Sevgili Sadie,
Neden ben varken gidip o piç Caleb'e baktın? Evet, sana ilk zamanlar bok gibi davranmış olabilirim ama bu, benim o orospu çocuğundan daha seksi, ateşli ve daha iyi bir erkek arkadaş olduğum gerçeğini değiştirmiyor. O herifin kıçına tekmeyi basıp kollarıma gelmemen için hiçbir sebep yok, güzelim.
Seni seven
Finn Ateşli WolfhardGenç adam kağıdı tekrar okuduktan sonra yüzünü ekşitti ve kağıdı buruşturup diğerlerinin yanına, çöpe, basket attı. Top şeklindeki kağıt çöp kutusuna girerken Finn derin bir nefes aldı ve yaklaşık yarım saattir oturduğu dönen sandalyesinden kalktı. Yarım saattir aptal aptal gönderemeyeceği mektuplar yazıyordu ve neden mektup yazdığı hakkında da bir fikri yoktu. Mesaj atmak daha mantıklıydı ama mektup yazmak kendini daha iyi hissettiriyordu.
Bir yandan da genç kızın mesaj atan birine kıyasla mektup yazan birisinden daha çok etkileneceğini düşünüyordu. Gerçi bu zamana kadar kızı yakışıklılığı ile etkileyemediyse başka şekillerde etkilemesi gerçekten zordu. Peki bu siktiğimin salağı olan Caleb nasıl etkilemişti? Oh, tabii. Finn kızla uğraşırken o aptal gidip kıza yalakalık yapıyordu.
Ama Finn de bu sene onun taktiğini uygulayacaktı. Kızla arasını iyi tutacaktı. Evet, kız sinirlenince çok seksi oluyordu ama artık kızı sinirlendirmekten vazgeçmeliydi. Yoksa kızıl saçlı kız hep o piçin yanında yer alacaktı.
Finn masanın üzerindeki kağıt yığınlarını toplayıp kaldıracakken telefon çalınca elindekileri tekrar masaya koydu ve telefonuna uzandı. Önüne gelen saçlarını arkaya attıktan sonra arayan kişinin 'Noah' olduğunu görünce telefonu açtı.
"Finn?" diye bağırdı Noah. Kumral çocuk telefonu kendinden uzaklaştırdı. Çünkü hem müzik sesi hem gülüşme sesiyle beraber karşı taraftan bir de Noah bağırıyordu.
"Ne oldu?" diye sordu. "Ha, biz sizin arka taraftaki kafedeyiz. Gelsene," dedi Noah.
Finn yüzünü buruşturdu. Şu an hiç keyfi yerinde değildi. Gidip eğlenebileceğini sanmıyordu. Siniri son dört gündür olduğu gibi hala bozuktu. Aldığı haberi atlatamamıştı hala. "Aslında evde kalsam-
"Kiminle konuşuyorsun?" Finn karşı taraftan duyduğu sesle gözlerini kırpıştırdı. Sadie de oradaydı. Noah ona cevap vereceği sırada Finn seslendi. "Geliyorum," dedi ve telefonunu kapattı.
Üzerindeki siyah tişörtü hızla çıkarıp yatağına attı ve dolabından beyaz tişörtünü geçirdi. Saçlarını da eliyle düzelttikten sonra parfüm şişesini üzerine boşalttı. Ardından da hızla aşağı kata indi. Evet, kızın dört günlük bir sevgilisi vardı ve bu durumda kızı rahat bırakması gerekiyordu ama açıkcası bir yerlerinde bile değildi.
Siyah botlarını da ayağına geçirdikten sonra evden çıktı ve arka sokaktaki kafeye hızlı adımlarla ilerledi. Aslında araba ile gidebilirdi. Artık 18 yaşına girmişti ve ehliyeti de vardı ama sırf hava olsun diye araba ile gitmeyecekti. En azından bugün değil.
Kafenin önüne geldiğinde bir kez daha saçını düzeltti ve içeri girdi. İçerisi oldukça kalabalık olmasına rağmen Finn hemen onu fark etmişti. Çünkü eşsiz kızıl saçları, deniz gözleri ve kulaklarına bir ninni gibi gelen kahkahası ile kendini diğerlerinden ayırıyordu. Finn kıza bakıp iç çektikten sonra yanlarına ilerledi.
Masada toplam altı kişi vardı ve hepsi, lanet olsun ki, çiftti. Millie, Noah'ın kolunun altına girmiş sohbet ediyorken; Gaten da kolunu kız arkadaşı Lizzie'ye atmış diğerlerini dinliyordu. Ve son olarak Caleb piçi kolunu Sadie'nin beline atmıştı. Finn derin bir nefes aldı. Sinirlenmemeliydi. Bu ilişki zaten fazla uzun sürmeyecekti.
Gülümsemeye çalışarak boş olan sandalyeye oturduğunda kızıl kıza bakıyordu. Kendisini gördüğünde gözlerini devirdiğini ve tedirgince kıpırdandığını gördü. "Ne oldu? Beni gördüğüne sevinmedin mi?" diye sordu sırıtırken. Genç kız derin bir nefes aldı. Fakat cevap vermedi.
"Gelmeni beklemiyordum açıkcası," dedi Noah. Finn omuz silkti. "Neden gelmemeyeyim ki?" diye sorduğunda Noah "Yani bilirsin işte. Artık grupta herkesin bir sevgilisi var ve sen yalnızsın," dedi alay ederek. Finn sırıttı. "Doğru ya. Artık grubumuzun tek sapı benim," dedi ve Caleb'e döndü.
"Açıkcası çok şaşırdım," dedi ve arkasına yaslandı. Siyahi genç "Neden?" diye sordu. Finn Noah'ın önündeki içki şişesini önüne çekip bardağına koyarken cevapladı. "Senden düzenli bir ilişki beklemiyordum çünkü. Genellikle, tek gecelik olanları seversin. Anlarsın ya," dedi Sadie'ye doğru ve göz kırptı.
Genç kız derin bir nefes alıp cevap vereceği sırada Caleb kızın laflarını ağzına tıktı. "Şaşırmana gerek yok. Çünkü ikimizde birbirimizi uzun zamandır seviyorduk ve eminim, uzun zaman daha seveceğiz," dedi ve kızıl kızın dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı.
Finn elindeki bardağı ağzına götürürken fısıldadı. "Göreceğiz."
-
Prologue bölüm olduğu için kısa. Yedekte baya bölüm var. Buna bölüm atarken diğer kitabıma bölüm yazacağım. Umarım beğenmişsinizdir.
