Herkese merhaba
Evet ilk bölümüm bu gün geldi
Yani ben bi '' Gregor Yer Altı Günlükleri '' serisi hayranı olduğum için hikayemde böyle bazı karakterlere oradaki isimleri verdim . (Bi kaç olay çalmış olabilirim )
Neyse ben sizi daha fazla oyalamim sjksksjslkjslskjsl
Ben kaçtım baaaayyysssss
Bir son bahar akşamıydı . Luka pencereden dışarıyı izliyordu . Malikaneleri şehirden 5 dakika uzaklıkta ormanın girişinde hoş bir yerdi . O gün hava yağmurlu ve oldukça şimşekliydi . Evleri ahşap ve demirden oluşan bir dış cepheye sahipti .Luka iki yıl önce annesini kaybetmişti . Onun dışında her şey mükemmel gidiyordu . Taki o gün gelene kadar .
Ani bir şimşekle ormanda bir gölge belirdi . Luka ilk başta korksada ormanda yaşadıklarını hatırladı . Bu sebeple babası evin bahçe duvarlarına kaliteli ve biraz pahalı güvenlik önlemleri almıştı . Bu güvenliği aşabilecek tek kara canlısı fildi zaten oda onlarda ormanda yaşamıyordu . Ama 2. şimşekte gölge sanki ışınlanmış gibi diğer tarafa geçti . Bu şekil hareket eden tek canlı insandı . Hemen çekmeceden dağcı fenerini aldı . evde dağcı fenerinin bulunma sebebi ise babasını bir jeolog olmasıydı . Uzaklarda yaşayan hayvanları incelemek için kamp kurmaya ve karanlıkta kalmamaları için bir fenere ihtiyaçları vardı . Dağcı feneri bunun için idealdi . Güçlü ve uzun menzilli ışığı ile uzun süre dayanıyordu . Luka feneri açamadı . Pilini değiştirmeyi unutmuştu . Gidip aşağı kattaki mutfak çekmecesinden üç adet kalem pil aldı . Yukarı çıktığında pencere açıktı ve içerisi buz gibi havayla dolmuştu . Büyük ihtimal dalgınlıkla pencereyi açmıştı . Pilleri yerine yerleştirdikten sonra en son gölgeyi gördüğü yeri hatırlamaya çalıştı . Hatırladığı yere ışığı tutunca hiç bir şey göremedi . Sadece ağaçların sallanan yaprakları ...
Fener elinden düştü . Tüyleri diken diken olmuştu . Sonbaharın sonlarını yaşıyorlardı . Ormanda çam veya zeytin gibi yaprak dökmeyen ağaç yoktu . Yani en az iki kilometre içinde yoktu . Hızlı bir hareketle feneri yerden alıp ağaçlara tuttu . Görünen şey sadece yapraksız ağaçlardı . Kafası karışmıştı . Nedensizce fenerin ışığını açıp kapamaya başladı .
-Lusa ne yapiyosun '' . Neredeyse kardeşine uçan tekme atacaktı .
-Sen miydin Bot . Korkuttun abiyi '' . Kardeşini kucağına aldı . Biraz gıdıkladıktan sonra yere bıraktı ve önüne diz çöktü. Henüz üç yaşında olmasına rağmen oldukça zekiydi .
-Oyun oynayayım mı ? '' . Sesi çok tatlıydı .
-Üzgünüm Bot ama şuan senle oynayamam . Neden babamla oynamıyorsun ? '' .
Bot masaya yaklaştı . Masadaki kalemi aldığı gibi aşağı kata koştu . Luka onu durdurmak istese durdururdu . ayakları minicikti . Yinede gitmesine izin verdi . Kendini yatağına bıraktı . Zihni çok bulanıktı . Biraz uyumalıydı .
''ÇAT''
Pencereden gelen sesle yerinden fırladı . Pencerenin camı çatlamıştı . Hızlıca fenerini aldı ve aşağı tuttu . Hiç bir şey yoktu . Ama yapraklar yine oradaydı . Dikkatli bakınca yaprakların kimini beyaz kiminin siyah olduğunu gördü . Ve yarasalar birden havalandı . Evet bunlar yarasaydı . Fakat garip olan bir kolonine yaklaşık dokuz yüz yarasa bulunurdu . Gökyüzünde ise yaklaşık beş milyar yarasa dolanıyordu . Hatta dikkatli bakınca dolanmaktan ziyade savaşıyorlardı . Birden hepsi durdu . Savaşmayı , dolanmayı , oradan oraya uçmayı kestiler . Hepsi Luka'ya dönmüştü . Luka ne yapması gerektiğini bilmiyordu . Koşarak aşağı kata indi . Yanılmıyorsa ev sallanıyordu . Aşağı indinde her şeyden habersiz oyun oynayan Bot'u ve telaşlı bir şekilde etrafa bakan babasını buldu . Babası Bot'u kucağına aldı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR BAHÇESİ 1 ( KAYIP ŞÖVALYENIN DÖNÜŞÜ )
Teen FictionO da normal bi çocuk olabilirdi . Peki hangisi normaldi . Savaşta esir düşüp köle olarak satılmak mı ? Satın alınan kölelerden üstün olduğu öğretilerek yaşamak mı ? O özgürlüğü seçmişti . HAYIR . Özgürlük onu seçmişti . Ve bitirmesi gereken bir sava...