Yıldızları en yakınımda hissettiğim zamanlardan birindeydim . Balkonumdaki teleskoptan yıldızları izliyordum . Yıldızlar ve uzay bana özgürlüğü hatırlatıyordu . Özgürlüğü ne kadar arzuladığımı ve ne kadar kapana kısılmış olduğumu . Sanki kollarımı açsam Evren beni içine çekecekmiş gibi hissettiğimi .
Ben Han So Meria ama siz bana So diyebilirsiniz tabi isterseniz . Babam Han holding'in sahibi ve kurucusu bilirsiniz işler güçler orası senin burası benim derken babamın benimle ilgilendiği falan yok ayrıca annemde babamın saçma hırsları yüzünden öldü saçma hırsları dediğim hala daha aydınlatılmamış karanlık ve korkunç şeyler şayet sebebini bilsem dahi ne yapabilirim ki ?
düşünce bulutlarını dağıtıp yatağıma ilerledim sonuçta bende bir insandım ve uyumam gerekti değil mi ?
Başımı yastığa koyup uyudum. Uyumak güzel şeydi .
(...)
Babamın adamlarından birisi beni okula bırakmıştı ve şu an farkettim ki okula yürümeyi çok özlemişim . Aklıma bir ara yürümeyi sokup sınıfa girdim . Tanrım sanırım Seoul'deki bütün tek hücreli mallar bizim sınıftaydı .
"Hoşgeldin So , kantine gidelim mi ?"
Bunları bana söyleyen kişi koca yürekli arkadaşım Yoongi'ydi . Kendileri bütün insanlara karşı buzdolabı bana ve sevgilisine karşı mikrodalga gibiydi .
"Beni şeytana uydurtturuyorsun dün akşam sağlıklı yaşayacağım diye yemin etmiştim."
"Kim şeytana uyduruyor benim sevgilim bir melek " Ve işte sevgili yeirngem gelmişti . Ji Yeona mükemmel bir kızdı piyano çalabiliyordu ve çok güzel şarkı söylüyordu . Aslında ben de onun yaşındaydım ama benim öyle yeteneklerim yoktu . Tanrı lütfu diyerek aralarına katıldım bu arada çoktan kantine doğru isteksiz adlar atmaya başlamıştım.
" Niye düşüncelere daldın So ah ?"
" Hiç sadece ne kadar mükemmel olduğunu düşünüyordum." Yoongi hemen araya girdi.
"Bence kendini fazla hafife alıyorsun .Sen de çok güzel yan flüt çalıyorsun . Ben hep senin yanında olmayacağım bu arada utanmasam senin biricik sevgilim Ji Yeona'ya aşık olduğunu düşüneceğim.
"Evet Sevgilim en başından beri So ile birbirimize aşığız."
Yoongi bize ters bir bakış atıp yengemin yanağına bir öpücük kondurdu ve karnımızı doyuracak bir şeyler almaya gitti.
"Eee So ah hoşlandığın biri var mı ? Bir enişte hiç fena olmazdı ha ?"
" Şıpsevdi olmam her hoşlandığımla çıkacağım anlamına gelmez yenge . Ayrıca benim eski sevgililerimi hatırlıyorsun değil mi?"
"Evet Nan Ko Do'yu da Leonardo'yu da Kyu Min'i de Michael'i de daha saymamı ister misin ?"
"Amma da eski sevgilim varmış ."
"Leonardo çok yakışıklıydı onu yeniden aramaya ne dersin ?"
"Yapma Ji yeona ah ben beni Yoongi hyungtan fazla tanıyan birini istiyorum ."
"Yapma So ah Yoongi senin çocukluk arkadaşın ."
"En azından denese daha iyi olurdu."
"Siz ne kaynatıyorsunuz bakayım."
"Hiç sadece kızsal şeyler."
(...)
Babamın beni eve bırakması için yönlendirdiği adamı geri çevirip Converselerimin verdiği rahatlıkla yürüdüm . Airpodslarımı takıp evimin yolunu tuttum evim buraya çok da yakın değildi fakat spor yaptığım için hem yorulmuyordum hem de sporumu yaptığım için mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğün Kızı (Zoraki Evlilik PJM)
FanfictionZoraki bir evliliğe göz yummaya çalışan bir kızın özgürlüğe olan aşkının hikayesi So Yeon x Jimin Smut olacak rahatsız olanlar okumasın