Seviyor, sevmiyor...
Deliydi bu iki bacaklı yaratıklar. Katildi, acımasızdı, duygusuzdu.
Koku duyuları yok gibiydi. Onlarcamızdan havaya yayılan korku onları zevke getiriyordu. Tuhaf yüzlerinin alt kısmındaki çizgi genişliyor, hatta bazen içindeki krem rengi dikdörtgenler gözüküyordu.
Korkunçtular.
Elindeki bedeni çöpmüş gibi yana savuran yaratığa baktı. İğrenç aralıktan dökülen kelimeler hep aynıydı.Seviyor, sevmiyor...
Sevmiyorla biterse daha hırslı oluyordu, seviyorla biterse daha naif.
Ama her halükarda öldürüyordu milletini, yanında çoktan bir cesetler dağı oluşmuştu.Seviyor, sevmiyor...
Ona yaklaştıkça havadaki koku daha da yoğunlaştı.
Seviyor, sevmiyor...
Arkadaşları, kardeşleri gitti birer ikişer.
Seviyor, sevmiyor...
Sonunda beş iğrenç uzantı onun da ayaklarını kopardı.
İlk beyaz kolu gitti.Seviyor...
İkinci
Sevmiyor...Üçüncü
Seviyor...Dördüncü
Sevmiyor...Son kolu sevmiyorla bitti.
Yanındaki cesetler dağına atıldı hınçla.
Oysaki sarı kalbi sevgiyle atıyordu.