Akşama doğru hava hafiften soğumaya başlarken Finn üzerine kot ceketini geçirdi ve çekmecesine koyduğu sigara paketini ve çakmağı cebine attıktan sonra üstünü düzeltip aşağı kata indi. Boş olan salona ve salonun ardından bir kısmı gözüken boş mutfağa baktıktan son iç çekti ve evinden çıktı.
Tek başına yaşamak sandığının aksine zor geçiyordu. Evde kendi sesinden bir ses olmasını özlüyordu ya da annesinin yemeklerinin kokusunu almayı, ailecek yemek yemeyi özlüyordu. Fakat tüm bunların babasının umrunda değildi. On sekiz yaşına basar basmaz oğluna yeni bir ev almıştı ve burada yaşamasının daha uygun olacağını söyleyip evden göndermişti.
Dışarıdan bakan insanların Finn'in neden bundan rahatsız olduğunu anlamadığını biliyordu. Herkes doğum gününde babasının ona bir ev alacak kadar zengin olmasını dileyip Finn'in evine bakıp iç çekiyordu. Fakat çocuğun doğum günlerinde babasından beklediği tek şey ona sarılıp iyiki aralarında olduğunu söylemesiydi. Ama elbette söyleyemezdi. Prestij sahibi bir adam böyle konuşarak oğlunu şımartamazdı.
Finn silkindi ve botlarını geçirdikten sonra kapıyı ardından çekti. Evin anahtarlarına cebine attıktan sonra sokak boyunca yürüdü. Ardından da sağ dönüp ara çıkmaz bir sokağa girdi. O tarafta siyah bir silüet görünce adımlarını hızlandırdı. Jaeden duvara yaslanmış, onu beklediğini görünce gülümsedi ve karşı duvara da kendisi yaslandı.
"N'aber?" dedi ve cebindeki paketi çıkardı. Bir sigara çıkarıp dudakları arasına götürdü ve bir eliyle siper edip çakmağı ile yaktı. Jaeden sigara içen çocuğa bakıp gözlerini kıstı. "Sigara içmeyi bir halt sanan ergenler gibisin. Kendini öldürdüğünün farkındasındır, umarım," dediğinde çocuk omuz silkti.
"Amacım da zaten o," deyip sırıttı ve sigarayı tekrar dusaklarının arasına götürdü. "Sen niye içmiyorsun? Bir aralar içiyordun sanki?" diye sormasıyla Jaeden gözlerini devirdi. "Sophia rahatsız oldu. Ayrıca kendime silah dayamış gibi hissediyorum." Finn bir kahkaha attı.
"Sırf kız arkadaşın rahatsız oldu diye sigara içmeyi bıraktın demek. Aptalca," dedi ve tekrar güldü. Jaeden çocuğu süzdükten sonra sırıttı. "Sadie sigarayı bırakmanı istese bırakmaz mısın?" diye sordu.
Finn kafasını duvara dayadı. "Köpeği bile olurum."
"İşte benimki de öyle," dedi Jaeden. Finn iç çekti ve sigarasını yere atıp ayağı ile ucunu ezdi. O sırada Jaeden "Nasıl gidiyor Sadie işi?" diye sorduğunda çocuk gözlerini devirdi. "Caleb piçi ile çıkıyor."
Jaeden kahkaha attı. "Şaka yapıyorsun?" Finn başını olumsuz anlamda salladı. "Ciddiyim. Orospu çocuğu benden hızlı davrandı," diye tısladı. Jaeden alt dudağını sarkıttı ve başını hafifçe yana eğdi. "Bana kalırsa böyle olacağı belliydi. Sürekli kızın etrafında dönüyordu."
Çocuk derin bir nefes aldı. "Merak etme. Fazla uzun sürmeyecek. En yakın zamanda ayrılacaklar."
"Ayrılsalar bile kızın hemen kucağına atlayacağını düşünmüyorum." Finn gülümsedi. "Atlasa güzel olur aslında." Jaeden sırıttığında devam etti. "Artık ben de oyunu kurallarına göre oynayacağım. Kız ile uğraşmayacağım ve ona kimsenin söylemediği iltifatlar edeceğim."
Jaeden havaya nefesini verdi. "Ya ayrılmazlarsa?" deyip tek kaşımı kaldırdı.
"Ayrılacaklar. Gerekirse Iago* denilen herif gibi ikisini ayıracağım," dedi net bir sesle.