2

26 3 9
                                    

Babası ona bas bas bağırıyordu. Bir prens olarak işi zordu. Doğduğundan beri kulaklarına işkence eden sesi duymaktan bıkmıştı. Dayanamayıp yattığı yerden bağırdı.

"TÜM GÜN YATACAĞIM KİMSE BU YATAKTAN BENİ KALDIRAMAZ!"

Beyaz saçlarının arasından yukarıya uzanan altın kanatları yattığı yerde sinirden çırpınıyordu. Gözlerini kapattı. Tekrar uyumaya çalışıyordu. Tam uykuya dalacak vaziyetteyken kraliyet uşağı odaya çatkapı girdi.

"Kral sizi çağırıyor prens Leo."

Uşak bunları söylerken Leo'nun sinirli tepkisine hazır bir şekilde bekliyordu. Ve tahmin ettiği gibi Leo yataktan kalkmıştı. Saçları elf kulaklarına ve altın kanatlarına dolanmış, poposundan gökkuşağı çıkartan koyunlu pijamaları ise darmadağın ve buruş buruş olmuştu üzerinde. Gözlerinin altı uykusuzluktan ölürcesine morarmıştı. Sinirden kafasındaki kanatları çırpınmaya başlamış ve pırıltılar saçıyordu. Leo derin bir nefes aldı.

"BIKTIM SABAHLARI UYANMAKTAN!!! SABAHLARI ERKENDEN UYANIP NE YAPACAĞIZ ? BEN YATMAK İSTİYORUM UYUMAK İSTİYORUM KRALİYET OKULUNA DA GİTMEK İSTEMİYORUM. SABAHIN ALTISINDA OKUL MU OLUR BE? GİTMİYORUM BUGÜN Bİ YERE!"

Uşak sakince beklerken hafifçe gülümser. Ama gülümsemesini ağzı ile sakladıktan sonra öksürdü.

"Efendim, bugün günlerden Cumartesi."

Kafasından sinirden dumanlar yükselirken ve vücudunu büküp tepindiği pozisyondan uşağa sakin bir yüz ifadesiyle bakar. O sırada yavaşça sümüğü akmaya başlar. Uzun bir süre uşak ile bakışırlar.

"Efendim, lütfen giyininiz. Kral, kraliçe ve kardeşiniz Esmeralda sizi kahvaltı sofrasında bekliyor."

Leo duruşunu düzeltti. Burnunu çekip sümüğünü koluna sildi. Gören onu mahalle çocuğu sanardı. Ardından uşak çıktı. Leo o sırada rahatsız altın parçaları olan prens kıyafetlerini giymişti. Giydiği gece mavisi tayt poposunu çok sıkıyordu.

"Bu tayt yüzünden rahat osuramıyorum..."

İç çekip yemek salonuna ilerledi. Girdiği anda Annesi, babası ve kardeşi ona doğru döndü.

"Günaydın abi!"

Kardeşinin sesini duyduğunda içine bir huzur indi. Kalbi pır pır oldu. Fakat ardından bu huzuru babasının katı sesi bozdu.

"Yapacak çok işin var! Geç kalktığın için de cezalısın. Bugün hiçbir yere gidemezsin! Yaptığım işleri izleyeceksin. Bu ülkenin gelecekteki kralı sensin!!!"

Leo'nun gülümsemesi çok gitmeden kayboldu. Tekrar iç çekip babasına döndü.

"Bugün bana tatil. İstediğimi yaparım. Bıktım bana emir verip durmanızdan. Bir kez olsun 'nasılsın' diye sordun mu? Her sabah erkenden kaldırıp emir veriyorsun ben asker değil prensim baba!"

Söylediklerinden sonra bir ölüm sessizliği oluştu. Leo kaşlarını çatmış bakıyordu. Özgüvenli bir şekilde göğüslerini germiş dimdik duruyordu. Kraliyet kurallarında prens ve prensesler krala asla karşı gelemezlerdi. Ama Leo bu kuralı ezip geçmişti. Uşaklar korkuyla onları izliyorlardı. Leo'nun annesi, babasının elini tutmuş gülümsemeye çalışıyordu.

"Tatlım sakin ol... O genç karşı gelmesi gayet normal."

Kral ayağı kalkıp kraliçeye döndü.

"BEN BU YAŞLARIMDA ASLA BABAMA KARŞI GELMEDİM! O DA GELMEYECEK."

Leo'ya döndü. Ölüm sessizliğini kralın sesi bozmuştu bozmasına ama bu sefer de ölümün sesi olmuştu bu ses. Kral cüsseli ve kaslı kollarından birini havaya kaldırdı ve elini yumrul yapıp sertçe masaya vurdu.

"LEO DERHAL ÖZÜR DİLİYOR VE MASAYA OTURUYORSUN! AKSİ TAKDİRDE OLACAKLARA DÜNYA'DA KATLANIRSIN!"

Kral ve Leo hariç herkes şoklar içindeydi. Esmeralda ve anne babasına feryatlar yağdırmaya başladı. Ağlıyorlardı. Leo'nun sert bakışları annesi ve kardeşinin göz yaşlarına karşı yumuşamıştı. Babasına olan nefreti git gide büyüdü. Tabi şunu biliyordu Dünya'ya gönderilmek en büyük cezaydı. Kcor taşı elf için uygun bedeni bulana kadar düştüğü yerde saplanır kalırdı. Ve bir süre sonra elf eğer beden bulamazsa elfin ruhu taş ile kaybolup giderdi.

Lunaris EclipsisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin