kim merak ettim söylesene?" 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

--My Source of Life--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin