"Seni seviyorum..."
....Aklı başından gidik bir haldeyken Akın.
Kız, kaldıramadığında artık, dayanamayıp sert bir haraketle itti kendinden ve bedenleri ayrılırken; belini saran, bedeninde bağlanan ellerden de kurtuldu o an
....Saniyesinde de, aynı hırçınlıkla bastı tokatı.!
"Allah belanı versin!"
Dedi, yüksek bir sesle, kapı eşiğinden başka köşeye çekilerek.
....
Akının, yüzü tokattan dolayı yana savrulduğunda, gözleri kapalı bir halde yüzündeki kıvrımları sertikle haraket ederken, ağır ağır yutkundu.
....
Ağlamaklı bir tonda, hâlâ kalbi delice atarken gögüs kafesinden...
dolmuş ve öfkeli bakışlarını Akına dikerek ağır ağır yutkundu kız.
Kızgınlıkla ağzını açıp, birşeyler daha saydırmak isterken anın şokundan çıkamayarak titreyen bedenini durdurmak için öfkesini; havasız kalan ciğerlerine nefes çekerek sindirdi...Ve kapattı ağzını
....
"Songül..."
Dediğinde, boğukça Akın.
Durup, bakışlarını duygulu bir ifadeyle kırpıştırıp, Yutkundu;
"B-ben...Dayanamadım, tutamadım kendimi."
Diye, konuştu kıza kilitlediği yorgun bakışlarla.
....
Kız, sessiz kalarak yüzüne bakmamak için dönüp, kapıyı tekmelemeye devam etti.
....
"Y-ya, açın, pislik herifler açın şunu! "
Diye, kapı dibinde, titrek sesiyle o anda ağzına geleni saydırdı.
....
"Songül, yapma... Ben istemediğim sürece açmazlar. Kendini hırpalama boşuna."
Dediğinde, Akın.
Kız, öfkeli bakışlarını tekrar Akına çevirip her an cinnet geçirmek üzereymiş gibi bir görünümle dikti bakışlarını.
"S-söyle açsınlar, söyle!.. "
Dediğinde, hâlâ titrek sesiyle.
Mimiklerini oynatarak;
"Bir dakika bile burda, seninle kalmak istemiyorum. Burdan çıkıp, senden bir an önce kurtulmak istiyorum.
Anladın mı, Akın?!.. "
Diye, bağıra çağıra konuştuğunda kız.
Akın, acı çekmişçesine buruşturdu yüzünü.
....
Kız, tekrar kapıyı öfkeyle tekmelerken, sinirden ağlayacak bir haldeydi.
"Ya, açıl. Açıl artık açıl! Allahın belası açıl!"
Diye, titrek bir sesle konuşmaya devam etti.
Akın, ise olduğu yerde haraketsiz kalarak sadece kızı izlemeyi sürdürdü.
Duygulu bakışlarını kıza kilitlemişken yine.
Nefessiz kaldığını farkedip o salisede hissizce içine durgun bir halde nefes çekti.
....
"Beni çaresiz bırakıyorsun. Sen böyle yaptıkça benim içim parçalanıyor, kızım..."
Diye, konuştuğunda boğukça Akın.
Mimiklerini efkar içinde haraket ettirdi.
"B-ben...Ben nefes alamıyorum, Songül. Alamıyorum."
Diyerek, başını haraket ettirdiğinde, zorlukla yutkunarak hüzün içinde kırpıştırdı bakışlarını.
....
"Ya, bana duygu sömürüsü yapma, Akın... Ben bu numaraları yemeyeli çok oldu. Tokum ben bunlara. O yüzden konuşma bana..."
Dedi, Songül. Ve bakışlarını başka tarafa çevirdi;
"Bak, söylüyorum yine;
Şu adamlarına söyle, açsınlar şu kapıyı. Kaldıkça daralıyorum burda. Yeter, tamam.
Akın, yeter yapma bitir artık.
Bi günde sonlandırmayı bil. Hata üstüne hata yapma. Yeter, ben bittim... Bitir."
Dedi, gözlerinin içine bakarak.
....
"Nolucak peki?... "
Dediğinde Akın,
"Kapı açılınca nolucak, özgür mü olacaksın?... Ya da benden kurtulmuş?.. Hı,...hangisi, Songül?"
Diye, alçak bir seviyede, boğukça çıkan sesiyle, nefessiz kaldığı için hecelercesine konuştu kıza.
....
"Nolucak, mümkünse senden kurtulmuş olucam..."
Diye, net bir konuşma yaptığında Songül.
Ortamı sessizlik aldığında, hâlâ gözlerine dikmişken kırgın ve kızgın bakışlarını kız.
"Birinden zarar gördüğünde, naparsın, napılır, Akın?..Napar insan?
Kaçmaz mı, uzak durmaz mı ondan?...
Hıı, Napar?....
Allah için yerime koy kendini. Ya bi düşün, empati yap bi kerede. Sana bu kadarını yaşatmış bir insan, sana o kadar zarar vermiş, ve verecek olan insan...
İster, yakının, ister, canından olsun...
O insandan, kaçıp kurtulmak istemez misin?..."
Diye, uzun uzun içindekileri döküp saniyelerce bakarken tepkisiz kalan Akına.
Yanıt beklemeksizin çekti nefesini ve;
"Neyse ya, kime ne diyorum..."
Diye, içlenerek başka tarafa çevirdi bakışlarını.
....
"Ben böyle miyim, gözünde,...Öyle, kaçıp kurtulmak isteyecek kadar nefret mi ediyorsun benden?
Bir kalemle silip atacak kadar....
Birlikte olduğumuz zamanlardan pişman olacak kadar...Hı?"
Diye, nefessiz kalmışken teker teker, boğukça konuştuğunda Akın.
Kız, iç çekerken mimiklerini oynattı.
"Evet, Akın. İçimde bir nebze bile olsun pişmanlık yok.
Niye biliyor musun?
Çünkü, seninle yaşadığım pişmanlık; bugünüme kadar yetti bana.
Hayatım boyunca hiçbirşeyden bu denli pişmanlık duymadım ki ben... "
Diye, hepten içini dökmeyi, öfkesini kusmayı sürdürdüğünde Kız.
Karşısında; sessiz kalan kendini kaptırmış bir halde sadece onu dinleyen ve yüz ifadesinden de göründüğü gibi acı çekmişçesine yüz hatlarını haraket ettirken, hissizce yutkunup duran çocuğa dikti bakışlarını.
Ve...yüzündeki hüzünü o da hissetti.
Yutkunup, gözlerini kırpıştırarak bakışlarını dikti yine kız onun gözlerine.
....
Söylediklerinin fazla olduğunu düşündüğünde, ağzını kapatarak bakışlarını indirdi gözlerinden.
O anda geçmişin kendinde yer ettiği, derin hüznüne yakalanarak;
zar zor yutkunduğunda.
Bir-iki saniye, o hissi sineye çekmek için beklediğinde,
İçinden çıkıp, tekrar çevirdi bakışlarını;
"Aynı şekilde... sana aşıkken de, Akın..."
Diye, net bir konuşma daha yaptı.
....
"Neyse, bu böyle uzar gider...
Aç artık şu kapıyı, gitmek istiyorum Akın."
Diye de ekledi konuşmasına.
....
Akının yüzü saade yerdeyken gözlerini yumuk bir halde; mimiklerini ve çenesindeki kıvrımlarını haraket ettirerek sakinleşmeye çalışıyordu...
....
"Akın, sana diyorum?"
Diye, konuştuğunda kız.
Kapalı gözlerini açtı ve kıza baktı o an Akın..
"Gitmek o kadar kolay mı, ya?... "
Diye, alçak bir sesle konuştu bitkin bakışlarla kıza.
"Bu kadar,...bu kadar kolay mı!?"
Diye, bakışları kararırken, sesinin tonunu olduğundan biraz daha yüksek çıkararak, tehditkar bir hava eşliğinde konuştu.