Uyanıyorum ama ne uyanmak. Annemin karnından yeni çıkmak gibi, oksijenle ilk kez buluşmak gibi, sanki uykumda hiç hava almama izin vermemişlerde bir şekilde nefes alınca uyanmışım gibi.Kendimi tanımıyorum. Bu ellerin gerçek sahibi kim bilmiyorum. Ayna çok kirli. Ayna o kadar kirli ki dışarıdaki sesleri duymuyorum.
Delinin teki yatayına uzanmış dikdörtgen pencerenin açık kısmından söndürmediği sigarasını sallıyor. O küçük açıklıktan girmiş olduğu için sigarayı mı kutlasam yoksa tutuşmuş perdeyi mi kurtarsam diyorum. Perde yanıyor yanıyor en üste gelince sönüyor. Aanki hiç yokmuş gibi ama arkasında bıraktığı koku bunu yalanlıyor. Olmayan, belki olan ama gitmiş, bir şey nasıl yalan söyler de koku bunu yalanlar diyorum. Yeni doğmuş birine göre çok konuşuyorum.
Tekrar boğuluyorum ama bu sefer uzun bacaklarımı kullanıyorum. Ben pantolonla uyuyacak adam değilim bana ne olmuş. Çıkmak istiyorum ama boyasını atmış kırmızı demir kapıya dokunduğum an dişlerim acıyor, karnımdaki kelebeklerden biri ağzımdan uçup gidiyor.
Kelebek kusa kusa kapıyı açıyorum. Tuz kokusuyla ciğerlerimi yakıyorum. Yeni doğmuşum ama annem beni tuz oranı yüksek denize hediye etmiş gibi. İnsan doğar doğmaz orta yaş sendromunda olur muydu, daha yeni doğduysa ne yaşamıştı? Orta yaş sendromu neydi?
İleride lacivert ve gerçekten iyi giyinmiş adamın teki utanmadan kahkaha patlatıyor. Kahkahası geliyor önce benim beynimde patlıyor. Kelebekler havai fişek etkisi veriyor.
"Demek uyandın sehun." diyor yüzü kırmızı bir adam. "27 oldun hâlâ aynı çocuksun."
27 yaşındayım. Ben kimim bilmiyorum. İsmim sehun. Fransızcayı nereden öğrendim. Elimde neden bir silah var. Soru işaretini kullanmakta neden bu kadar cimrisin.
Kahkahası karnımda patlayan adam kalkmış yanıma gelmiş bile. Kırmızı suratlı adam almış oltasını bana arkasını dönmüş. Gece tüm ağları kes diyorum. Gece tüm balıkları kurtar. Balıklar insanlar için midir? Bigudi insanların nesine yetmemiş bir de balıkları ateşe atıyorlar.
İroni nedir anlarken, tanrıya göz kırpıyorum. O da bana kırpıyor ya da gözü seğiriyor. Ateşe atılan bir peygamber vardı, vardı da ateş su olmuştu odunlar balık diyor. Ne yapacağımı bilmiyorum diyor artık insanlar balıkları ateşe atıyor. Ah diyorum bu insanlar yok mu bu insanlar.
Lacivert giyinmiş adam karşımda ama artık çıplak. merak etmeyin ben de öyleyim. Omuzlarına gelecek kadar denizdeyiz. Gülümseyerek bir şeyler anlatıyor. Anlıyorum ama fransızca konuşmayı bilmiyorum diyemiyorum.
Doğum gününde ölme ihtimalin %14 daha fazladır. Acaba bir flamingo beynimi ezip yavrusuna yem mi edecek yoksa elimdeki silah mı beni vuracak?
Adamın konuşmaları gittikçe baslaşıyor. Yamulmaya başladığında "Kai!" diye bağırıyorum ama o yine kahkaha patlatıyor ve baloncuk olup gidiyor. Seviyorum. Kai'ye aşığım.
Adım Sehun, soy ismim Oh. 27 yaşındayım. Sene kaç bilmiyorum ama pantolonla uyumam. Kai adlı birine aşığım. Kendimi bildim bileli ağzımda bir silah var, namlusunda elim. Orta yaş sendromundayım ama şiirlere göre daha 8 yılım var orta yaşa. Kimse bana birini öldürdüğümden bahsetmedi. Kımse bana annesiz doğduğumdan, denizlerden geldiğimden bahsetmedi ama ben bildim.
Namluyu ağzımdan, tetiği elimden çekiyorum. Gemimi batıran kimse onu öpmeye gidiyorum. Giderken de söyle düşünüyorum;
Ulan diyorum, birincilik manga'nın hakkıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fransa değil frans | sekai
Fanfictionben bağırıp susuncaya kadar bitsin bu dans, ayrıca fransa değil frans