7. Bölüm

295 19 6
                                    

Avdotya Nikitişna (ya da Yevdoksiya) Kukşina'nın oturduğu, Moskova tarzında yapılmış, pek büyük olmayan aristokrat evi, ... kentinin yangından sonra yeni yapılmış sokaklarından birinde bulunuyordu; bilirsiniz, bizim kentler her beş yılda bir yangın geçirir. Kapının yanında, çarpık şekilde çakılmış kartvizitin üzerinde bir çıngırak kolu görünüyordu ve gelenleri sofada ev sahibesinin ilerici heveslerinin açık bir işareti olan ve ne hizmetçiye ne de başındaki başlıkla nedimeye benzeyen biri karşıladı. Sitnikov, Avdotya Nikitişna'nın evde olup olmadığını sordu.

"Siz misiniz, Victor?" Yan odadan ince bir ses duyuldu. "Giriniz."

Başlıklı kadın hemen ortadan kayboldu.

"Yalnız değilim," dedi Sitnikov. Bu arada bir yandan altından mintan gibi ya da yelek gibi bir şeyin göründüğü ceketini çıkarıyor, bir yandan da Arkadiy'e ve Bazarov'a meydan okur gibi bakıyordu.

"Fark etmez," diye cevap verdi ses. "Entrez."

Genç adamlar içeri girdiler. Bulundukları oda, oturma odasından çok bir çalışma odasına benziyordu. Kâğıtlar, mektuplar, büyük bir kısmının sayfaları hiç açılmamış kalın Rus dergileri toz içindeki masaların üzerine yığılmıştı; her yer oraya buraya atılmış beyaz sigara izmaritleriyle doluydu. Deri kaplı divanda henüz genç denebilecek, sarışın, biraz dağınık görünüşlü, pek derli toplu olmayan ipek bir elbise giymiş, kısacık kollarında büyük büyük bilezikler, başında dantelli bir şal bulunan bir kadın uzanmıştı. Kadın divandan kalktı ve sararmış ermin kürklü kadife sabahlığı özensiz bir hareketle omzuna alarak tembel tembel, "Merhaba, Victor," dedi ve Sitnikov'un elini sıktı.

Sitnikov, Bazarov'a öykünerek kesik kesik, "Bazarov, Kirsanov," dedi.

"Buyrun efendim," diye karşılık verdi Kukşina ve ucu kalkık, minicik burnunun, aralarında öksüz öksüz kızardığı yuvarlak gözlerini Bazarov'a dikip ekledi: "Sizi tanıyorum," ve onun da elini sıktı.

Bazarov yüzünü buruşturdu. Bu serbest düşünceli kadının küçük ve gösterişsiz endamında çirkin hiçbir şey yoktu; fakat yüzünün ifadesi bakanı hoşa gitmeyecek bir şekilde etkiliyordu. İnsan elinde olmadan ona "Neyin var, aç mısın? Yoksa canın mı sıkılıyor? Korkuyor musun? Neden öyle gergin gergin duruyorsun?" diye sormak istiyordu. Onda da tıpkı Sitnikov'daki gibi hep içini kemiren bir şey vardı. Çok patavatsızca ve aynı zamanda beceriksizce konuşuyor ve hareket ediyordu: Besbelli ki, kendisini iyi yürekli ve basit bir insan olarak görüyordu ve bu arada ne yaparsa yapsın size sürekli olarak bunu özellikle yapmak istemiyormuş gibi geliyordu; her hareketi çocukların dediği gibi mahsusçuktan gibiydi, yani basit ve doğal değildi.

"Evet, evet, sizi tanıyorum Bazarov," diye yineledi. (Pek çok taşralı ve Moskovalı kadına özgü bir alışkanlığı vardı onun da: Erkekleri tanıştığı ilk günden itibaren soyadıyla çağırmaktı bu alışkanlık.) "Sigara ister misiniz?"

Bu arada bir koltuğa yığılmış ve ayak ayak üstüne atmış olan Sitnikov lafa karıştı:

"Sigara da iyi olur ama bize yemek çıkartsanıza, korkunç açız; bir şişe de şampanya getirmelerini söyleyin."

"Keyif düşkünü," dedi Yevdoksiya ve gülmeye başladı. (Güldüğü zaman dişlerinin üzerinden üstteki dişeti ortaya çıkıyordu.) "Doğru değil mi, Bazarov, keyif düşkünü değil mi?"

"Hayatın kolaylıklarını severim," dedi Sitnikov ciddiyetle. "Liberal olmama engel değildir bu."

"Hayır, engeldir, engel!" diye haykırdı Yevdoksiya ve hizmetçisine yemek hazırlamalarını ve şampanya getirmelerini emretti. "Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?" diye ekledi Bazarov'a dönerek. "Benim düşüncemi paylaştığınızdan eminim."

Babalar ve OğullarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin