SOLMUŞ ÇİÇEK

39 7 21
                                    

17. Yüzyılın  başlarında  küçük  bir köyde  bahçıvanlık  işleri  ile uğraşan  Ahmet bey adında  bir zat yaşarmış.

Ahmet beyin bahçesinde  türlü türlü  çiçekler  bulunur, her kesimin  köyden  geçerken  mutlaka  Ahmet beyin  bahçesini görmeyi  gelirmiş.

Ahmet bey şehire  inip çiçekleri  için  gübre  almak istemiş.
Her zaman uğradığı  bir dükkana  giriş yaparak çiçeklerin daha organik büyümesi için  özel  ilaçlar ve bir kaç kilo hayvan gübresi  almış.

Ahmet bey takıntılı  bir akla sahip olduğundan dolayı  her zaman hangi yolu kullanırsa  mutlaka o yoldan gitmesi, hergün  yaptığı  ritüel  olayları  yine hergün  gerçekleştirmek  zorunda hissetmesi  bu takıntılı  düşüncesine  açık  ara onay vermesi anlamına  geliyordu.

Dükkân  çıkışı  yine caminin alt sokağından  çarşıya  dolanmadan garaja  gitmeyi planlıyordu lakin derler ya " çarşıdaki  hesap pazara uymadı" diye işte  ahmet beyin hesabıda buna benzemiş.

Girdiği  sokakta yol çalışması  olduğu  için  sokağı işçiler  kapatmış.
Ahmet çaresiz  bir şekilde  ritüelini bozup başka  bir  sokağı  girmeyi karar verir lakin sürekli  aynı  yoldan  gidip geldiği  için  girdiği  sokağı  pek tanıyamaz  sokaktan geçen  insanlara garaja nerden gidileceğini  sormakla yetinmiş.

Gel gelelim  Ahmet  bey girdiği  sokağın başında görkemli bir müstakil evin bulunduğunu  gördü.
Evin ön tarafında  çiçeklerle  donatılmış  harika bir bahçenin  bulunduğunu  gören Ahmet bey'in keyfî  iki katlanmış.
Birde ne görsün  uzun boylu poslu daha önce  görmediği  renkli, ihtişamlı  bir çiçek.

Ahmet  bey'e kıskançlık ateşi  basınca  kötülük ile adlandırılıcak şeytani  bir fikir gelmiş " bahçeyi  girip çiçeği  koparmak."

Bahçeyi usul usul yaklaşmış  çiçeğin kökünden  koparıp  çantasına  kattıktan sonra hızlı  adımlarla  yol almış.

Garajda köyünün  arabasını  binip evin yoluna koyulmuş.
Yol boyunca mutluluğun  zirvesinde olan Ahmet bey artık  kendince dünyanın  en güzel  çiçeğine sahipdi.

Araba köye  ulaşmış  Ahmet bey ise hemen arabadan inip evin yolunu tutmuştu.
Şaka gibi bir absürt  hikayenin başına temellerini atmış 60 yaşındaki  bir adamın  hırsızlığı ve bir o kadar da çocuk gibi masumluğu  gözlerden kaçmayacak derecedeydi.

Bahçesine giriş yapıp  hemen çiçeği  dikip güzelce  ilâçlamış.
Gün batmak üzereydi  çiçeği  dikeli iki saat olmuş Ahmet bey ise bahçeye  inip çiçekleri  son bir kez kontrol ettikden sonra aksam yemeğini yiyecekti.
Bahçeyi inip çiçeklerini  tek tek bakmaya başladı bir baktı dikdiği çiçeğin  soluyup gittiğini gördü.
O gün  iyi bir ders çıkarmıştı."başkasına  ait olan hic birşeyi sahiplenmezsin."

GÜN BATIMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin