2.BÖLÜM-Garip

40 4 2
                                        

Yukarı da ki müziği açıp okumaya başlayabilirsiniz öptüm ^^
Saat: 14.20
Yer: İstanbul/PENDİK

Otobüsten indiğimde öğleni geçmişti bile. Size bir şey söyleyeyim mi ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Nerede kalacaktım onu bile bilmiyordum. Hemen mesajlarımı açıp adrese tekrardan baktım.

Sonunda geldim. Han Kolej...
Neresiydi burası ? Niye gelmiştim ki buraya ? Niye kalmadım arkadaşlarımın yanında ? Kahretsin.
Aklımda ki saçma sapan düşünceleri atmaya çalışıp iç çektim.
Epey büyüktü etrafı inceledim ve çekinerek içeri girdim.
Nasıl bulacaktım ki müdürün odasını ?
Koridor bomboştu sanırım öğle arasındaydılar. Ya da ben yanlış bir yerdeydim. İlk gördüğüm kişinin arkasından gittim. Ve ona nasıl gideceğimi sormaya karar verdim.
"Hey bakar mısın!"
"Hey sana diyorum"
"Bakmayı düşünüyor musun?"
"Cidden mi sadece bir şey sorucam"
Arkasından koşuyordum bildiğiniz çocuğun. Koşmak mı delirdim mi cidden.
Bir anda durdu ve pat!
Salak gibi arkasından koşarsam ne olur?
Çarparım.
Kapüşonunu ve kulaklığını çıkardı ve bana döndü.
"Sakin"
"Ah! Burnum"
Allah kahretsin. Tam bir malım.
Kulaklığı vardı tabi ki!
Yoksa niye bakmasın. Tam bir malım x2 kesinlikle.
"Şey.."
Çocuk kaşlarını çattı.
"Ney?"
Konuşmak istemediğini anlayıp kısa kesmeye çalıştım.
"Ben kayıt olmak için geldim. Şey ben... Güneş ben." Elimi uzattım.
Bir bana baktı bir de elime.
Ve uzattığıma kesinlikle pişman oldum. O an yerin dibine girip kaybolmak istiyordum o derece.
"Bursa'dan geldim ve m-müdürün odasını soracaktım."
Arkasını döndü. Ve yürümeye devam etti.
Tam bir şey söyleyecektim ki.
"Pek-
"Üst katta koridorun sonunda ki oda."
Teşekkür etmeye fırsat bulamadan kattan ayrılmıştı bile. Gözlerimi devirdim.
Kimdi bu? Aklı sıra havalı mı olmaya çalışıyordu. İç çekip asansöre bindim ve üst kata çıktım.

Müdürün odasına girip olayları bir bir anlattım. Ve bilin bakalım ne oldu?
Ya da siz bilmeyin ben anlatayım.
Yüz de yüz burslu ve yatılıyım.
Hayalim sanırım gerçekleşti.
Müdürün yanından ayrılıp. Bir kaç defa zıpladım. Etrafta kimse yoktu Allahtan. Kendi halime gülüp ne yapacağım onu düşündüm.
Derken onunla karşılaştım.
Hani var ya şu Kulaklıklı Çocuk o işte.
Hemen arkamı dönüp ona çaktırmadan  hızlı adımlarla gidiyormuş gibi yaptım.

"Bora ben, neydi Ay mıydı? Dünya mı?"
"HaHaHa"
İmalı bir şekilde güldükten sonra arkamı döndüm. 
"Güneş ben. Güneş Boylu. Tanıştığıma memnun oldum."
"Bora Han ben de, ikinci sınıf öğrencisiyim"
Yine tam "Bu okulun müdürü babası mı" onu soracakken-
"Ve evet babam bu okulun müdürü"
Müneccim falan mıydı ?
"Hayır müneccim değilim."
"YUH!"
Ufak bi kahkaha attığında ben de kendimi gülmekten alıkoyamadım.
"Sonra görüşürüz o zaman" diyip yanından ayrıldığımda yüzümde ki sırıtışa engel olamadım.
                    _________

(2 Yıl Önce)
Yer: Bursa Nilüfer Yetiştirme Yurdu

Yatağıma sırt üstü zıplayıp tavana bakarak konuşmaya başladım.
"İyide burada kalmaktan çok sıkıldım zaten sürekli ailem konusunda geçiştirdiklerini düşünmeye başlıyorum artık."
  Yurtta ki abla Mine Teyze'ye  döndüğüm de konuşmak için ağzını aralamıştı bile.
"İyi de kızım ciddi bir mesele bu ayrıca yaşın da küçük hele bir üniversiteye gidip kendi ayaklarının üstünde dur ailen hakkında tüm gerçekleri, kim olduğunu öğrenirsin. Üzme kendini."

Gözlerimi devirdim.
Çünkü artık herkesten bunları duymaktan çok sıkılmıştım. Zaten kendimi bildim bileli ne zaman yurt müdürü Kadriye Hanım'a bu konuyu açsam beni sürekli geçiştiriyordu.
   Müdürümüz Kadriye'ye akrabalarımın olup olmadığını soruşturmak istediğimi eğer "Belki onları bulabilirsem, aileme de ulaşabileceğimi" sürekli anlatıyordum.
Ama boşunaydı sanırım. 
                __________
(Günümüz)
Yurda gidip eşyalarımın hepsini yerleştirdiğimde, derin bir "Oh" çektim.

Yalan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin