Bazen Tanrı'dan tek bir dilek hakkı istersiniz. Kiminiz para, kiminiz aşk, kiminiz huzur. Hayatınız daha güzel geçsin, bazılarınız da sonsuz olsun istersiniz. Sevilmek sevmek istersiniz. Kim Taehyung'un da bir dileği vardı. Sevilmek. Sevdiği adam tarafından koşulsuzca sevilmek.
Taehyun's Pov
"Taehyungiee~ Kalk hadi geç kalacağız. Jungkook birazdan bizi almaya gelir."
Gözlerimi yavaşça yeni güne araladım. Gece geç saatte uyuduğum için yorgun hissediyordum. Fazlasıyla. Ayaklarımı yataktan aşağı sallandırıp yeri izlemeye başladım. Küçük odam benim pek de gizli olmayan minik sığınağım.
"Taehyung! Hadi ama sinirleneceğim bak."
Bana sinirli olduğunu göstermeye çalışır gibi kaşlarını çatmış olan üvey kardeşime çevirdim bakışlarımı.
"Günaydın Jiminie."
"Artık kalkar mısın, şu yataktan hazırlanman için on dakika veriyorum."
Bir şey demeyip hantal adımlarımı banyoya yönlendirdim. Her zaman neşeliydi Jimin. Kalın dudakları, minik gözleri, şişkin yanakları, beyaz teni ve yapılı vücuduyla oldukça güzeldi. Ben ise onun aksine ince dudaklara, esmer bir tene ve şekilsiz bir vücuda sahibim. Her açıdan yetersiz. Bu aşağılık kompleksi falan değil. Gerçekler.
Aynanın karşısına geçtiğimde kızarık gözlerim ve mor halkalarla bezeli göz altlarım karşıladı beni. Bunu önemsemeyecek kadar boşvermiştim kendimi. Neden kendime bakmam gerekecekti ki? Görünüşüm iyi olsa ne değişirdi?
Jimin'i daha fazla bekletmemek için hızla odama geri dönüp siyah kotumu ve siyah tişörtümü giydim. Dolabım giysi seçmek zorunda kalmamamı sağlayacak kadar siyah. Çantamı da alıp odadan çıktığımda Jimin oturmuş somurtarak beni bekliyordu.
"Tanrı aşkına her gün seni bu kadar beklemek zorunda mıyım? Hem beklediğime de değmiyor. Her gün aynı şeyleri giymekten sıkılmadın mı? Kendine biraz özen göstermelisin."
Ona dümdüz bakıyordum. Fazlasıyla soğuk ve boğuk sesimle sordum.
"Neden?"
"Çünkü...çünkü yaşıyorsun ve yaşadığın süre boyunca kendine katlanacaksın. Aynaya baktığında gördüğün görüntüden memnun musun?"
Değildim. Hiçbir zaman olmamıştım.
"Hadi gidelim. Jungkook'u daha fazla bekletmek istemiyorum."
"İlaçların?"
"Aldım."
Aşağı indiğimizde arabasına yaslanmış, telefonuyla ilgilenen Jungkook'u gördüm. Kahverengi saçları, kocaman gözleri, tavşan dişleri...tek kelimeyle o mükemmel. Ve ben bu mükemmelliği her gördüğümde ağlamak istiyorum. Tanrı onu yaratırken fazlasıyla uğraşmış görünüyor.
Arabaya yaklaştığımızda her zamanki gibi Jimin'e yönelip dudaklarına minik bir öpücük bıraktı. Kalbim bu görüntüye nasıl dayanıyor bilemiyorum. Onlar cilveleşmeye devam ederken arabanın arka koltuğundaki yerimi aldım. Her zaman olduğu gibi bana selam bile vermeyecekti beklememin ne anlamı vardı ki.
Kısa ve sıkıcı araba yolculuğumuzdan sonra hızla arabadan inip arkama bakmadan sınıfıma geçtim. Bunlar fazlaydı. Kaldıramıyordum.
"Oh Taehyung nasılsın bugün?"
Hoseok evrende beni görebilen ve yalnızlığımı paylaşan tek arkadaşım. Her zaman umut dolu gözleriyle etrafına neşe saçan biricik dostum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY HEART | Taekook
Short Story"Kardeşime söyle, Seni benim kalbimle benden daha çok sevsin."