Uyanır uyanmaz süte sarılıyorum. Son kullanma tarihine yaklaşmasından olduğunu düşündüğüm şekerli tadın keyfini çıkarıyorum ama bugün Sehun'u denizde görecek olmanın ve onun heyecanının keyfini çıkaramıyorum.Birisi sütü burnumdan çıkaracağım kadar sert bir şekilde kapımı çalıyor. Sene kaç bilmiyorum ama cadıları yakınca köyü koruyacak kimsenin kalmadığını anladıkları bir yıldayım. Cadı karşıma oturuyor, terzisine övgüler aklımda, süt ise karnımda patlıyor.
Süt midemde seksek oynuyor. Daha fazlasını içmiyorum. İnce işçilikle kutuya geri döküyorum. Annem karşımda oturmuş yüzüme çatık ince kaşlarıyla bakıyor.
"Gördüğün her kırmızı hapı ağzına atma," diyor. devam etmesi için ismi hatırlaması gerekiyor. "Sehun verse bile."
Komik geliyor ama gülmüyorum.
"Gördüğüm her kırmızı hapı ağzıma atarım tabii ne renk olsa," devam etmem için ismi hatırlamam gerekiyor. "Sehun vermese bile."
Kapıdan çıkıyorum. Ayaklarımın beni götürdüğü yere gidiyorum. Bekliyor beni orada uzaklarda. Annesinden doğmuş gibi ama bana arkasını dönmüş. Uzunsun, incesin, çok güzelsin.
"Konuşmayalım." diyor. "Biraz buraya gel."
Oturuyorum yanına ayaklarımı uzatıyorum. Konuşma dediği için konuşmuyorum. Anlatacak çok şeyim birikmişti bu sefere, tüh diye düşünüyorum.
"Şu an buradayız, buradan da düşersek yapayalnız kalırız."
Hangimizin hangimiz olduğunu bilmiyoruz. Hangimiz daha aşığız, hangimiz daha tutkuluyuz, hangimiz daha sabırlıyız. Ben ben iken her zaman mutluyum, ben o iken de her zaman mutluyum. Ama o mutsuz. Bunu biliyorum. Ona sevgiyi annesi vermemiş, tanımadıklarından görmüş, tanıdıklarından görmeye alışmamış. Kırmızı suratlı adam o uyurken üstünü örtermiş ama o hep uyur taklidi yaparmış. Hiç uyuyamazmış. Beni tanıyınca sevgimi istememiş ama aşkın gözü körmüş, ben onu o kadar sevmişim o kadar kör olmuşum ki acısını görememişim.
Tanrı üzülmez derdi annem, ama kendisi hiç birebir tanışma fırsatı yakalayamamış çünkü cadıymış.
Turuncu saçlarını kırt kırt kesti, turuncuyu hiç sevemedi. Gün batımlarında turuncuyla annesinin karışmasını izlemeye yüreği yetemedi. Yarım yürek Jongin'i yüreğine sığdıramadı. Acıyı doğduğunda öğrendi.
Biriken her şeyi boşveriyorum, kalsın içimde en fazla 2 litre gözyaşı. "Mutsuzluğunu denize göm, ciğer yanmalarını bana bırak."
"Denizde ölmek istiyorum. Toprağa gömülmek istemiyorum. Bir salda yanarken annemi tanımak istemiyorum."
Ciğerlerim yanıyor, cidden mutsuzluklarını denize mi gömüyor?
"Denizde ölmek istiyorum. Yanıp kavrulmak, kararıp dibi boylamak istiyorum. Sen olmak istiyorum."
Sol yanağına sağ elimi koyuyorum. "Öpeyim seni."
"Öp beni Jongin."
Öpemiyorum. Ciğer yangınında unutulmuşum. Aanki evim yanıyor ama ben kaplumbağayım. Daha kozanın içindeyken babasından çakmak kaçırmış çocuklar beni yakıyor.
"Veda etmiyoruz Jongin."
Kafamı sallıyorum. "Veda etmiyoruz Sehun." veda etmiyoruz ama ciğerim çok fena yanıyor. Sağ gözüm kurumuş, sol yanağımdan akarsular geçiyor.
"Biz elbet birbirmizi buluruz." Haklı ama kendimi inandıramıyorum.
Kafamı sallıyorum. "biz elbet birbirimizi buluruz sehun."
"İsmimle seslenme Jongin." öpüyorum. Ciğerlerimin külleri boğazına kaçmasın diye hiç uzatmıyorum.
Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun. Sehun.
"Sehun," boyu kadar sandalda uzanmış. İlk kez bu kadar huzurlu bakıyor. "yan."
Onu itmek istiyorum ama kollarım bunun için çok kısa. "Jongin birini öldürmeden nasıl öldürürsün, biliyor musun?"
"Geri dönersin değil mi?"
"Her zaman. Şimdi beni anneme gönder."
Gönderiyorum. Dönerken evimizim oradan dumanlar yükseliyor. Fransa sokakları ilk kez bu kadar turuncu gözüküyor. Herkes bana sehun'u soruyor. Öldü demeye dilim varmıyor. Dönecek diyorum, her zaman döner bilmez misiniz? Bilmez misiniz biz elbet birbirimizi buluruz.
Sehun beni, ben herkesi kandırıyorum. Sehun geri dönmüyor.
Annemin küllerini ciğerleriminkine katıp denize savuruyorum. Sehun'un annesi onları da Sehun'u aldığı gibi geri vermemek üzere alıyor.
Yere çöküp tek öğünüm olan sütü ve biraz armutu kusuyorum. Birini öldürmeden öldürmek neymiş, işte şimdi anlıyorum.
jongin sana, bana, bize ceket çıkarttırır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fransa değil frans | sekai
Fiksi Penggemarben bağırıp susuncaya kadar bitsin bu dans, ayrıca fransa değil frans