Güneş yavaş yavaş elveda derken döndü eve Taehyung. Tarif edilemez bir huzur vardı içinde. Sanki yüklerinden biraz da olsa kurtulmuştu. Yolda yürürken anlamsızca sırıtıyordu. Dünyaya karşı buzdan duvarları olan adam için bu hiç normal değildi.
Üzerinde minik bbir kuru kafa olan anahtarlığını çıkarıp sessizce içeri adımladı. Evden birileriyle karşılaşıp tartışmak istemiyordu. Ta ki salondan gelen gülüşme seslerini duyana kadar.
"Ama Kookiee~ Hep hile yapıyorsun."
Jimin'in tatlılığına göz devirmek istedi. Jungkook'la sarmaş dolaş oluşuna göz devirmek istedi. Bulunduğu konuma göz devirmek istedi. Ağlamak istedi.
Hızlı adımlarını odasına yönlendiriyordu ki duyduğu cümleyle onlara döndü.
"Hey Tae annemler bu akşam geç döneceklermiş hatta belki dönemeyebiliriz dediler. Jungkook bugün burada kalacak. Haberin olsun."
Bir şey demedi. Ufak bir baş sallamayla tekrar arkasını döndü. Ama onun canını yakmak ister gibi konuştu tavşan dişli.
"Taehyung istersen bize katıl. Eğlenebiliriz."
Onu görmezden gelmedi diye sevinse mi hala sarmaş dolaş onu izlemelerine hüngür hüngür ağlasa mı bilemedi. Kabul etmeli miydi? Onca zaman somra onunla konuşmuşken bunu geri çeviremezdi.
"Eşyalarımı odama bırakır gelirim."
Mutluydu. Bir miktar da olsa mutluydu. Onu düşünmüştü. Bir cümleye bile muhtaç olacak kadar acizdi. Küçük odasına girip çantasını fırlattı. Elini yüzünü yıkadı ve salona yöneldi. Ama bugün duydukları ona fazla gelmeye başlamıştı artık.
"Kookie neden onu çağırdın ki? Onun yanında rahat olamayacağız. Hem sürekli depresif. Cidden bir gün odasında bileklerini keserken falan bulabilirim o derece."
Ağlamayacaktı. Bu sözlere alışmış olmalıydı.
"Jimin her ne kadar üvey olsa da kardeşin o senin. Bunları demen sence de yanlış değil mi?"
"Ah Tanrım bana o çirkini mi savunuyorsun?"
"Jimin dediklerimi duymuyorsun sanırım. Böyle laflar etmeyi kes kardeşin o senin."
"Aman ne kardeş."
Elinde olsa içeri girip Jimin ile kavga ederdi. Elinde olsa ona bu lafları teker teker yedirirdi. Ama yapamaz. O kötü biri değil. Hasta kardeşinin erkek arkadaşına aşık olma cürretinde bulunmuştu zaten. Bir de hasta olan kalbini kıramazdı.
Ama kacmayacaktı da. İçeri geçip karşılarına oturacak ve eğlenecekti. Umarım.
"Tae geldin mi? Otur hadi."
"Taehyung ödevin falan yok mu senin?"
"Yok."dümdüz sesiyle söylediği kelime bilinçsizce çıkmıştı dudaklarından.
"Hmm tamam o zaman ne yapmak istersiniz?"
"Bilemiyorum Kookie aklımda güzel şeyler vardı fakat..."
Jimin haylaz bakışlarını Jungkook'tan çekip Taehyung'un boş gözlerine baktı. Bazen korkuyordu ondan. O kadar boş bakıyordu ki... duygulardan arınmış gibi. Gülümsediğini çok nadir görürdü. Ve Tae o kadar güzel gülerdi ki Jimin o zamanlarda kardeşini çok kıskanırdı. Moralini bozmak için ise her yolu denerdi. Oysa varlığı bile vicdan azabıydı esmer tenliye.
"Şişe çevirmeceye ne dersiniz?"
"Çocuk muyuz biz eğleneceğimi hiç sanmıyorum."
Kalın dudaklarını büzdüğünde gülerek öpücük kondurdu sevgilisi dudaklarına. Bilinen bir gerçekti ki Park Jimin fazlasıyla güzel ve şirindi. Kim ona kıyabilirdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY HEART | Taekook
Short Story"Kardeşime söyle, Seni benim kalbimle benden daha çok sevsin."