Akın'nın emri ile Remzi, yanına aldığı birkaç karakuzulardan birlikte, Akın'nın eski sevgilisi Songül'ü evinden kaçırır gibi aldıkları vakit, Akının da söylemi üzerine kızı, deredeki değil diğer bir mekana getirirler.
...
"Neresi burası, niye geldik buraya?"
Diye, düz bir sesle, mekanın girişinde
Remziye doğru konuştuğunda Songül.
Remzi, yanındaki genç adamlara ufak bir bakış değdirip, gündelik mimiklerini oynatarak kıza doğru, elini kaldırıp mekanı göstererek kibarca;
"Sen geç.--"
Demişti ki,
"Ne geç ya! Neye geç?..."
Diye, sessizliğini bozarak, yükseldi kız.
"Yeter tamam. Hadi ne söyleyecekseniz söyleyin artık..."
Derken sesinin tonunu düşürüp, saçını kulağının arkasına geçirdi sert bir haraketle.
"Getirdiniz benide buraya.."
Diyerek, baktı adamlara.
"Tanımıyorumda sizi."
...
- "Bacım geç sen bi içeri, bekleye dur.
İsersen işi zorlaştırma."
Dediğinde, Remzi.
Kaşlarını yukarı kaldırarak, gözlerini büyütüp,
"Yok ya?...E, başka?"
Diye, konuştuğunda Songül.
Birkaç saniye kadar
Yanında dikilen adamların kararlı görünümlerine en sonunda pes etti.
Uzunca bir iç çekerek, durumu kabullenip,
Ellerini ceketindeki cepherinden çıkarıp, süratli ve bir o kadarda hırçın adımlarla içeri, mekana girdi...
...
"Hani nerde?.. Kimse yok burda?"
Diye kız, Mekanın içindeyken Remziye doğru bıkkınca konuştu.
"Gelir birazdan, bekle."
Der demez Remzi, dışarıdaki adamların aksine üstüne düşeni hallettiğini düşünerek mekandan gitmek için geriye bir adım attığında,
"Kiim!"
Diye kız, onun arkasından yüksek bir sesle konuştuğu esnada birkaç saniye içinde yüzündeki ifade yavaş yavaş görünürden kayboldu. Ve gözlerini kırpıştırarak, yutkundu."Akın..dimi?.."
...
Remzi, cebindeki telefonunu çıkarıp, Akına mesaj atmakla uğraştığında, birkaç saniyede atar atmazda tekrar kıza döndü. Bişey söylemeden de geldiği gibi yürüyüp gitti...
Kız, durumu idrak ettiğinde, sessiz kalarak çaresizce Akın'ı beklemeye koyuldu...
...
Aradan tam yarım saat geçmişti ki, kız beklemeye oturduğu duvar eşiğinden bir haraketle kalkıp;
"Eee! Yeter be!.. Yeter bu kadar saçmalık!"
Diye, bıkkınlık içinde sertçe konuşup oradan gitmek içinde adımını süratle hızlandırdığında, girişten içeri giren Akın'nın karşısına çıkmasıyla o saniyede süratli adımlarını kesip, aniden durdu.
....
"Songül.."
Dediğinde, tebessüm ederek Akın.
Kız, elini kaldırıp,
"Bu ne ya!? Ne bu?.."
Diye, konuştu Akın'nın yüzüne.
"Bi mafya olmadığın kalmıştı, Akın... Şaşırmadım ama.
Tam senlik haraketler bunlar."
Dediğinde, yine Songül. Durup İç çekti;
"Beni niye buraya kadar getirttin sen?
Ne istiyorsun yine, geçen seferki konuştuklarım yeterli gelmedi mi, Akın.
Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Diye, konuştuğunda arda arda kız.
"Hiçbişey... Hiçbişey, Songül konuşmak için.--"
Der demez Akın.
"Ne konuşması, Akın. Ne konuşması!?.. "
Diyip kız, etrafa baktı.
"Şuraya bi baksana, rica ediyorum
olduğumuz yere bi bak!. Ne bu?...
Öyle kaçırır gibi getirttin benide buraya!"- "Doğru düzgün konuşmak için..Başka çare bırakmadın ki bana, Songül."
Dediğinde Akın, Karizmatik bir mimikle.
Kız, bakışlarını Akına dikip, uzunca bakmayı sürdürdü.
...
"Hıı, Evet...
Senin konuşma şeklin tamda bu, ondan dimi, Akın.
Başka türlü konuşamazsın çünkü.."
Demesiyle kız, kolundan tuttu Akın.
"Bak.."
Dediğinde, Akın sesindeki otoriteyi bozmadan ses tonuna dikkat ederek, sakinlik içinde konuşmasına devam etti.
"Bak farkındayım, geçmedi bana kızgınlığın..."
Derken de, gözlerine kilitlendi,
"Ama artık konuşup çözmemiz gerekiyor. Yoksa başka oluru yok bunun, Songül."
Diye, Karizmatik bir mimikle ve sesle konuştu Akın kıza doğru.
...
"Ben zaten senden konuştum.
Ayırdım sana vakit. Söyledim sana, artık bizden olmayacağını..."
Dediğinde, Kız kolunu sert bir haraketle Akının elinden çekti.
"Benim senden ne konuşacak bişeyim kaldı, ne de sana ayıracak vaktim..."
Derken de, o da bakışlarını dikmişti.
"Geçti artık o günler, anla artık Akın."
...
Dediğinde, kız. Bakışlarını devirip, iç çekti ve gitmek için yeltendiğinde, Akın kızın bileğinden tuttuğu gibi kendine çevirdi.!
...
"Ya, bırak! Bırak yeter!"
Diye, bağırarak kızda anında kendine çekiştirdi bileğini.
...
"Hâlâ mı, Songül.."
Dediğinde, Akın.
"A-Akın, bırak!"
Dedi, kız yüzünü buruşturup,
Akın'nın elinden bileğini kurtarmaya çalışarak.
...
Kız, öfke içinde sert bir haraketlerle çekiştirirken kolunu.
Akın, o saniyede diğer eliylede sertçe belini kavradığında, kızı o anda tam anlamıyla savunmasız bıraktı....
Tabi, Akının bu hareketi üzerine kızda çare olarak kendini geriye atmakla buldu.
Ama yinede kız belindeki elden kurtulamadı...
...
"Daha fazla sıkma canımı, Songül... Konuşucaz adam akıllı,... konuşucaz."
Diye, heceler bir biçimde nefesi yetersiz kalmışçasına konuştu Akın.
...
"İstemiyorum!
Der demez kız, kaçmak için birkez daha yeltendiğinde, Akın anında kızı tutup arkasından yakaladığı gibi, kendine sertçe çekti ve bedenine kollarını doladı.
...
Bir eli kızın çenesindeyken,
"Yapma şunu, Songül.."
Diye, boğuk çıkan sesiyle, tehlikeli bir tonda konuştu Akın. Kızın arkasından.
...
Kız, hâlâ gözleri kapalı bir halde delice çırpınırken,
"...A-Ak-Akın..!!"
Diye, çığlık atar gibi konuşup durdu.
Akın, doladığı kızın bedenini o anda kendine bastırararak,
"Şşş.."
Dedi, düz kısık bir sesle.
...
Ve kızın saçına asılıp, gömdü başını boynuna. Daha sonra da gözlerini baygın bir ifadeyle kısıp, yüzüne değen o dağınık saçların kokusunu sertçe içine çekip aynı sertlikte geri verdi nefesini.
...
"Ö-özlemişim..."
Dedi, Akın nefesini kesik kesik alarak.
...
"K-kes şunu... A-Akın, kes şunu!"
Dediğinde, Kız.
Çenesini durmadan oynatıp durumundan rahatsız olarak,
baskı uygulanan bedenini çırpındırmaya devam etti.
...
"H-hayır, Akın. Bırak!!"
Diye, o haldeyken birkez daha avazı çıktığı kadar çığlık attığında kız,
Mekanın yarı açık kapısında o anda Remzi göründü.
...
Akın bozmadan, O saniyede odağına Remzi girdiğinde, onunla göz gözeyken keskin bakışlar eşliğinde, o karizmatik yüzündeki kıvrımlarını haraket ettirdi...
...
Kız, o andan istifade edip, kendini sert bir haraketle öne atarak, Nihayet o atakla bedenine dolanan ellerden, Akından kurtulmuş oldu.!
...
Anında soluklanıp derin derin nefesler çekerken içine kız; eli boynunda, öfkeli bir halde adımlarını iki kez geriye atıp,
saniyesinde de bir süratle durmaksızın kapıya doğru koşar adımlarla yürüdü.
Ama o kapıya varana kadar kapı kapanmıştı bile...
...
"Allah kahretsin!!"
Diye, kız sert bir sesle bağırıp, kapıya tekme attı.
"Allah kahretsin sizi!!"
Dediğinde, Akına çevirdi bakışlarını.
"Sana diyorum,sana. Manyak!
Ne bu,çıkar beni!!"
Diye, bağırdı Akına doğru.
...
Akın, o saniyede, yüzüne yerleştirdiği tehlikeli ifadeden çıkıp, öne doğru birkaç adım atmasıyla, o anda kızda korkup aynı şekilde geriye adım attı.
...
"Gelme,yaklaşma sakın!"