First Meeting

19 1 17
                                    

2013.cuma.00.00

(Pov.?)

Çantamı takmış toplantıdan sonra biraz bile olsa rahatlayan kafamla evime geri dönüyordum. Aile şirketimizin çok önemli bir toplantısıydı ve ailemden geriye bir tek ben kaldığımdan katılacak benden başka kimse yoktu hoş düzgün ir ailem de yoktu. Şirket işleri gerçektende zor oluyor ki bazen bırakıp gitmek istiyorum. Hafiften yağmur yağmaya başlayınca şöförüme izin veren aklıma tekrar sövdüm, şimde eve varana kadar sırıl sıklam olucam.

Ara sokaktan gelen tiz bir çığlık sesi ile o yöne doğru ilerlemeye başladım. Gördüğüm manzara ise kanın beynime sıçramasınsa yetmişti. "Hey! Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!" küçük kızı boğazını sıkan adam ve iki arkadaşı ani çıkışmamla bana dönmüştü.

Kızın boğazını sıkan adam gülerek kızı yere atmış ve bana doğru adımlamıştı."Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun? " dedi gülerek ve devam etti. "Gecenin bu saatinde senin gibi güzel bir genç kızın buralarda olmaması gerek tıpkı o küçük kızın olaması gerektiği gibi" gözlerim küçük kızı kontrol etmek için bedenine bakarken çok hızlı nefes alıp verdiğini ve ağzından kan geldiğini gördüm. Hemen önümdeki pis adamı itip küçük kızın yanına gittim ve kanama olan yeri bulmaya çalıştım "Ona ne yaptınız!?"

Adam bir kez daha gülerek"Ona bir ders verdik tıpkı şimdi sana da ders vereceğimiz gibi" üçüde üzerime doğru yürümeye başladı. Anlaşılan dövüş istiyorlardı, iyi o zaman. Üzerimdeki ceketi çıkartıp küçük kızın titreyen vücuduna örttüm. Kollarımı bi güzel sıvadım. Adamlar sarhoştu o yüzden pekte sorun olmayacaklar. Biri üzerime doğru koşmaya başladı bense tam bana çarpacakket çekilip ayağımı uzattım. Az önceki koskoca adam şimdi boylu boyunca yerde yatıyordu. Liderleri olan adam sinirle yanındaki adama bana saldırması için işaret verdi. Bu adam fazla sarhoş değildi ama yinede hafiften aksıyordu. Bıçağını çıkartıp bana dikkatsizce savurmaya başladı. En sonunda kolunu yakalayıp büktüm ve elindeki bıçağı çok derin olmayacak şekilde bacağına sapladım diyer adamla beraber yerde acıdan kıvranıyordu. "Yeter! Sende ne bela bir kızmışsın!" silahını belinden çıkartıp bana doğrulttu. Her ne kadar pis bir adam olsada bu adam bir katil değildi. Birini öldürmeye korktuğu zaten gözlerinden belli oluyordu. O daha birşey yapamadan elindeki silahı kapıp alnına doğrultum " doğru, insalar bazen başa bela olduğumu söler" adam korkuyla iki arkadaşınıda orda ölece bırakıp kaçmıştı.

Dağılan saçımı düzeltim çantamdan telefonumu çıkartıp utana sıkıla ailemden sonra beni üvey babamla
büyüten uşağımı aradım. "Buyrun efendim?"

Sesi uykulu geliyordu muhtemelen benim yüzümden uyanmıştı. Vicdan azabım daha ne kadar artabilir acaba?"Imh merhaba seth...ben belki yine biraz belaya bulaşmış olabilirim" diyer taraftan gelen bıkkın nefes sesiyle konuşmaya başladı " yine ne yaptınız sormalımıyım efendim" " bu sefer ben birşey yapmadım yemin ederim!Küçük bir kıza saldırıyorlardı ben sadece onu korudum!" diye çıkışıp kendimi savunmaya çalıştım "konumunu at" "teşekkürler ve kız biraz yaralı olabilir".

Telefonumdan bu ikisi için polisi aradıktan sonra çantamla küçük kızı dikkatlice kucağıma alıp bir iki sokak öteye gidip Seth'e konumuzu attım. Şuan bu kafayla hiç polislerle uğraşamam. Seth'in gelmesini beklerken kucağımdaki küçük kıza baktım yüzüne bakınca pekte küçük bir kız gibi durmuyordu. Ama sıska bedeninden uzun süre bir şey yemediği apaçıktı. Normalin aksine mor uzun saçları ve kirden dolayı koyu bir teni vardı.

Seth arabasıyla önümüzde durduğunda dikkatli bir şekilde kucağımdaki kızla arabaya bindim. Seth arabayı sessizce malikaneye sürmeye başladı. Bu kız neden bu saatte dışarıdaydı ve ailesi neredeydi acilen öğrenmem lazımdı ailesi onun için endişelenmiş olabilirler.

_Malikane_

Malikaneye girdiğimiz gibi Seth bana döndü ve "Onu üsse götürsek daha iyi olur vücudundaki yaralara daha iyi bir şekilde bakabiliriz". Başım ile onu onaylayıp gizli üsse doğru yol aldım. Gizli üs mü? diye sorduğunuzu duyar gibiyim bu yüzden her şeyi size en baştan anlatsam iyi olacak. Hayatımın değiştiği o geceden başlayarak.

Öncelikle ben daha küçük bir çocukken sokağa atılmışım kendimi bildim bileli sokakta hayatta kalmak için savaştım. Kendimi nasıl savunacağımı ve daha nice hayatta kalma yolunu sokakta öşrendim ben. Ama herkes her zaman kendini savunamaz değil mi?. İşte o gün onunla tanıştığım an tıpkı şöyleydi;Bunda on iki yıl önce ben daha altı yaşındayken pekte güçlü olduğum söylenemezdi zaten çelimsiz bir şeydim. O geceye dağir hatırladığım tek şey ben yerde acıdan kıvranmış top halinde ağlamamak, zayıf gözükmemek için çalışırken baş ucumda dört iri adam ile ısı bir ara sokaktaydık. Bir an yaşlı gözlerim yüzünden bulanık gören gözlerimle adamlardan birinin bana bıçakla yaklaştıpını gördüm. Kaçmak istedim ama bir kaç gündür aç olmak beni zaten zayıf düşürmüştü, kolumdan tuttu ve bıçağı omzuma sapladı. O kadar fazla dövmüşlerdi ki çığlık atacak gücüm bile yoktu. Gözlerim yavaşça kapanırken tek duyabildiğim iğrenç gülme sesleri ve o sesleri bıçak gibi kesen acı tok bir çığlık sonrasında çoktan bayılmıştım.

Ama gözlerimi açtığımda o her zaman ki küçük karton zeminde değildim. Aksine ter temiz beyaz çarşaflarla özenle serilmiş kocaman bir yataktaydım. O an o pis kıyafetlerle güzelim yatağı pislettiğim için çok utanmıştım. Oda kalın perdeler yüzünden karanlıktı ama görebildiğim kadarıyla özenle ve ustaca döşenmiş bir odaydı. Odada ki her şey çok pahalı görünüyordu normal bir evin aksine hoş normal ev nasıl görünür bilmesem de kimse evine bu kadar büyük ve şatafatlı bir avize asmaz değil mi cidden de çok büyük bir avize. O an bu eve nasıl geldiğimi düşünmeye başladım sonra aklıma bayılmadan önce olan olaylar geldi. Nasıl dövülüp bıçaklandığım. Sonradan fark ettim ki bütün yaralarım sarılmış ve temizlenmişti, ama nasıl? Bu olanların o acı çığlıkla bir ilgisi mi vardı? Ben bayıldıktan sonra ne olmuştu?

Ben olanlaro sorgularken o girdi odaya. Kapıyı arkasından açık bırakınca içeriye ışık girmişti. Oda şimdi daha da güzel duruyordu. Yavaşça yatağın yanına yaklaştı sanki beni korkutmaktan çekinirmiş gibi. Bir sandalye çekti yatapın yanına ve oturdu. Şimdi daha iyi bir şekilde bakabilmiştim adama. Otuzlu yaşlarında hoş görünümlü bir adamdı. Siyah saçlı, yeşil gözlü ve uzun boyluydu. Üzerinde özenle ütülenmiş siyah bir gömlek altında ise siyah bir pantolon vardı. Karanlık görünümüne rağmen içimi ısıtan parlak bir gülümsemesi vardı. Siyah kirli saçlarımı okşayıp onunkilere benzeyen meraklı ve ürkek yeşil gözlerime baktı ve o cümleyi söyledi. Bütün hayatımı temelinde değiştiren o cümleyi.

"Evine hoş geldin Eva".

BU BÖLÜM BİR FLASHBACK VE DEVAMI VAR.

OKUYANLARA VE BUNU YAZMAM İÇİN ISRAR EDEN BROLARIMA SAYGILARLA.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

To Become A HeroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin