Bölüm~4

23 4 41
                                    

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Bölüme geçmeden önce bana bir yıldız hediye eder misiniz? :))) ❤️❤️❤️

İyi okumalar...

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Neler oluyordu?

Bu sesin, Leo'nun dediği hava aracından geldiğini düşünüyordum. Hani beni Idyllicli sandığı zaman söylediği, beni almaya gelecekleri zaman kullanacakları hava aracı.

Ses bir dakika sonra kesildi. Henry yüksek sesle birkaç küfür etti. Daha sonra Leo kapıyı çarparak kapattı. Leo koridorun ucunda görününce hemen oturduğum yerden kalkıp ona doğru gittim.

"Neler oluyor Leo? Ben Idyllicli değilim gördün. Beni almaya gelmemişlerdir değil mi?"

Endişeli bir şekilde konuşmuştum. Bir de kısık sesle konuşmaya çalışmıştım. Henry gitmemişse duymasın diye.

Leo bir elini kumral saçları arasında daldırdı. Hafifçe çekiştirip karıştırdıktan sonra elini çekti. Daha sonra koltuklardan birine oturdu. Bende hemen yanına oturdum ve cevap vermesini bekledim.

"Evet Idyllicli değilsin ama onlar buraya çok nadir gelir. Geldiklerinde de acil durum alarmını çalıştırmazlar. Şu ana kadar sadece bir kere çalıştırmışlardı. Yani acil bir durum var. Senin burada olman dışında hiç bir değişiklik olmadı. Seninle alakalı mı değil mi bilemiyorum..." dedikten sonra başını koltuğun arkasına dayayıp gözlerini kapadı.

Dediklerinden sonra endişem ve şaşkınlığım artmıştı. Biraz da korkum...

"Başka birini arıyor olamazlar mı? Ya da başka bir şey için alarm çalışmıştır. Ayrıca ses kesildikten sonra araç gitti mi?"

Gözleri hâlâ kapalıydı ama bana cevap verdi.

"Daha önce bir kez daha çalmıştı demiştim. O zamanki çalma nedeni de birini aramalarıydı. Alarm çaldıktan sonraki gün arama ekibi gelmişti ve tüm Sonorous'u aramışlardı. Tâ ki aradıkları kişiyi buluncaya kadar."

Bir şey diyemedim. Gözlerimi şömineye çevirdim ve dakikalarca ateşi seyrettim. Sadece beş altı saatte hayatımda o kadar çok değişmişti ki delirmediğime şaşırıyordum. Aslında başka biri benim bu yaşadıklarımı yaşasa ben çıldırırdı. Ya da belki benim gibi daha normal tepkiler verirdi. Bence duruma göre az tepki vermiştim.

Ben ateşi izlemeye dalıp gitmişken Leo oturduğu yerde dikleşti. Onun hareketiyle hafifçe ürperdim. Ayağa kalktı konuştu.

"Kim bilir ne zamandır bir şey yemedin. Hadi karnını doyuralım."diyerek mutfak kısmına yöneldi.

Ev küçük olduğu için neredeyse her yeri görmüştüm. Şöminenin olduğu yer salondu. Mutfak, salonla birleşikti. Salonun bittiği ve mutfağın başladığı duvarda bir pencere vardı. Zaten tek pencere orasıydı. Yatak odasına giderken minik bir koridor vardı ve banyo odaya girmeden önceki kapıydı. Koridorun sonunda da yatak odası...

Leo'nun arkasından mutfağa yöneldim. Evet, çok acıkmıştım. O kadar olaydan sonra hiç farketmemişim. Leo üç yumurtayı bir tavaya kırdı. Ardından içine domates, biber ve daha önce görmediğim sarı bir ot ekledi. İki kaşık alarak tavayı şömineye götürdü. Aslında minik bir tüp vardı. Ama şömineyi tercih etmişti. Mutfak salona bakan tahta bir tezgâhtan ve duvardaki birkaç raftan oluşuyordu. Köşede yere yakın olan bir musluk ve altında da büyük bir kova vardı. Mutfağın diğer köşesinde yerde de birkaç tane hasır torba vardı. Domates ve biberi oradan aldığı için o torbalarda sebze, belki biraz da meyve olduğunu düşünüyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 27, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TAŞIYICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin