Gölge
Bayan Darling'in çığlığı üzerine, kapı sanki zile basılmış gibi, açıldı ve akşam gezisinden dönen Nana içeri girdi. Köpek hırlayarak çocuğun üzerine atılınca, çocuk pencereden atlayıverdi. Bayan Darling bu kez de çocuğa üzüldüğü için bir çığlık attı, çünkü onun öldüğünü sanmıştı. Hemen aşağıya inip, minik cesedi aramak üzere sokağa fırladı; ama ceset yoktu. Gökyüzüne baktı, kapkara gecede hiçbir şey göremedi; ama bir yıldız kaydığını sandı.Bayan Darling çocuk odasına döndüğünde, Nana'nın ağzında bir şey gördü. Sonradan bunun o çocuğun gölgesi olduğu anlaşılacaktı. Çocuk pencereye zıplarken, Nana onu kıstırmak için çabucak pencereyi kapatmış, ama çok geç kalmıştı. Çocuğun gölgesi ise dışarıya çıkacak zaman bulamamış, hızla kapanan pencere onu sahibinden ayırmıştı.
Bayan Darling'in gölgeyi dikkatle incelediğinden emin olabilirsiniz; ne var ki bu hayli sıradan bir gölgeydi.
Nana gölgeyi ne yapacağını çok iyi biliyordu. Onu pencerenin dışına astı. 'Mutlaka bunu almaya gelecek; en iyisi, çocukları rahatsız etmeden kolayca alabileceği bir yere koyalım,' demek istiyordu.
Ne var ki, Bayan Darling gölgeyi orada bırakamazdı. Gölge pencerenin dışına asılmış bir çamaşır gibi duruyor ve evin hava-sini bozuyordu. Onu Bay Darling'e göstermeyi düşündü, ama zihnini açık tutmak için kafasına ıslak bir havlu sarmış olan Bay Darling, John ve Michael için kışlık palto hesabı yapmaktaydı. Onu rahatsız etmek ayıp olacaktı; ayrıca, kocasının ne diyeceğini aynen biliyordu Bayan Darling: 'Bütün bunlar köpeği dadı yerine koymaktan oluyor.'
Kocasına anlatacak uygun bir fırsat düşünceye kadar, gölgeyi dürüp büküp bir çekmeceye kaldırmaya karar verdi.
Bu fırsat bir hafta sonra, o unutulmaz cuma gününde düştü. Tabii ki bir cuma günüydü.
Sonraları kocasına sık sık, 'Bir cuma gününde özellikle dikkatli olmalıydım,' derdi Bayan Darling. Bu arada, öbür yanında Nana oturur ve Bayan Darling'in elini tutardı.
Bay Darling ise, 'Hayır, hayır,' derdi hep, 'her şeyin sorumlusu benim. Ben, George Darling, bunu yapan benim. Mea culpa, mea culpa.