Gecenin karanlığında ıssız bir sokakta tek başıma yürüyorum. Köşeyi dönünce birden bir adam gördüm. Yüzü sanki tanıdık geliyordu. Kim olduğunu anlamaya çalışırken bana doğru yürüdüğünü gördüm.
Tek başımayım, hava da çoktan kararmıştı.
Adamın yürüyüşleri biraz garipti, sarhoş gibi. Sokak lambasının vurduğu yere doğru yaklaşınca yüzüne vurdu lambanın ışığı, yüzünü görmeyi bırak, adını dahi duymak istemediğim o insanı görmeyi beklemiyordum o ışığın altında.
O kişi, bizi yıllar önce terk edip giden, babam demeye vicdanımın el vermediği insandı. Peki ya hangi yüzle geri dönmüştü.
Şimdi karşımda suratıma bakıyor, gözlerinin altı morarmış, sırtı kamburlaşmış, saçlarına aklar düşmüş bir şekilde. Çok değişmiş hemde çok...
Bana doğru yürümeye devam ediyor ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Ne ileri gidebiliyordum ne de geri. Ayaklarım yere çivilenmişti sanki. Mimiklerim bile oynamıyordu. Sadece göz yaşım benim haberim olmadan akıp gidiyordu öylece.
Yürüdü ve önümde durdu. İfadesizce suratına bakmaya devam ediyordum.
"Kızım, bu sen misin? Ne kadar da büyümüşsün."
Bana doğru kolunu uzattı, hemen geri çekilmiştim. Nasıl bir gurursuzluk aklım almıyor.
"Çek elini! Sen kimsin ki bana dokunmaya hakkın olabiliyor! Halsiyetsiz(?) adam!"
"Yapma böyle dayanamıyorum, çok pişmanım nolur affet, çok pişmanım lütfen."
Dizlerinin üstünde yere çöküp ağlamaya başladı. Bağırarak ağlamaya devam ediyordu. Ama asla affetmem, affedemem.
Bunca yıldan sonra, hem fiziksel hem psikolojik açıdan kendimize anca gelebilmişken, pişmanlığı neye yarardı?
Pişmanlığı, benim çocukken yediğim, dayaklardan kalan, hayatımın sonuna kadar taşıyacağım kalıcı izleri geçirebilirmiydi ki?
Pişmanlığı, annemin zamanında çektiği acıları, işkenceleri düzeltebilirmiydi ki?
Koşarak uzaklaştım oradan. Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı, nereye gidebileceğimi dahi bilmiyorum şuan.
Bacaklarım da bu yükü daha fazla dayanamarak, yere çökmeme izin verdi.
O an beynim işlevini kaybetmişti. Gözlerimi sımsıkı bir şekilde kapatmış, ellerimin yardımıyla yerden destek alarak duruyordum ama gözyaşlarım durmuyordu.
Düşündüğüm tek şey, bu yaşananların bir kabus olmasıydı.
Yaşadığım şeylerden dolayı hayata karşı bütün umudumu kaybetmişken birden birisi tuttu kolumdan...
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Öylesine yazdım. Bu kadar :)
![](https://img.wattpad.com/cover/215003715-288-k461322.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|Pişmanlığı
Cerita PendekBirisi tuttu kolumdan... 25 Şubat 2020 ( korona'dan önce yazıldı. )