Benimki zenginlik içindeki sefaletti sadece ...
Zzzzzrrr.
Telefonun çalmasıyla yerimden fırladım. Babam ekrandaydı, masum gülücükler saçan bir babayla en umutsuz anında karşılaşmak ne kadar büyük bir mutluluktur bilir misiniz bilmem ama emin olun harika bir andı. İliklerime kadar mutluluk işlemişti.
Hemen asık suratımı düzeltip, koca bir gülücük yaymaya çalıştım suratıma. Zor da olsa başarmıştım. Hemen telefona cevap verdim.:
- "Aşkım, bir tanem. Özledin mi beni?" dedi. Anlaşılan o çok özlemişti beni. Başımı salladım, onaylarcasına. "Bak ne diyeceğim, Yılbaşı yaklaşıyor. New York'ta Yılbaşı'nı kutlamak her zaman mükemmeldir. Derinle ben oraya gelmeyi, gelmişken de 1 hafta kalmayı düşünüyoruz. Ondan sonra da Londra ve Tokyo yapacağız. Sana da uyar değil mi?"
- "Harika olur hemde. " dedim, "Baba, şey sana bir şey söylemem gerek." diye ekledim cümleme.
- "Bir şey mi oldu? Rüya? " dedi telaşlı bir şekilde.
- "Hayır önemli bir şey olmadı. Yani bana bir şey olmadı. Neyse, baba ben bir dükkan tutup çizdiğim resimleri satacağım, gelen parayla da resim okulu gibi görsel sanatlar kursu açacağım. Lütfen itiraz etme! İşler bu haldeyken senden para isteyecek kadar düşüncesiz değilim." dedim bir solukta.
Suratı düşmüştü, çünkü her prensesin ilk prensi babasıdır. Her prensin ilk prensesi de kızıdır. Yani birbirlerinin kahramanlarıdır. Amacım onu bu halde görmek değildi. Aksine ondan bir yük kaldırmaktı.
- "Fikirlerine her zaman saygı duydum Rüya ama onlar senin eserin ve onlar sadece senin yanındayken bir eserdir. Bak, işler yavaş yavaş düzeliyor, aldığımız borçları ödüyoruz..." dedi ve lafını kestim.
- "Bir başka borçla ödüyorsunuz. Baba ben 19 yaşımdayım. Bunca şeyin üstesinden hep birlikte geldik. Sen şuan bana para ödeyecek durumda değilsin ilk önce borçları kapatmamız lazım o yüzden benimde çalışmam lazım ve emin ol bunu çok severek yapacağım."
- "Peki.." dedi. Sadece peki diyerek kapattı telefonu. Telefonu koltuğa fırlattım ve dizüstü bilgisayarımı çıkardım çantasından. Gözlerim dolmuştu, tek sıra halinde süzüldüler gözlerimden. Bir aşık kadar çaresizdim sanki. Moralim sıfır, eldekiler sıfır, kocaman sıfırlarla başladım bu güne. Öyle de devam etti. Başımın altından bir ağrı saplandı beynime. Başım, sinirlerim ve gözlerime doğru geldi bu ağrı. Çantamdan haplarımı aldım. Doktorum, "Eğer yine böyle bir ağrı olursa hemen bu ilaçları iç." demişti.
Başımın arkasına masaj yaparken aynı anda bana uygun dükkanlara bakıyordum. Birkaç tane hoşuma giden olmuştu fakat onlarda bütçeme uygun değildi. Kapının arkasından Hira gözüme gözüktü.
- "Bulabildin mi?" dedi yanıma doğru gelerek. Gözlüğümü masanın üstünden alıp bana verdi. Usulca taktım.
- " Hayır, daha değil. Birkaç tane yer buldum şimdiden ama onlarda bütçeye uygun değil. Yani biraz daha ararsam bulurum elbet." dedim hafif tebessümle.
Hira da tebessüm etti... Bir an başım çok fena zonkladı ve midem bulandı. Hemen yerimden kalkıp koşarak lavoboya gittim. Ağız dolusu kustum. başımı kaldırıp ağzımı iyice çalkaladım. Peçeteyle dudaklarımı temizledim ve salona doğru yürüdüm.
- "Yine mi?" dedi, "Tekrar başladı, Rüya doktorunu ara hemen." dedi ısrarla. Bende ısrarla
- "Hira, neden bu kadar telaşlısın?" dedim gülümseyip kolundan tutarak koltuğa oturtturdum onu. "Bir şey olmayacak, ayrıca babamın da haberi olmayacak." dedim gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Şimdi Başladı!
Literatura FemininaSadece 19 yaşındaki bir kızın, annesi onu daha çok küçükken babasına terk edip giden ve bu sıra dışı hayatı yaşamaya mahkum olan bir kızın hikayesi... Rüya, Rüya Mina... New York'ta okumak bahanesiyle uzaklaşmak isteyen Rüya'yı sırlar ardına dayana...