1.Bölüm

74 8 1
                                    

Fatma zehra
Yarışmalar başlıyalı 2 gün olmuştu daha
Ve ilk aşamaları geçmiştim. Son aşama olan atlı okçuluk ta hiç heyecanlı değildim,çünkü emindim kazanacağıma lakin yinede hocadan ve hakemden izin alarak atıma yani o geceden bile daha kara olan sevgilim benim canım bercestem. Aslında berceste kelimesi erkeklerin eşlerine veya sevgililerine söylenen eski bir Osmanlı kelimesi benim atım erkek ama ben takmıyorum hem ona berceste demem çok hoşuna gidiyor neyse ben böyle düşünürken Ormandaki patikayı takip ederek ilerliyordum. Zaten hocadan da izin almıştım ve bu aralar hayatta kalma belgeselleri çok izldiğimden çok paronoyak olmuştum o yüzden yanımdaki küçük çanta da acil durumlar için her şey vardı.Zaten yanımda da yayım ve yeterince de okum vardı o yüzden tedirgin değildim patikadan çıkarak ormanın içine daldım biraz hızlanmak iyi gelcekti bercestem 'e seslendim"hadi berceste sınırını görmek istiyorum"dedim o da beni anlamış gibi şaha kalktı ve harekete geçti rüzgarı bu kadar şiddetli hissetmek çok güzeldi berceste'nin koşarken yolda çıkardığı ses hipnoz ediciydi bir anda bir ses duydum yada duyduğumu sandım atımı durdum bir iki dakika bekledim ve yine bir ses sanki birileri boğuşuyormuş gibi sesler kuzeyden geliyordu atımı o yöne doğru çevirdim "hadi berceste"dedim ve o yöne ilerledik biz yaklaştıkça sesler artıyordu. Fakat gittiğimiz yol hem daralıp hemde görüş yeteneğimi kısıtlıyordu ne olduğunu anlamamıştım atımdan inip yürümeye başladım bercestede arkamdan geliyordu her yer ağaçlarla çevrili olduğu için dalları yüzüme çarpıyordu bir taraftan da ormanın içinde bir yerde olduğunu bildiğim Şelalenin sesi geliyordu. Ben ilerlerken bianda kendimi havada bulmuştum ayağımın altında toprak yoktu ve ben atımla aşağı düşmeye başlamıştım çığlığım bütün ormanı inletmişti ve ben Şelalenin biriktirdiği o göle düşmüştüm yüzüp sudan çıktım arkamdan berceste de geldi. Bir kaç dk dinlenip kalktım ve ilerlemeye başladım sese çok yaklaşmıştım ve hızlandım sesin geldiği yöne baktım üstünde aynı benim giydiğim gibi kıyafetleri olan karşısında beyaz üstünde kırmızı haç işareti olan 5 kişi ile dövüşen bir çocuk vardı çocuk dediğime bakmayın benim yaşlarımda biriydi ben onu incelerken arkasından biri ona sinsice ilerliyordu o bunu farketmemişti önünde ki adamlar yüzünden, tamam bir dizi çekiminde olmalıyım. Evet,evet adama vursa bile adama zarar gelmeyecek ama içimden bir ses Hayır diyordu yayını ger ve o adamı yere ser diyordu emin değildim fakat yapmassam pişman olacak gibiydim. Yayımı gerip nişan aldım ve adamı öldürmeyecek ama gıdıklamayacak bir şekilde sırtına attım ve yere düştü arkasındaki adamın yere düştüğünü gören o çocuk etrafına bakarken gardını indirmişti ve sırtına bir yara almıştı ben çığlık atmıştım benim çığlığımı duyan adamlar bana doğru bakmaya başlamışlardı Allaha şükürler olsun ki sadece 2 kişiler di onları halledebilirdim bana gelene kadar ben yayı mı gerip okumu onlara atmaya başlamıştım bile,biri düşmüştü ben yerden kalkmamasını dua ederken diğeri saklanıyor du ve onu vuramıyordum. Arkadan dolanmaya başladım yeterince ses çıkarmamaya özen gösteriyordum. Onun saklandığı yere yaklaşırken dikkatli davranıyordum bianda atıldım ama orası boştu etrafıma bakarken kaçan birini gördüm şerefsiz herif kaçıyordu çok uzaklaşmamıştı yayımı gerdim ve okumu bıraktım adamın sırtına gelmişti. Ben hemen o çocuğun yanına gittim sırtından derin bir kılıç darbesi almıştı.berceste' nin yanında asılı olan çantadan ilk yardım malzemelerini almalıydım ama olduğumuz yer çok açıktı ve ben tek başımayken o adamların arkadaşlarıyla tanışmak istemiyordum çocuğu bercestenin sırtına yerleştirdim onunla beraber ormana ilerledim hızlı yürüyüp hemen güvenli bir yer bulup yarasına bakmalıydım. Etrafıma bakarken bir yer gözüme çarptı girişini sarmaşıklar kapatmış mağra gibi bir yerdi bercestenin rahatlıkla girebileceği bir büyüklükteydi hemen içeriye baktım zararlı tehlikeli bir hayvan varmı diye ama hiç yoktu mağra tertemizdi.hem çocuğu bercesteden indirdim ve yarasını açtım derindi ama ölümcül değildi galiba yorgunluk ve kan kaybından dolayı bayılmıştı hemen yarasını temizleyip pansuman yaptım. Daha iyi gibi gözüküyordu yüzü gözü kan olması hariç tabi Şelalenin yanına gidip mağranın içinde bulduğum tasa benzeyen ahşap şeye su doldurdum ve mağraya gittim çocuk hala uyuyordu bezi alıp suyun içine batırdım ve çocuğun yüzünü silmeye başladım işim bittikten sonra geri yere yatırdım yaktığım ateşi izleyip bu olanları düşünme ye başladım evet biraz geçti ama anında düşünemezdim karşımdaki çocuk çoktan ölmüş olacaktı dizi çekimi olsaydı o adamı vurduğumda karokolda olurdum oda olmamıştı ve bu beni çıldırtmaya yetmişti ben bunları düşünürken çocuğun cebindeki mavi şey dikkatimi yeni çekmişti yanına gidip cebindekini yavaşça aldım elim titriyordu çünkü elimde Kayı obasını bayrağı olan mavi IYI beni korkutmaya ve şaşırtmaya yetmişti bu bayrak, çocuğun giyiniş tarzi, o beyaz kıyafeti kırmızı Haçlı adamlar,Lanet olsun! Bir şekilde inşallah geçmişe tarihin tozlu sayfalarında değilimdir.tamam sakin ol sakin nefes al sakin... NE SAKİNİ BE SAKİN FALAN OLAMIYORUM BEN NASIL GELDİM BURAYA bu-bu fizik kurallarına aykırı birkere kafayı yiyeceğim tamam boşver şimdi bu çocuk kim onu düşün nasıl dövüştüğünü az da olsa izlemiştim o yüzden halktan değildi ya Alp'ti yada oba beyinin bir şeyiydi ama ben hangi dönemdeydim ki Allahım lütfen Ertuğrul döneminde olayım lütfen . Böyle dua ederek sabahı sabah ettim ateş sönmüştü çocuğun uyanmasını beklemeliydim. Obanın yerini bilmediğim için beklemeliydim.

Tarihe yolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin