Akşam inat edip annem ve babamı dışarı kar oynamaya indirdim. Pişmandım çünkü donuyordum.Karda yürürken babamın gölgesi: çok büyük, dik , güçlü duruyordu onun yanında bana bir şey olmazdı. Hava çok soğuktu, kar tanecikleri yavaş yavaş havada süzülüyordu.
hafif rüzgar esintileri tenime değdikçe üşüyordum. Bir elimden annem,diger elimden babam tutuyordu. Karda yürüdükçe karın o saf görüntüsü gidiyor,kirleniyor çamur oluyordu her adım attıgımda çıkan o sese gıcık oluyordum zıplayarak gitmeye karar verdim önce annemin sonra babamın elini bıraktım zıplayarak o sesi engellemeye çalışırken bir anda korna sesleri yükseldi ses o kadar yakındı ki yanımdan gelen devasa bir komyo'nun ışıkları gözümü aldı sesler yankılanmaya başladı ve bir süre son...-11 yıl sonra-
-Kızım hadi uyan artıkkk!
-Anne lütfen biraz daha.
-İnci evden acil çıkmamız lazım.
-Niçin?
-Sana yolda söylerim.Annemi anlamıyorum neden acil çıkmamız lazımdı.
Annem aniden valizlere kıyafetleri doldurdu.
Her soru sorduğumda tersliyordu.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım, odama yöneldim.
-Anne hadi ama söyle.
-İnci hala hazırlanmadın mı?
Bu eve bir daha gelmeyeceğiz. Hazırlan valizini topla elini çabuk tut!Bu evi nasıl bırakıp giderdik ki, küçüklüğümün geçtigi bu ev bırakamazdım, bırakamazdık!
anneme demeliyim gitmemiz için ne sebeb oldu?
-Anne gitmemiz için ne sebeb oldu?
-İncim ,kuzum peşimizde adamlar var elini çabuk tut ayakkabımı giyiyorum hadi.Hemen hazırlandım ve evden çıktık.
Arabaya bindik.-Anne artık söyler misin?
-Evet. Öncelikle babanı hatırlıyor musun?
-Hayır hiçbirşey hatırlamıyorum.
- Peki, baban hayatta olsaydı ona ne söylerdin?
- Eee sana açılacağım anne sanki karşımda babam varmış gibi konuşacağım. Gittin baba. Geride bir kız çocuğu bıraktın.
Babalar evlatları için yaşarmış! Neredesin baba?
Anne, babam derdi ki; başını dik tut prensesim, yoksa tacın düşer.Neden gittin Baba? Neden bıraktın beni? Dünyanın en iyi babası sensin benim bir tanecik babam. Sen, dünyanın en iyi hikâye anlatan adamı ve en iyi huzur verensin. Sen benim gözümün nuru, en değerli parçamsın... Seni çok seviyorum benim aslan babam...
Senin olmadığın bir dünya hiç güneşin açmadığı bir ülke gibi... Yanında olmadan da dayanabilirim ama senin olmadığın bir dünya bana cehennem gibi. Seni çok seviyorum canım babam...
-Aferin incim, aferin canım kızım. Senle gurur duyuyorum.
-Peki ya neden böyle bir soru sordun?
-Kızım, babanı hatırlamamana rağmen böyle konuşman. Hep böyle ol prensesim.annemle arabada eski zamanlarımızı konuştuk. O evi nasıl bırakıp gittik. Peşimizdeki o adamlar kim?
Hiç birşey bilmiyorum.Babam'ın ölümü ise ona bir kamyon çarpmış sanırım.
Babam hayatta olsaydı böyle şeylere hiç gerek kalmazdı.Bir süre sonra araba bir otelin önünde durdu.
Ve valizleri çıkardık otele girdik. Çok tedirgindim. Her adım attığımda kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Otele giriş yaptık ve odamıza doğru yol aldık.
-İnci sen istersen bir banyo'ya gir.
-Bencede iyi olur ben girdim o zaman.
-tamam kuzum.banyodan tam çıkacaktım ama bir ses duydum.
Sanırım kaçtığımız adamlar kapıyı
zorluyordu.
-İnci sessiz ol! sakın çıkma. banyo'nun ışığını kapatacağım.Adamlar kapıyı kırdı ve annemi zorla götürdüler. Oda da o adamlardan biri kaldı etrafa göz attı sonra,
-Abi inci burda yok!
-Tamam annesinden öğreniriz merak etme sen.sonra gittiler ben biraz daha banyoda durdum sonra çıktım etrafa baktım heryer bir birine girmişti. Yatağın üzerinde bir mektup vardı. Önce üzerimi giyindim. Sonra mektubu aldım ve mektup'ta
- İncim; Senin yaşadığın her deneyim, bizi hayata bağlıyor. Seni izlemek, en sevdiğim şarkıyı dinlemek gibi, hep huzur veriyor. Bilmediğin ama öğreneceğin o kadar çok şey var ki hayatta, tıpkı benim her an öğrendiğim gibi. Korkma, zaman bunların hepsini senin kulağına fısıldayacak.
Bu fısıltılar içinde tanıdığın iyi insanları sakın kaybetme. Çaresizliği de öğreneceksin elbet, ama bunun ilacını da kendin bulacaksın. İyi dostlar, güzel hatıralar, ailen, öğretmenlerin, belki sahip olmayı çok istediğin köpeğin, belki yağmur, kitapların, bunların hepsi sana ilaç olacak belki. Vazgeçme bu hayatı yaşamaktan.Senin ilklerin bizim en büyük mutluluklarımız oldu ve olacak. Sen de büyüdükçe tadına varacaksın her ilkinin. Onurlu yaşamak en büyük erdemin olsun bu hayatta. Aç kalsan da, yorulsanda, sıkılsan da onurundan asla vazgeçme. İyi insanlar biriktir hep yanıbaşında. Gözünün içindeki umudun hiç sönmesin. O insanlar hep umut olsun sana.Acı da çekeceksin elbet, çok defa ağlayacaksın. Boş vermeyi de öğreneceksin korkma. Geriye dönüp baktığında hep mutlu olduğun anılarını hatırlayacaksın ilk önce. Okuyacaksın, kendin için, neslin için, bu ülke için. Aydınlık sizlerle ışığını yayacak. Bunu sakın unutma. Büyüyorsun güzel kızım. Çok çabuk büyüyorsu...mektubun yanında büyük bir meblağa da para vardı.
Daha 17 yaşındaydı o. Yaşadıkları ağır değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
ChickLitO daha küçüktü, görecek o kadar çok şeyi vardı ki, oyunlar oynayacaktı,gülecekti,eğlenecekti... ama o,onun kaderi bunu istemedi. Evet göreceği çok ama çoktu, gözlerini bir açtı hayatı mahvolmuştu, hayatımızda inişler çıkışlar olur elbet. O en ağırı...